dünyanın en büyük gücü olan abd nin himayesi altına girmek durumudur.
peki böyle bir himayenin bize ne tür kazanımları olabilir diye düşünürsek, bu ülkede asla kavuşamayacağımız hak ve hürriyetlere sahip olmak ve refah içinde yaşamak gibi, insanlığının varoluşunun iki temel gayesine erişmiş olacağız.
daha genişletecek olursak;
- din, mezhep ve inanç özgürlüğü
- dil, ırk ve kültür özgürlüğü
- yaşam hakkı
- özgürlük
- refah
- demokrasi ve insan hakları
- eşitlik
daha bir çok hak ve hürriyete kavuşabilir ve mutlu bir şekilde hayatımızı idame ettirebiliriz.
yılmışlık, bezmişlik, hainliktir. sistemi kendisi değiştirebilecekken, sistemin asıl oyuncusu olana karşı teslim olmuşluktur. geçmişe karşı yapılmış bir saygısızlık, geleceğe karşı yapılmış bir hıyanettir.
insanın en büyük haklarından olan bağımsız bir ülkede özgürce yaşamak unsurunu yok etme potansiyelini kucaklamaktır, büyük bir hata ve dönülemeyecek bir yanlıştır.
madem kabul edecektik atam boşuna gaz vermişsin bizim bu koyun millete yok şöyle zeki böyle zekiyiz diye.o kadar şehit,o kadar savaş,onca çaba,onca gözyaşı boşa gitti.kurbağa deneyindeki kurbağayız biz.sıcak suya atıldığımızda kaçtık,girdiğimiz suyun ısısı yavaş yavaş yükseltilince öldük.
amerikan uşağı olduğunun farkında olmayan bünyenin ateşi yükseldiğinde ağzından dökülen sayıklamaların bir bölümü; anlaşıldığı kadarıyla sayıklamaların diğer bölümlerinde dinin birleştirici bir faktör olduğundan, geçmişin geleceğe tercih edilebilir olduğundan, köleliğin bir tercih olduğundan falan sözedecektir. kulak asmayın ve bu sayıklamaları duymamak için odaları ayırın!
Kendisini Amerikan mandasını kabul edebilecek duruma getirenin aslında Amerika'nın ta kendisi olduğunu düşünememektir.Yıllardır anlatılan ve son zamanlarda gözlerimizle şahit olduğumuz tiyatro sahnesini ısrarla inkar etmektir.Afganistan,Irak ve şimdi de Arap dünyasında olanları okuyamamaktır.Herşeyden önemlisi bir sömürge ülkesi vatandaşının asla sömüren ülke tarafından eşit görülemeyeceğini bilmemektir.Tarih refah seviyesine ulaşmak için ingiliz,ABD ve Fransız mandasını kabul edenlerle doludur.Tunus,Cezayir,Mısır,Hindistan..vs ne kadar demokrasi ve insan haklarına kavuşmuşsa ne kadar refah seviyelerini tavan yapmışlarsa bundan sonra da herhangi bir ülkenin mandasını kabul edecekler için de durum farklı olmayacaktır.Çünkü mandacılığın,işgalciliğin ya da sömürgeciliğin amacı gittiği ülkeye refah götürmek değil o ülkeni özkaynaklarını,işgücünü ve doğal zenginliğini sömürmektir.işgalci devlet kendi ülkesinde olmayanın peşinde gider..Bu kimi zaman baharattır,kimi zaman değerli taş,ucuz işgücü,petrol..vs Güçlü olan gider tüm kaynakları sömürür ve aslan payını da kendi halkına verir.Sömürüken de demokrasi götürmez,tam tersi işgal ettiği topraklara dinmeyecek bir kaos ortamı bırakır ki halk ne olduğunu başına ne geldiğini anlayamadan iliğine kadar sömürülebilsin.
yakındır. meşguliyetlermiz tam amerikanın istediği gibidir hayatımız feysbuk, seks ve futbol etrafında dönmekte ülke topraklarımızda yaşayan orta yaş üstünün hatta bi çoğunun gelecek olan ekmeğinden sorumlu olduğundan onun meşgalesi ekmeğidir ocakta yemeği kaynasın ona yeter. asıl olan bu durumda gençlerdir. emperyalizm amacına ulaşmakta genççlerin meşguliyetlerini değiştirip onları gaflete düşürmektir başarıya yaklaşmıştır. eminim sizde farkındasınızdır bu durumun! ATATÜRK'ÜN bahsettiği gaflet budur işte hayatta özgürlüğü sınırsız internetten ibaret olan bir gençlik için ülke özgürlüğü pekte önemli gelmiyordur gençlerde sosyal hayatına bakar aslında amerikan himayesi onun hayatına yerleşmiştir. yemek yediği yerler kıyafetleri bi çok şeyinde amerika parmağı vardır. ülkesindede onun yönetimin,in olması onu çokta rahatsız etmez.
fettullah gülen kabul etmiştir ve krallar gibi yaşamaktadır. oysa bir kızılderiliye ya da bir siyah adama sorsa bunun bedelinin çok ağır olduğunu anlayacaktır! herkesin bir fiyatı vardır. ucuza gitmemek lazım!
kendi ineğimizden vazgeçmektir. Bu yüzden üretim aksar, insanlar aç kalır, aç kalınca muhtaç olur, muhtaç olunca da amerika'ya başvurur, yeni mandalarla geçimini sağlar.
- din, mezhep ve inanç özgürlüğü,dil, ırk ve kültür özgürlüğü,demokrasi ve insan hakları yaşam hakkı
için
--spoiler--
Medeni haklardan sorumlu Adalet Bakanı yardımcısı Thomas Perez, Senato'da yaptığı konuşmada Adalet Bakanlığı'nın son 10 yıl içinde Amerikalı Müslümanlar'a yönelik yaklaşık 800 şiddet ve tehdit vakasını soruşturduğunu belirtti.
Perez, bu soruşturmalar çerçevesinde 45 kişinin yargılanarak hüküm giydiğini söyledi.
Perez, Müslüman karşıtı grupların yeni camiler açılmasını tartışma konusu haline getirdiğini, Mayıs 2010 tarihinden beri bakanlığın yeni cami inşaatlarıyla ilgili 14 ayrı soruşturma açtığını belirtti. Perez, en fazla ayrımcılığa ve zorbalığa maruz kalan kesimin ise Amerikalı müslüman çocuklar ve öğrenciler olduğunu ifade etti.
--spoiler--