geneli vasat/yavan/klişe dolu/bol sevişmeli/bol küfürlü filmlerdir. bütçesi büyük olsa bile saydıklarım mutlaka vardır.
bu filmlerin en nefret ettiğim klişesi : dünyanın yok olma tehlikesi vardır ve dünya nedense amerikadan ibarettir. amerikalı bir denyo mutlaka kahramanlık gösterip dünyayı kurtarır, sonda madalyasını kapar. yıllardır gına geldi, bu tür amerika filmi gördüğüm zaman midem bulanıyor!
adam gibi filmlerdir. yemişim sanat filmlerini dedirten bir sektördür. bir cumartesi akşamı takmışsın sevgilini koluna, çok salonlu bir sinemanın afişlerine bakıyorsun. nuri bilge ceylanın 1.5 saat boyuca toplam 10 fotograf karesinden ibaret manasız filmini mi seçersin, film boyunca sarı başak tarlalarında güneşe doğru koşturan çocukların dramını anlatan bir polonya yapımı film mi, yoksa şöyle harrison ford lu, al pacino lu ya da robert de niro lu bir amerikan filmini mi? olay budur yani.
hele yeşilçam , çok pardon boy ölçüşmeye falan kalkmasın, zaten mecali de yok. 2000 li yılları devireli 10 sene olmuş hala gerzek gerzek yok damacana,yok kampüs, yok üç maymun , yok 5 deveyle uğraşan bir zümrenin hala bir arpa boyu yol gidememesinin sebebi de , ukalalık edip amerikan filmlerine bok atmaları yüzündendir. iki tane dvd alıp evde baksalar, hani tükürdüklerini yalamamak için sinemada seyredemiyorlarsa eğer, hiç değilse teknik öğrenirler.
Al işte yeni bir film vizyona girecek Abimm diye. levent üzümcü falan oynamış. resmen rain man- yağmur adam- ın kopyası, fragmandan anlaşılıyor. bizimkiler anca kopya çeksin amerikan filmlerinden, sonra da yok şöyle , yok böyle, bilmem ne, bir araba laf ediyorlar.
örneğin; gencimiz bir piçlik yapar ve anne-babası tarafından oda hapsi, ev hapsi gibi cezalar alır.işin ilginç tarafı o isyankar ve kural tanımayan gencin bu cezaya harfiyen uymasıdır.
konu ve işleyiş bakımından, kaliteli ve güzel yapımlar olan filmlerdir. gerilim ve macera türünde oldukça iyi olan yapımları vardır. vahşi nehir, korku kapanı serisi filmleri buna ispat niteliğindedir.