amadeus

entry89 galeri60 video2 ses1
    26.
  1. Peter Shaffer in tiyatro eserine dayanilarak cekilen, wolfgang amadeus mozart in hayatini anlatan, 1984 yapimi milos forman imzali, 10 kereden fazla izlemis oldugum 2 filmden birisi olan essiz eser! 1985 yilinda almis oldugu bi cok oscar ödülünün yaninda almis oldugu bi cok baska ödüllerde vardir. film 160 dakikadir ama bu süre oldukca güzel bi 160 dakikadir. üzerine konusmanin cok uzun sürücegi, kisacasi bence izlenmesi gereken bas ucu filmi.
    3 ...
  2. 27.
  3. mozart'ın adı, ancak filmde ya ''wolfie'' ya da ''herr mozart'' diye hitap ettiler adama. bu, şu ana kadar izlediğim en güzel filmin director's cut versiyonu izlenirse, mozart'ın eşi constanza'nın göğüslerini çıplak olarak görme şansınız olur. * * *
    3 ...
  4. 28.
  5. defalarca izlemekten zevk aldığım nadir filmlerden,başlangıç bakımından gördüğüm en iyi film 25. senfoniyle başlar.Aslında hikaye incildeki habil ve kabil hikayesinin bir yansımasıdır,gerçeklikle uzaktan yakından alakası yoktur.Bir kardeş tanrı tarafından sevilirken diğeri dışlanır.
    gerçekte böyle değildir tabii salieri de zamanında mozart kadar yetenekli bir müzisyen olarak görülüyordu ve daha çok tutuluyordu hatta schubert'ten beethoven'a tüm klasik müzik camiasının da hocalığını yapmıştır kendileri.
    3 ...
  6. 29.
  7. uçak, otel ve araç kiralama işlemlerinin online yapıldığı, turizm acentalarının kulladıkları rezervasyon sistemi.
    3 ...
  8. 30.
  9. 1984 yapımı bir film olup 8 oscarı vardır. mozart'ı tom hulce oynamıştır ve oscara aday olmuş fakat kazanamamıştır.
    bu filmin tek eleştirilen yanı birçok şeyin abartılmasıdır. örneğin mozart eskiz kullanmaz repliği vardır.
    4 ...
  10. 31.
  11. akm büyük salonda sahnelenen oyunların en kötüsü..
    zafer algöz arka sıralardan ''çaycı hüseyin'' gibi ufacık gözüküyor.. repliklerin çoğu 15. sıradan sonrasına ulaşamayıp fısıltılar haline dönüşüyor.. tavsiye edilesi değil..
    1 ...
  12. 32.
  13. bir sözlük yazarı olanı müzikten anlıyor. kesinlikle. ötekini bilemem. *
    1 ...
  14. 33.
  15. harika filmdir harika.. özellikle mozart'ın peruk denerken üç peruğu beğenmesi üzerine "keşke üç kafam olsaydı" dediği sahne beni çok güldürmüştü..
    4 ...
  16. 34.
  17. "Tanrı'nın sevdiği" manasındadır..
    1 ...
  18. 35.
  19. çınarcığın bir zamanlar en popüler olan diskosunun adı.
    1 ...
  20. 36.
  21. sonlara doğru küçük bir kısmı hariç hollywood klişeleri topluluğu olan filmdir. çok net bir şekilde protagonist - antagonist mücadelesi vardır filmde ve bu da yetmezmiş gibi, başlarda bütün olay bir inanç eksenine oturtulmaya çalışılmış. adam (salieri) filmin yarısına kadar tanrının neden her seferinde kendisini göt ettiğini ve o kadar ahlaki değerlere bağlı bir kimse olan kendisinden ziyade mozart'ı kendi aracısı olarak seçtiğini sorgulayıp duruyor. filmin adının neden wolfgang, mozart vs salieri, salieri vs god falan değil de "amadeus" olduğunu bu noktada anlıyoruz. latince amo ve deus kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkan ve "allah'ın sevgili kulu" gibi bir anlamı bulunan amadeus kelimesinin mozart'ı seçilmiş kişi olarak betimlemek için kullanılan bir keyword olduğu burada anlaşılıyor. bu da zaten puritan kökenli bir amerikan mitine gönderme olabilir... bu açıdan, neden o kadar oscar aldığını anlamak zor değil.

