amat

    3.
  1. kitabı tam olarak anlamak için denizcilik terimlerinin bilinmesi bilinmese dahi tahayyul edilebilmesi gereken ihsan oktay anar'ın her romanı gibi mükemmel hayalgücünün kanıtı olan roman.
    kitaptaki bazı terimlerin anlamları şöyledir.

    - omurga : baş-kıç doğrultusu boyunca postaların bağlandığı ağaç veya çelik kısım

    - posta : omurga'dan küpeşte'ye kadar uzanan, geminin şeklini belirleyen, kaplama saç veya tahtalarının bağlandığı ahşap veya çelik kısımlardır.

    - güverte : geminin kemereleri üzerine döşenmiş, baştan kıça kadar uzanan kısım.

    - karina : geminin sualtında kalan kaplamalarının dış kısmıdır.

    - sintine : geminin sualtında kalan kısmının iç tarafıdır.

    - alabanda : geminin yan satıhlarının yukarıdan aşağıya kadar olan iç kısmıdır.

    - loça : baş demir zincirinin geçtiği büyük deliktir.

    - mapa : el incesi yada halatların geçtiği halkalardır.

    - neta : herşeyi hazır etmek, çalışır hale getirmek.

    - alesta : dikkatli bir şekilde beklemek.

    - mayna : herhangi bir şeyi halat veya palanga ile indirmek.

    - avara : limandan ayrılma, açılma.

    - volta : halatı bağlamak.

    - funda : bırakmak, boşaltmak.

    - vira : demir almak yada ırgat veya vinci çalıştırmak.

    - aganta : halatı gergin tutmak.

    - laçka : boşalt, gevşet.

    - hisa : iki kat bağla.

    - iskele alabanda : dümeni tam sola kır ( max. 35° ).

    - sancak alabanda : dümeni tam sağa kır ( max. 35° ).

    - viya : tutulan rotada ilerle, rotayı bozma.

    - toka : bayrağı çekmek.

    - arya : bayrağı indirmek.

    - mezestre : bayrağı yarıya kadar çekmek.

    - ispasa : palanga donanımını çözmek veya çıkartmak.

    - yalpa : geminin sancak - iskele yönünde yaptığı salınımlar.

    - meyil : geminin bir tarafa ( sancak - iskele ) yatık olması.

    - trim : geminin baş - kıç doğrultusunda eğimli durması.

    sancak tarafı geminin solu
    iskele tarafı geminin sağıdır *

    http://www.turkishnavy.com
    15 ...
  2. 8.
  3. en güzel en edebi beddua örneklerinden birini içinde barındıran kitap;

    --spoiler--
    allah sizi sürüm sürüm süründürsün! yetmiş yerde yetmiş türlü belaya tuş olasınız da can verip kurtulamayasınız! hepinizin yedi ceddine lanet olsun! gözünüzün elifi sönsün! ocağınız tütmez olsun! ömrünüz ahla vahla geçsin! kolunuz çolak başınız kabak olsun! allah size bilenmez dertler versin! can evinize kurşun rastlasın! zındanlarda leşiniz kalsın! tuttuğunuz oruç boşa gitsin! kenlı kefenleriniz elime geçsin! bre zalimler!
    --spoiler--

    *
    17 ...
  4. 11.
  5. döngü...

    kitabın meşrulaştırdığı en önemli şey budur. denizcilik terimleri ile örülü olmasının ve bu terimlerin anlaşılabilirliğini etkilemesinin pek bir anlamı yok. kitabı okuyup denize açılacak değilsiniz. ki hangi kelime artık bilinmeyen olarak kalabilme yeteneğine sahip.

    amat tüm metaforları/simgeleri/göndermeleri ile aslında kelimelerin gizemini de artırıyor. misal saldırı anında üflenecek prinç boru/onu üfleyecek olan. ölüm/ölümsüzlük. kaptan/yardımcı kaptan. kelimelerin giderek kendi anlamlarını kaybetmeye başlaması ihsan oktay'ı etkilemiyor anlaşılan. bu romanında da kelimeleri gereğinde/dozunda saklayarak/saklıanlamlaryükleyerek kullanıyor.

    gidip bir şapka edinin.
    *
    6 ...
  6. 2.
  7. bütün öykünün "amat" adındaki bir gemide geçtiği ihsan oktay anar romanı..önceki romanları "puslu kıtalar atlası", "efrasiyabın hikayeleri" ve "kitabül hiyel" de olduğu gibi bu kitabında da bizi büyülü bir dünyaya götürüyor yazar..sadece güzel osmalıca türkçe karışımı dili için bile okumaya değer bir kitap..
    6 ...
  8. 65.
  9. Latince sevmek fiilinin, üçüncü tekil şahıs çekimidir.
    Seviyor anlamındadır.

    Amare: sevmek.

    amo
    amas
    amat
    amamus
    amatis
    amant.
    6 ...
  10. 17.
  11. kitabın giriş cümleleri bile ömre bedeldir.

