en takıldığım nokta yemek yeme sahneleri oldu her zaman. her filmde sabit. beyaz büyük bir tabak, haşlanmış mısır ama baya koçan böyle, brokoli mi neyse işte yeşil bir sebze, püre ve biftekimsi bir şey.
net ama.
bu adamlar hep bunu mu yiyor ?
o kadar geniş bir hayal gücüne ve bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin de katkılarıyla o kadar gereksiz bir özgüvene sahipler ki; filmlerde görülen uzaylılar, canavarlar vs. her türlü yaratık ingilizce biliyor. adam rahat "hey sen ülkemizi terket lanet olası pislik" diyor cart diyor curt diyor herkes ingilizce bilir çünkü bilmek zorunda.canavar anlıyor ilginçtir ki çoğu da gayet akıcı bir ingilizceyle karşılık veriyor.
adam gibi filmlerdir. yemişim sanat filmlerini dedirten bir sektördür. bir cumartesi akşamı takmışsın sevgilini koluna, çok salonlu bir sinemanın afişlerine bakıyorsun. nuri bilge ceylanın 1.5 saat boyuca toplam 10 fotograf karesinden ibaret manasız filmini mi seçersin, film boyunca sarı başak tarlalarında güneşe doğru koşturan çocukların dramını anlatan bir polonya yapımı film mi, yoksa şöyle harrison ford lu, al pacino lu ya da robert de niro lu bir amerikan filmini mi? olay budur yani.
hele yeşilçam , çok pardon boy ölçüşmeye falan kalkmasın, zaten mecali de yok. 2000 li yılları devireli 10 sene olmuş hala gerzek gerzek yok damacana,yok kampüs, yok üç maymun , yok 5 deveyle uğraşan bir zümrenin hala bir arpa boyu yol gidememesinin sebebi de , ukalalık edip amerikan filmlerine bok atmaları yüzündendir. iki tane dvd alıp evde baksalar, hani tükürdüklerini yalamamak için sinemada seyredemiyorlarsa eğer, hiç değilse teknik öğrenirler.
Al işte yeni bir film vizyona girecek Abimm diye. levent üzümcü falan oynamış. resmen rain man- yağmur adam- ın kopyası, fragmandan anlaşılıyor. bizimkiler anca kopya çeksin amerikan filmlerinden, sonra da yok şöyle , yok böyle, bilmem ne, bir araba laf ediyorlar.
hiç olmasalardı dünya daha güzel bir yer olacaktı eminim. hollywood insanlığın geri kalanını filmleriyle sağmaktadır, en iyi tutum aslında film seyretmemek ve boykot etmektir.
korkak amerika nın ezik insanlarına ve dünyaya karşı yapmış oldukları psikolojik savaştır.
vietnam hezimetinden sonra çıkan rambo filmlerinde tek kişilik dev kadro niteliğinde rambo, amerikan esirlerini 2-3 kişinin yardımıyla kurtarmıştır. binbir türlü işkenceye maruz kalmıştır.
neden türkiye böyle filmler çok sık çevirmemiştir sorusunu irdelemek gerekirse tarihe bakmamız atatürk ün gençliğe hitabesi ni ve nutuk u okumamız yeterli olacaktır.