    film bundan ibaret değil tabii... özellikle filmin son sahnesinde salieri baklayı ağzından çıkarıyor ve vasatlığın, sıradanlığın hakim olduğu bir dünyada bir dehaya sahip olmanın pek de yararlı bir şey olmadığını vurguluyor. gerçekten de mozart hep bu vasatlığın kurbanı oluyor. özün dışında kalan gereksiz ayrıntıyla kafayı bozmuş obsesif kalabalığa ne yaparsa yapsın kendini kabul ettiremiyor ve sonunda ölüyor.

    filmle ilgili önemli bir detay varsa o da budur sanıyorum. vasatlığın hakimiyeti...
    4 ...
  22. 37.
  23. kesinlikle masal gibi bir film. baş köşemde duracak olan sanat eserlerinden. tekrar tekrar izlenesi, klasik müziğin eşsizliğine gömülesi gelir insanın. ayrıca 'ben klasik müzik sevmem' diyen kıroların bile zevk ile izleyeceği bir filmdir bu. lakin düşündümde, onlar böyle filmlerden ne anlar yahu? koy ortaya bir kurt izlesinler sabah akşam.
    4 ...
  24. 38.
  25. 39.
  26. dünya çapında kullanılan biletleme sistemidir.
    1 ...
  27. 40.
  28. bilgisayarlı rezervasyon sistemidir .
    1 ...
  29. 41.
  30. güzel film izlemek isteyenlerin kaçırmaması gereken filmdir. klasik müziğin dahi çocuğu mozart'ın entrikalarla dolu müzik yaşantısının anlatıldığı film.

    --spoiler--

    filmde bahsi geçen mozart-salieri kapışması için bilirkişiler yok len öyle bir kapışma demişlerdir ve kızmışlardır da salieri mozarta kötülükten çok iyilik etmiştir şeklinde demeç vermişlerdir. Bunun üzerine filmin senaristi Peter Shaffer ''biz orda zaten Habil ile Kabile göndermek yapmak istemiştik'' şeklinde aydınlatmıştır biz izleyicileri.

    --spoiler--
    2 ...
  31. 42.
  32. wolfgang amadeus mozartın hayatını anlatan yönetmenliğini milos formanın yapmış olduğu film.
    filmde genellikle salieri ile olan rekabeti ve salierinin düşmanlığı üzerinde durulsada salieriyle dost oldukları söylenir. şöylede bişey vardır ki yönetmen ikili arasındaki muhabbette habil ile kabilden esinlendiğini söylemiştir.
    3 ...
  33. 43.
  34. tarihin en büyük bestecilerinden birisinin orta ismidir. ayrıeten de "tanrının sevgili kulu" anlamına da gelmesi olayı büsbütün kasvetlendirir. ancak orada da işin içinde iş vardır.

    -) wolfgang amadeus mozart 28 ocak 1756 ,doğumundan bir gün sonra birçok başka isimle birlikte, "wolfgang theopilius" olarak vaftiz edilir. theopilius, almanca gottllieb, fransızca da amade´şeklinde söylenir.o zamanlar fransızca çok moda bir dil olduğundan asıl vaftiz isminin yerine amade´ isminin latinceleşmiş şekli olan "amadeus" ismini tercih etmiştir.