    --spoiler--
    peygamber efendimizin ve onun tebliğ ettiği kitaba iman edenlerin mekkeli putperestlerden gördükleri eza ve cefa nedeniyle medine ye hicretlerinden 1080-1082 yıl,isa aleyhisselamdan ise 1670 yıl kadar sonra ,şevval ayının üçüncü gecesi ,debdebesi ve cağcağasıyla yedi iklim dört bucağa nam salmış o kostantiniye şehri,gökyüzündeki karanlık bulutların altında yorgun bir dev gibi uyumaktaydı.
    --spoiler--

    breh breh
    5 ...
  12. 34.
  13. ihsan oktay anar' a bir kez daha hayran kaldığım roman. bir gemiye bindim. adı gerçekti. hikaye bittiğinde gemiden afallamış şekilde indim diyebilecek kadar içine alan kitap.
    4 ...
  14. 26.
  15. kurgusuyla, anlatmaya çalıştıkları, anlattıkları ve anladıklarımızla, diyavoluyla, daniyeliyle, süleymanıyla, nuhuyla, bu isimlerin tarihsel göndermeleriyle, arap alfabesi ve yüz yıl öncesine kadar kullandığımız lakin bize unutturulmuş diliyle hiç tartışmadan türk romanının en iyi yirmi eserinin arasına koyulacak eserdir.
    4 ...
  16. 54.
  17. ihsan oktay anar'ın 2005'de yazdığı ve okurken burnunuza buram buram akdeniz kokusu getiren ilginç romanı.

    Puslu kıtalar atlası'ndan aşina olduğumuz üzere zaman makinesine binip 1600lü yılların osmanlı'sına gidiyoruz. Haliçte bizi bekleyen 247 kişilik mürettebatıyla bir kadırgaya usulca biniyoruz. Az sonra akdeniz'e doğru yola çıkacağız. 248. Kişi olarak gemiye artık siz de sahipsiniz...

    Ege denizi'nin dalgaları, akdeniz'in korsanları, malta'nın şovalyeleri ve deniz savaşları. Hepsine kah topçu, kah borazancı olarak şahit oluyorsunuz. Ve gemideki müthiş esrar sizi yolculuk boyunca kemirip duruyor.

    Ölümsüzlük hakkındaki kafa kurcalayan yasaklı kitaplar... Yalnız olduğunuzu düşündüğünüz kamaralarda sizi gözleyen gizli gözler... Vebadan ölen fakat alınlarındaki "amat" yazısıyla tekrar dirilen denizciler... Gemide yaşanacakları önceden yazan kara kaplı defter...

    Rüya ile gerçeğin harman olduğu harika bir kitap.
    4 ...
  18. 66.
  19. Akdenizde osmanlının 2 fırkateynini batıran kara sancaklı bir geminin peşine düşen bir gemi ve mürettebatının hikayesi gibi görünen amat aslında inanç inançsızlık, hayat memat üzerine yazılmış felsefik öğeler ve zıtlıklar barındıran muğlak bir makaledir. Zira gemide iyi gibi görünen karakterlerin kötü yönleri, kötü gibi görünen karakterlerin de iyi yönleri vardır, bizzat amattakiler bile bu seferin ortasında gemilerine kara sancak çekili olduğunu farkederler. Bu yönüyle aslında onlar mücadele etmek için gönderildikleri kötülüğün ta kendileridir. Bizzat geminin kendisinden tutun fitilli danyal/emilio santos karakterine kadar bu örnekleri görmek mümkün!

    Kitapta savaşın öyle güzel bir tasviri var ki; insanın insanı öldürmesinin onursuzluğu ve buna yüklenen epik anlam aynı potada eritilmiş ve dünya görüşünüz ne olursa olsun değerlerinizi sorgulatıyor!

    “gecenin bu saatinde kibar adamlar yalılarda, köşklerde ve kasırlarda uyuyup rüyalarında cariyelerin peşlerinde koşarlarken sizler, uyanık olarak buradasınız. çünkü kan dökülmesi gerekiyor. dilerim ki, dökülen sizin kanınız olmaz. biliyorum ki, döktüğünüz kanı siz değil, yalılarda yaşayan ve şiir yazıp sizi hakir gören nazik adamlar içecektir. kostantiniye'nin kibar insanları kanla beslenir, ama siz değil! bu yüzden siz onlardan temizsiniz! ancak kan görünce bayılan ve vahşetten nefret eden bu beyzâdeler, sizleri daima ayaktakımı olarak gördüler ve göreceklerdir. onların ruhlarının ve vicdanlarının temiz olması için, bizzat sizler, ellerinizi çamura sokacaksınız. getirdiğiniz ganimetin neredeyse hepsi, bu kibar efendilerin kesesine girecektir. ocağımızın kanunu odur ki, onların içmesi için sadece kan dökmeyecek, ayrıca şu koca kostantiniye'nin sokaklarında dönüp sizin suratınıza bile bakmadıkları zaman onlara tahammül de edeceksiniz! şairler mersiye, destan, gazel yazacak. ne ile mi? mürekkeple değil elbette! kanla yazacaklar ve ünlerini ebediyete kadar sürdürecekler! sizden istenen de bu: kostantiniye'ye kan getirin!”

    Her okuyuşunuzda daha önce fark edemediğiniz bir detayı anlamlandırdığınız hiç eskimeyen muhteşem bir kitap amat!
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük