Ameliyat esnasında tam uyutulmayanların anılarıdır. Benim ameliyatımda doktorlar yabancı pop müzik dinliyorlardı. Bende hem korku hemde saçma bir mutluluk ile şarkıya eşlik ediyordum.
bir nevi ameliyat sonrası anısı da sayılabilir. narkozun etkisi geçmeye ve insanın kendi dünyaya bakışını call of duty' deki ayılma sahnesine (hani ghost gözleri bi açıyo, bi kapıyo, heryer bulanık filan.) benzeterek gülmesi ve ailesindekilerin bunu videoya çekip asrın makaralarını yapması da bir anıdan sayılır aslında.
2 ay önce burnumdan deviasyon ameliyatı oldum çok şükür öyle ameliyat esnasında uyanma gibi bir durum olmadı. 2 saatlik bir uykunun ardından kendimi hastenenin asansöründe odama giderken buldum.
Unutmak istenen, acının, hüznün, kaygının anılarıdır.
Sevdiklerinizin, saklamaya çalıştıkları gözyaşları eşliğinde, kafada bone, ucube bir bornozla, şaşkın Keloğlan kıvamında uğurlandığınız ve operasyon sırasında yaşananları ömrünüzün sonuna kadar hatırlayamayacağınız saatlerdir.
Unutmak istiyorum... O günlere ait herşeyi...
kasık ağrısıyla gittiğimde apandis dediler. bu şüpheyle 4 gün boyunca hastanede yatıp sadece serum vererek aç bırakmaları oldu. sonrasında ise şüpheden kurtulup ameliyatın eşiğinden döndüm.
Evde salon camının koluma patlamasıyla 3 tendon ve ana atar damarın koptuğu kaza sonucu, ambulansla dışkapı hastanesine geldim. Eşim 8,5 aylık hamile. Saat gece 1,5. Acilde yapılan muayene ve koldaki açık yaranın camlardan temizlenmesinin ardından acil ameliyathanesine alındım. Saat 2,5. Ameliyathanede 8-9 doktor vardı yanlış hatırlamıyorsam. Anadan üryan soyup, üzerime ameliyathane örtülerinden örttüler. Amk kolumu dikecekler ama komple soydular. Gerçekten titrediğimi hatırlıyorum. Maskeyle narkoz verdiler. Ondan geriye saymamı istediler ama 8 diyemedim.
Uyandığımda acil yoğun bakımındaydım. Kusarak uyandığımı hatırlıyorum. içine sıcak hava üflenen plastik battaniye gibi bişey vardı üzerimde ve yine çıplaktım. Yarım saat gibi bi sürede ayıldım. Sonra eşimi aldılar içeri. Üzerimi giydirdi. Saati sordum 7 dedi. 4,5 sürmüş ameliyat. Kolum atele alınmıştı. Kesinlikle kıpırdatmamam söylendi. O lanet atelle 30 gün birlikte yaşadık. Daha sonra gittiğim el heyetinde kolumda toplam 39 dikiş olduğunu, 9 kalp damar cerrahisi doktorundan sonra 5 kişilik de plastik cerrahi ekibinin ameliyata girdiğini, 3 tendonun ve atardamarla birlikte birkaç damarın daha tamir edildiğini * Öğrendim.
15 günlük fizik tedavi sürecinden sonra elimde neredeyse hiç hareket kaybı kalmadı. Atel ilk açıldığında kalem tutamıyordum. Şimdi eski kuvvetine hala ulaşamadı kolum ama buna şükür. Kızımı havaya kaldırabiliyorum. Kucağıma alabiliyorum. 18 ay oldu. Hala orta parmak ve yüzük parmağnın birbirine bakan yüzleri uyuşuk. ısıdan neredeyse hiç etkilenmiyor. Nabız ölçtüğümüz yerdeki dikişler baskı gönce dayanılmaz acı veriyor. Sanırım içeride hala camlar var.
Ameliyat anıları arasında, gülümseten anılar azdır ne yazık ki...
Üzerinizde, şifon kıvamı incecik bir ameliyat giysisi ile girdiğiniz, kutuplara özenmiş, kutupları da silkmiş atmış soğukta, zangırdayarak bekletilmekteyim.
Hemşire ve ben diyaloğu:
- hoşgeldiniiiz
- ho ho hoş bu buldukk.
- ne ameliyatı?
- divertükül perforasyonu
- aaa ne sempatik bir adı var di mi? Bir fransız pastası adı gibi...( kahkaha)
- he he, fransız pastası... Amino asit!!! Yiyeceğiz birazdan, buyurmaz mısınız...?
Zangırdayarak gülüşme.
Narkoz
istiklal marşı
Kapanış...
5 veya 6 yasinda hala unutamadigim anlardir.
Yatirdilar beni ama annemde annem diye agliyorum. Verdiler narkozu annem gelsin diye aglarken kapiya bakiyorum kafami cevirip iki tane o ittirmeli kapidan var biri girmis heralde kapilar gidip geliyodu o birinin onde birinin arkada oldugu sirada annemi gordum sonra bayilmisim. Simdi ameliyat olmaktan korkmasamda o gun iceriye annemi almamalari onun disarda aglamasi benim icerde aglamam hep bi kotu ani olarak kaldigi icin hic yanasmam o fikre.