    -)aslında hiçbir zaman kendisini wolfgang amadeus mozart olarak değil "wolfgang mozart" olarak tanıtmıştır. yazdığı bir sürü mektuptan sadece 3´ünü "amadeus " olarak imzalamıştır (bunun da sebebi kendi durumundan şikayet ettiği o mektuplarda tanrının sevgili kulu olması durumuyla dalga geçmek için yapmıştır o işi.

    -)kendisinin ağzının çok bozuk olduğu doğrudur. babasına yazdığı mektuplar da bile agzıbozukluğu kendisini tüm ihtişamıyla göstermektedir.

    -) karısı kendisini "wolferl" diye çağırırdı.

    -) "wolferl mozart" kesinlikle yoksul bir adam değildi. hesaplanan yıllık kazancı bugünün alım gücüyle yılda 125 bin euro´ya tekabül etmektedir. mozart´ın yoksul olduğu söäylentisi kendisini daha bir ilahlaştırmak için romantik devirde ortaya atılmıştır. yalnız, kraliyet seviyelerinde kordiplomatik toplantılara katılmak zorunda olduğundan, giyim kuşamına özellikle dikkat etmek zorunda kaldığından giyim kuşamına çok para harcamak zorunda kalmıştır. ölümünden sonra ne kitapları, ne de piyanosunun o kadar ahım şahım olmadığı ancak kıyafetlerinin oldukça pahalı olduğu görülmüştür.

    -) bilardo oynamayı çok sevdiği birçok kaynakta söylenmiştir. o zaman için çok pahalı olmasına rağmen evinde bilardo masası vardı.

    -) mozart´ın requioem i "bilinmeyen maskeli bir adam" için yazdığı ve o eserin -ki requiem ölüm müziğidir- kendisi için olduğuna inandığı konusu halen çok tartısılmaktadır. bu adamın amadeus´a her geldiğinde para verdiği ve bu paranın eğer hızlı yazarsa çoğalacağı kısmıysa tamamen spekülatiftir.buna amadeus´un kendisinden başka hiçbir tanık yoktur. wolferl gibi "hayalgücü çok zengin bir adamın" böyle bir hikaye uydurmuş olması da pekala mümkündür.

    -) "amadeus" filmindeki salieri´nin requiem i yazarken mozart´a yardım etmiş olması tamamen yanlıştır. requiem´deki el yazısı manuskripti wolfgang amadeus´un bizzat kendisi tarafından yazılmıştır. mozart´ın hiçbir eserine kendisininkinden başka bir "el" değmemiştir. sadece requiem ´i bitiremediği için "lacrimosa - requiem´de mozart ölmeden eriştiği son yerdir" nın mozart´ın ölümünden dolayı bıraktığı yere öğrencisi franz süssmayer birkaç ölçü yazmış,ve koro ya orada "amen" dedirtmiştir. yani söylendiği gibi süssmayer´in öyle uzun uzun requiem´e birkaç bölümlük ekleme yaparaktan bitirmesi diye birşey sözkonusu değildir. süssmayer´in yazdığı birkaç ölçüden ibarettir.

    -) kadına ve içkiye çok düşkün olduğu doğrudur. karısını çok aldattığı birçok kaynağa geçmiştir.

    -)mezarı bilinmez, toplu bir mezara gömülmüştür ve karısı da onun mezarına 17 yıl gibi çok uzun bir süre gelmemiş bundan dolayı da "tahmini bir yere " sankt marxer mezarlığında bir küçük anıt dikilmiştir.

