kararımı verdim bu sefer. karadeniz'de bir yerde veya her nerede olursa olsun hiç kimseye haber vermeden; telefon, internet vb. hiçbir şey olmadan gideceğim. gitmek istiyorum değil, gideceğim. o kadar bunaldım ki, hayatımın anası sikildi ses çıkarmadım. gelmeden gittiler, nefes bile almadım.
insan bir yere kadar dayanıyormuş. ne zaman sabrımın sonu olacak diye merak ettim ve gerçekten sabrım bitti. yarın, otobüse binip siktir olup gideceğim. yeter amına koyayım. insanız bizde.
şu sözler durdurabilir:
--spoiler--
Hayatta hiç bir şeyim az olmadı senin kadar
Ve hiçbir şeyi istemedim
Seni istediğim kadar
Sen de başını alıp gitme ne olur
Ne olur tut ellerimi
--spoiler--
kendini sahipsiz yanlız hissettiginde aklının bir köşesinde parıldayan düşünce, sahiplencek bir şeyinde kalmamıştır artık. hayal ettiğin, olmasını hakettiğini düşündüklerin bir türlü gerçeğe dönüşmemişdir, bir nevi başarısızsın ve içmek de bir fayda vermiyor seni daha aciz yapmaktan başka. en güzeli bırakıp her şeyi gitmek, yeni bir başlangıç için.
belki bu sefer sen olabilirsin!
hani arada olur ya..herkese bağırmak istersiniz, kendinize bile gıcık olursunuz, ağlayamazsınız ağlasanız da geçmez o hırsınız. Her yerde bunalır sıkılır hiç bir yere sığamazsınız. Bir türlü mutlu olamazsınız. Hiç bir şey yetmez olur. Alıp başınızı gitmek istersiniz...
"ya yapmaaaaaa çok gıcıksın amaaaaa ver şu atkımııııı" diye uyuz uyuz konuşan, cosmogirl okuyup sevgililerine ordaki parlak fikirler doğrultusunda davranan, sürekli karın içeri memelr dışarı, omuzlarını arkaya ata ata yürüyen ve bir ortama girdiklerinde direk atladıkları tek konu "sevgilin var mı" olan kızlardan, sürekli onun bunun bilmem ne partisindeki olaylardan bahseden erkeklerden, kendinizi anlatmaya kalkışsanız sizi anlamayacak olan hatta ve hatta artık üstlerine kusmak istediğiniz insanların üzerimde bıraktığı tek etkidir.
bir şeylerden kaçış çabasıdır.. kendini dinleme isteği ve her gün aynı olan şeylerin ruhunu sıktığını farketmedir belki de..bazı olayları bu şekilde, kendi kendine daha iyi yorumunu yapıp kafanı toparlayıp dönüş yapma olasılığı olduğu gibi,bazen de ne kadar kaçarsan kaç beynin de seninle geleceğinden aynı düşüncelerle olduğun yere geri dönebilmek de mümkündür..
alıp başını gitme isteği zannedildiği gibi sadece fiziki bir durum değildir. aslında tamamen kafada biter olay... bedeniniz eskiden olduğunuz yerin çok uzağında belki ama aklınız hala oradaysa boşa bir istektir... pek tabi bedeniniz hala eskiden olduğu yerde fakat kafanız orada değilse işte o zaman siz olayı bitirmiş hatta yemiş yutmuş, çıkarmış bütün olarak devam ediyorsunuzdur...
"nereye" sorusunu iyi yanitlamali diye dusunuyorum... hersey insanin icindedir, yoksa kiz her yerdedir. her sey her yerdedir... kendinden kacamaz insan, nereye gitsen ordasindir.
iyi yolculuklar.
düşünce özgürlüğünün olmadığını ve istediğini konuşamadığını, egoistler arasında tek lafının dinlenmediğini gördüğünde, doğanın ortasında ufak bir kulübeye gitme isteğidir.
birbirinin yüzüne bakmayan, selam sabahı çok gören, sürekli eleştiren hiç özeleştiride bulunmayan, bazı şeyleri abartıp laf ettirmeyenlerin yanından uzaklaşabildiği kadar uzaklaşması gerektiğine inanır insan.
okumak ister, ' yürü askere ' derler,
konuşmak ister, ' hayalcisin ' derler,
kitap okur, ' delisin ' derler,
o da alır başını gider tabi, hayal kadar güzel olamayan acımasız ve laftan anlamaz gerçeklerden öteye, pırıl pırıl hayalllere...