Ameliyathaneye kadar her zaman ki şakalar makaralar takılıp güler yüzlü gittim o son bir bekleme aşaması var 5-10 dk ordan kapının aralığından insanlarıda görüyorsun. Orada foto mu çekmişler. O neşeli kızdan ürkek kedi gibi bakışlar ve derin bir sessizlik mevcut, şaşkın şaşkın bakınıyor etrafına.
yandaki yatakta yatan devreme sonda dayadıklarında "skerim dikişi mikişi" diyerek tuvalete gitmek. sondasız yırtmıştım çok şükür. bir de o ameliyatta son dikişler, lokal anestezinin ömrüne yetişememişti. bikaç dikişi canlı canlı yaptı doktor albay. asker olduğum için sesimi de çıkaramadım.
ameliyattan sonra uyandığımda anestezinin etkisiyle hemşireye"-sen damar yolu açarken benim kolumu kanattın," bir de "-hepiniz çıkın odadan kafamı gibtiniz" gibi dahası. ne yapayım kontrollü olmuyor hoş.
Amerikan hastanesinde bademcik ameliyatı olacaktım. Küçüktüm. O zamanlar power rangers hastasıydım. O bahaneyle ameliyathane ye girdim. Daha sonra kalp ekosu için göğüslere yapıştırılan nesneler takıldı. O Yapışkan nesneler çocuklar içindi. Ayıcık figürleri vardı. tatlı duruyorlardı. Orada inanmıştım geleceklerini. Ama sevincim 2 dakika Sonra yerini bayılmaya bırakmıştı. Kandırılmıştım...
ameliyattan ilk çıktığım andan itibaren kendime gelip normal konuşmaya başlayıncaya kadar videoya çekip, bana her fırsatta izlettirip, beni tehdit eden bir dostum var ki tüm ameliyat anılarını kapsayacak kadar anı mevcuttur. (para karşılığında silecekmiş)
ameliyat öncesi ameliyat masasına bağlanıp 45 dk soğuk ameliyathanede bekletilirken, benimle sürekli konuşmaya çalışan ve çok neşeli olan bir orduyu ameliyat sonrasında tanımamazlıktan gelip, hiç muhatap olmadığımdır. (o neşeye içimden öfkeyle cevap verirken anesteziyi uygulamaları da cabası)
bunun dışında en anlatılabilecek anım ise doktoruma burnumdaki hortumla dren yerinin bağlantılı olduğunu iddia edip (hatta ısrarla kızıp) "acıları aynı acı ama ya" dediğim doğrudur,kayıtlıdır. tşkler.
hiç bir anım olmadı rahatça girdim çıktım. kendi kendime ulan insan hiç mi heyecan yapmaz diye sordum. ilk defa bir ameliyat olucaksın apandisitin patlamak üzere bende bi rahatlık var sanki masaja giriyorum.
Ameliyata girmek üzereyim. Elim ayağıma dolaşmış heyecandan. Belli etmemeye çalışıyorum derken boyu benden kısa bir hemşire geldi ve altıma ş.çmama vesile olan o cümleleri kurdu :
- bu mu 10 yaşında çocuk? Bunun neresi 10 yaşında be. Söyleyeyim de narkozu arttırsınlar.
Ben sağ çıkamayacağım sandım . Akıllı bir velettim. O yıllarda narkozdan ölen çocukların haberini çok okurdum gazeteden.
Sonra o harika şey çıktı meydana. Sarışın , mavi gözlü , gözlüklü , gencecik bir doktor. Hemen ameliyat önlüğünü giydirdim. Hastane terliklerimi giyip koştum ameliyathanede. Herkes şok oldu.
Sonrası klasik.
bi gün açık kalp ameliyatı oluyorum. sevdiğimi içinde unutmuşlar. tabi ben dava açtım hastaneye.
burun kılı makası filan olsa kızmazdım da insan böyle olunca patlıyor amk.
edith:
ameliyat hikayeleri
-açık kalp
-açık beyin
-kapalı kızlık zarı diktirme
-tarık ve diğerleri.
-fian filan.
5-6 yaşlarındayım. Trabzandan kaymaya da bayılıyorum. Yalnız Trabzan da metal ve merdivenin başladigi kısımda pramit benzeri bir çıkıntı var. Neyse sen oradan kayarken kafanı o Piramit gibi olan kısmın açıkta kalan yerine carp.
Bildiğin kör Pala gibi kulagimin birini aldı. Kulagimim Sallandigini bugün gibi hatırlarım.
Neyse acile gittik .doktor konuşalım anlat nasıl yaptın vs derken kulagimi yerine dikti eskisinden iyi oldu falan diye espri yaptı.
Gözümden ameliyat olmuştum. Büyük acılı bir ameliyat değildi.
Ama hatırlıyorum. Sadece sol gözüm açık. Üzerimde bir örtü var. Doktorları ve ellerindeki bıçak, iğneleri görebiliyorum. Oyun gibiydi. Çok korkuyordum. Gözüme iğne batırdılar. Sinek ısırığı gibi korkma deyip dünyanın acısını çektim.
Gözüme bandaj takıp bekleme odasına girdim. Sedyedeyim. Herkes inliyor. Ağlıyor. Yaralılar. Trafik kazaları.
insan hayatı Hastahanelerden de öğreniyor en çok. Mahpushanelerden öğrendiği gibi. Diyorsunuz kendi kendinize. Bu muydu hayat. Egolarım, korkularım, saçma üzüntülerim. Hepsi boş geliyor. Ve hayat bilge bir anlam kazanıyor hastahanelerde.