    çünkü "wolferl" sevenlerinin kalbine gömülüdür. mezara ihtiyacı yoktur.
    4 ...
  35. 44.
  36. salieri'nin fazlaca küçümsendiği filmdir, salieri için;


    --spoiler--
    Avustrurya Imparatoru II. Joseph döneminde Viyana sarayinda Kapellmeister olmuştur. Bilinenin aksine kendi döneminde Mozart'a rağmen en iyi besteci ve müzisyen olarak görülüyordu. Çünkü "dahi çocuk Mozart" çocukluktan çıkmıştı, eskisinden daha iyi besteler yapsa da elit kesimden eskisi kadar ilgiyi göremiyordu. Ve bu sırada saray kapellmeisteri Salieri daha çok ilgi görüyordu. Bunu öğrenci sayılarından da görebiliriz. Ünlü olarak bildiğimiz Beethoven, Franz Liszt, Schubert'in hocasıydı.
    --spoiler--
    3 ...
  37. 45.
  38. 1984 yapımı sekiz oscar sahibi film. antonio salieri ile mozart arasındaki rekabeti işler. filmde mozartın katili salieri dir. tarihsel açıdan da mozartın ölüm sebebinin kesin olarak bilinememesi, salieri tarafından öldürüldüğü söylentilerini doğurmuştur.
    3 ...
  39. 46.
  40. "wolfgang zaaa xd diye mi gülüyordu" sorusunu sormadan edemeyeceğim film.

    harbi mi lan?
    1 ...
  41. 47.
  42. vikipedi:

    "...schaffer ve forman amadeus’un hiçbir zaman mozart’ın gerçek biyografisi olarak sunmak istemediklerini anlamış, filmin dvd sunumunda da, dramatik anlatımın incil’deki habil ve kabil hikâyesinden esinlendiğini anlatmıştır - bir kardeş tanrı tarafından sevilir, diğeri hor görülür."

    şincük:

    filmi geçenlerde akif beki’nin bir köşe yazısında duymuştum. indirdim, izledim ve biraz evvel bitirdim filmi. 172 dk. sürüyor film. ama nasıl geçtiğini inanın anlamadım. olay örgüsü, hikayenin anlatımı muhteşem. müzikleri süper*. oyunculuklar da süper. yalnız adım gibi eminim ki insanların yüzde 90’ı için çok çok çok sıkıcı bir film bu. bunun iki sebebi var:

    1. filmin mozart’ın hayat hikayesini anlattığı algısı oluşacaktır insanlarda-bana ne lan mozart’tan diyebilir insan-. yalan bu. bir kıskançlık anlatılıyor filmde. bunu da mozart üzerinden yapmışlar.

    2. film çok uzun bir film, aksiyon yok, vurdu kırdı yok... basit izleyiciler için basit bir film. zaman kaybı olarak görürler bu filmi onlar.

    bu kadar. güzel filmdi. ayrıca akif beki’nin o yazısı için:

    http://tinyurl.com/65jxzb6
    2 ...
  43. 48.
  44. içime içime mırıldanarak söylemeliyim ki, ben bu filmi yeni keşfettim.. izlemek için ilk boş anımı kollayıp anında ''oynat'' tuşuna abandım.*

    mozart'ın ilk konçertosunu 4 yaşında, ilk senfonisini 7 yaşında, ilk operasınıysa 12 yaşında sergiliyor ve müziğini ifşa etmek etmek için viyana'ya geliyor..

    şöyle başlıyor film, 25. senfoni(ymiş) ve antonyo saliyeri'nin pederle karşılıklı oturup inancını kaybedişini basamak basamak düşüse geçerek anlatmasıyla. tanrı'nın mozart armonisiyle kendini gösterdiği, aslında olanları mozart değil de tanrı yapıyormuş olarak dile getiriliyor.

    küçük yaşta müziğe ilgi duyan salieri babasına bu isteğini söyler ve ona ''maymun gibi gösteriler mi yapmaktan hoşlandığı'' cevabını verir. bu sahnede mozart'tan nefret ederken o denli büyülü anlatıyor ki, nefret mi tutku mu gözlerinden anlaşılıyor aslında. içi eriye eriye nefret ettiğini söyleyen birine tutku duyuyor adeta.. onun notalarını katıksız içiyor zihninde..

    sonraki sahnelerde babasının ölmesiyle saray bestecisi olur ve saraya mozart'ın gelmesiyle tanışıklık başlar. mozart'ın ürettiği hayal gibi bestelerle mozart'ın görünümünü bağdaştıramaz.. ve her dehşet verici beste adına kat kat nefreti yükselir, inancının yerini git gide kin ve öfke alır...

    tanrı'yı sorgular artık salieri. duaları gelişen olaylara göre sirayet eder.. mozart ve ün, şöhret üzerine yoğunlaştırır dualarını.

    mozart'ta yeteneğine göre çok genç ve aklı bi karış havada, umursamaz, ukala ve kimseye boyun eğmeyen karakteriyle insanların gözünde çok sevilirken, anlaşılmamaya başlanır. ''halk beni seviyor'' vaveylasını aç ve parasız kaldığında kullanmaz artık..

    3 saat bitiminde film katıksız biyografi mi içeriyor acaba diye bi kaç kaynaktan okumaya başladım.. malesef, çoğu sahnesi kurgunun uydurmasına kurban olup özgünlüğünde sürdürülmemiş. mozart'ın hayatı değil tam anlamıyla, anlatılan. gerçi gişe hasılatlarıyla orantılı oynamalarda normal görülmesi gerekn süperx2 film.

    salieri'nin en iyi olma isteği ve mozart'ın kimseye boyun eğmeyen muannit duruşu aynı anda halk tarafından da anlaşılmayan bestelerinin yer yer hibe olduğu sahneler, ah ulen neler yaşanıyor diyip filmin içine girip, kendine gel wolfie! kendine gel, içmeyi bırak diyesi geliyor insanın. *
    öyle besteler yapıyor ki, salieri(en büyük düşmanı, sözde yardımsever)'yi tek bir tonda çıldırtıyor. bu denli hasedinin altında yatan tek neden yatıyor, mozart'ı en iyi anlayan adam. öyle ki, hakkını veriyor bestelerin ve çılgınlarca kıskanmasını sağlıyor arğejler, fagotlar, aynı anda çalan enstrümanlar...

    sanıyorum ki bi iş nekadar iyi benmsenirse o denli içine girilir ve doğru orantıyla kin oluşturur bi adım öndekilere. keza wolfie burada bi adım değil, doğuştan tanrı tarafından seçilmiş özel bir yetenek olarak kabul ediliyor.

    antonya saliyeri'nin en sade ve gözlerini parlatan cümleyse şöyleydi; ''müziği kafasında bitirp öyle kağıda döküyor, tek bir düzeltme yok!'' bunu bile başlı başına bi öfke sebebi olarak kabul ediyor..

    ve vuruş cümle, ''zevk sahibi bir kadını yalnızca yetenek cezbeder...'' mozart'ın görünüşünün önemli olmadığının vurgulandığı sahnede söyleniyor..

    yetenek denen varlığın doğumla beraber damarlarda gezdiğini kezlerce kez ispatlayan yapıt... izlenilmeli, tasviyelerde ilk sırayı almalı...

    (bkz: macisti)*
    5 ...
  45. 49.
  46. gelmiş geçmiş en iyi biyografik filmdir şahsımca. 3 saatin nasıl geçtiği anlaşılmaz bu filmde. asıl olan üç karakter vardır: salieri, mozart ve mozart'ın besteleri.
    ayrıca queen of the night geçiş bölümü tüyleri diken diken eder.
    3 ...
  47. 50.
  48. filmden bir kaç replik:

    Bağışlayın majesteleri. Ben edepsiz bir adamım. Ama sizi temin ederim ki, müziğim değil. (Mozart)

    [Perukları denerken] Hepsi çok güzel. Neden üç tane kafam yok ki? (Mozart)

    Güzellik beni ilgilendirmiyor, Maystro. Zevk sahibi bir kadını yalnızca yetenek cezbeder. (Katerina)

    alıntıdır.
    kaynak:
    http://www.replikler.net/replik/amadeus-1984/
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük