alvarlı efe hazretleri

entry9 galeri0
    9.
  1. Alvarlı Muhammed Lutfî şöyle demişti:

    "Nice yüz bin pâdişâhlar kabri var
    Ölüm vardır güneşlerden âşikâr"

    Ölüm var... Güneşlerden âşikâr!

    Rahmet olsun...
    1 ...
  2. 8.
  3. "Sana canan gönül hayran nedendir âh nedendir âh
    Cemâlin gün gibi râhşan nedendir âh nedendir âh

    Yanağın gül saçın sünbül dişin dür dudağın
    Lâl ile mercân nedendir âh nedendir âh

    Kaşındır “kâbe-i kavseyni ev ednâ”
    Yüzünde sûre-i Rahmân nedendir âh nedendir âh

    Dû çeşm-i kevseri aynî hayattır âh
    Lebinde selsebil revân nedendir âh nedendir âh

    O müjgân oku bağrım yarasına dokundukça
    Olur dermân nedendir âh nedendir âh

    Bu mecrûh sîneme her dem edersin âh
    Tı̂ğ-ı gamzeni uryân nedendir âh nedendir âh

    Acep hoş mu gelir sana ey şâhım
    Bana bu dert ile cefâ her ân nedendir âh nedendir âh

    Değilken birine lâyık bu bende
    Bana bu lutf ile ihsân nedendir âh nedendir âh

    Düşüp aşk oduna böyle yanmak
    Bu sûzi ile sûzân nedendir âh nedendir âh."
    0 ...
  4. 7.
  5. --spoiler--
    Dedem anlatırdı,Erzurumda onun babası Alvarlı Efe Hzlerinin müridiymiş,ayakkabıcılık yaparmış,pabuçlara çaktığı çivi hiç sökülmezmiş,kalbi temiz olanlar çekice her vurduğunda çekiçten Allah sesi geldiğini söylerlermiş,sonra meşhur olunca Erzurumdan ayrılmak zorunda kalmış ama hikayesi bizde dostlar...
    --spoiler--

    --spoiler--
    NCiTME
    Hazer kıl kırma kalbin kimsenin canını incitme
    Esir-i gurbet-i nalan olan insanı incitme
    Tarik-i ışkda bi-çareyi hicranı incitme
    Sabır kıl her belaya hâne-yi Rahman’ı incitme
    Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
    Günahkar olma fahr-i âlem-i zî-şanı incitme
    Elin çek meyl-i dünyadan eğer aşık isen yare
    Muhabbet camını nuş et asıl Mansur gibi dare
    Misafirsin felek bağında bendin salma efkare
    Düşersin bir belaya sabrı kıl Mevla verir çare
    Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
    Günahkar olma fahr-i alem-i zi-şanı incitme
    Bulaşma çark-ı dünyaya vücudun pak-tahirken
    Güvenme mal u mülk ü mansıbın efnası zahirken
    Nic’ oldu mali Karun’un felek bağında vafirken
    Nedir bu sendeki etvar-ı dert gönlün misafirken
    Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
    Günahkar olma fahr-i alem-i zî-şanı incitme
    Hasislikden elin çek sen cömerd ol kan-ı ihsan ol
    Konuşma cahil-i nadan ile gel ehl-i irfan ol
    Hakir ol alem-i zahirde sen ma’nada sultan ol
    Karıncanın dahi halin gözet dehre Süleyman ol
    Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
    Günahkar olma fahr-i alem-i zî-şanı incitme
    Ben insanım diyen insana düşmez şad’u handanlık
    Düşen bî-çareyi kaldırmadır alemde insanlık
    Hakikat ehlinin hali durur daim perişanlık
    Bir işi etme kim gelsün sana sonra peşîmanlık
    Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
    Günahkar olma fahr-i cilem-i zî-şanı incitme
    Ehl-i irfanım deyü her yerde bendin atma meydana
    El elden belki üstündür ne lazım uyma şeytana
    Yakın olmak dilersin Hazret-i Hallak-ı ekvana
    Cihanda tatlı dilli olması lazımdır insana
    Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
    Günahkar olma fahr-i alem- zî-şanı incitme
    Celîs-i meclis-i ehl-i hakikat ol firar etme
    Heva-yı nefsine tabi’ olan yerde karar etme
    Tekebbürlük eden insana asla i’tibar etme
    Sana cevr ü cefa ederse bir keş inkisar etme
    Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
    Günahkar olma fahr-i alem- zî-şanı incitme
    Vefası var mıdır gör kim sana bu çarh-ı devranın
    Eser yeller yerinde hani ya taht-ı Süleyman’ın
    Yalınız adı kaldı alem-i zahirde Lokman’ın
    Geçer bir lahzada ru’ya misali ömrü insanın
    Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
    Günahkar olma fahr-i alem-i zî-şanı incitme
    Sana bir faide yokdur bilirsin halk-ı gıybetden
    Gözün aç alemi bir bir geçersin çeşm-i ibretden
    Zarar gördüm diyen gördün mü sen ehl-i mehabbetden
    Yeme kul hakkını korkar isen rüz-i kıyametden
    Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
    Günahkar olma fahr-i alem- zî-şanı incitme
    Hakikat bahrinin gavvası ol terk-i mecaz eyle
    Çıkar ha alma mazlumun ahın seni i’tiraz ile
    Çehil semt-i Habîb’e ey gönül azm-i Hicaz ile
    Yüzün tuk hak-i payine hemen arz-ı niyaz ile
    Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
    Günahkar olma fahr-i alem- zî-şanı incitme
    Gönül ayinesin silmek gerekdir kalb-i agahe
    Muhabbet şems-i dogmuşken ne lazım mihr ile mahe
    Ne müşkil hacetin varsa heman arzeyle Allah ‘e
    Der-i Mevla dururken bakma LÜTFÎ başka dergahe
    Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
    Günahkar olma fahr-i alem- zî-şanı incitme
    Alvarlı M. Lutfi hazretleri
    --spoiler--

    böylede güzel yazarmış.
    0 ...
  6. 6.
  7. ömrünü islam yoluna adamış çok büyük alim.

    allah ondan razı olsun.
    0 ...
  8. 5.
  9. Seherlerde müezzinler nidâsı,Halkalarda muvahhidler sedâsı,Ne güzeldir zikr-ullah'ın edâsı,Mevlâ'ya emanet olsun Erzurum.

    Maşallah diyor insan.. Allah rahmet eylesin.
    1 ...
  10. 4.
  11. Allah ondan razı olsun inşaallah. Büyük âlim.
    0 ...
  12. 3.
  13. Zaman gazetesine haber olmasının nedeni bu iltifatmış demek ki:
    ------------------
    Alvar imamının Vefatı
    Efe Hazretleri 12 Mart 1956’da vefat ettiğinde köyde bulunan Fethullah Gülen Hocaefendi, o günü şöyle anlatıyor:

    “Hayatımın en sarsıcı hadiselerinden biri de Alvar imamı’nın vefatıdır. O gün [12.03.1956] ben de Alvar’da bulunuyordum. Hatırladığıma göre kuşluk vaktiydi. Salondaki sedirin üzerinde uzanmış, istirahat ediyordum. Birden hafiften bir ses duydum. Buna ses değil çığlık demek daha doğru olurdu. Kulağımı uğuldatan bu çığlık “Efe öldü!” diye bağırıyordu.

    Hemen yerimden fırladım. Ceketimi elime alıp koştum. Efe Hazretlerinin evine doğru yaklaştıkça, acı gerçeği anladım; Efe hakikaten ölmüştü. Çünkü çevre komşular hep evin etrafına toplanmışlar ve insanlar mendil tutmaca ağlıyorlardı. Dünya, yeri doldurulamayacak bir boşluk daha görecek ve Efe’nin ölümüyle bu yaşlı ana, bir defa daha inleyecekti. inleme ve ağlamalar günlerce, aylarca sürdü. Sessiz ağlayışımız ise hâlâ devam etmektedir.”

    Efe Hazretleri, marifetullah deryasına dalmış, muhabbetullah bahçesinde seyran etmiş bir insan-ı kamil olarak yaşadığı yılları ve çevresini aydınlattığı gibi, vefatından sonra geride bıraktığı eser ve hatıralarıyla da bizleri aydınlatmaya devam etmektedir.
    http://www.yagmurdergisi....nu/alvarli-efe-hazretleri
    1 ...
  14. 2.
  15. Tabii asıl önemi, The Cemaat'in Fethullah Gülen'den dolayı çok sayıp sevdiği bir insan olması.
    Çünkü Gülen, bu hocadan ders almış.
    Durumu da şöyle anlatmış:
    -------------------------
    Fethullah Gülen Hocaefendi Alvar imamını Anlatıyor
    Hocaefendi Efe Hazretleriyle tanışmasını ve onun sohbetlerine katılmasını hatıralarında şöyle ifade ediyor: “… Ailemin dışında Alvar imamının da üzerimde tesiri çok büyüktür. Hüsn-ü teveccühte bulunmam için lâzım gelen bütün şartlar hazırdı. Dayım, âdeta o ismi besmelesiz ağzına almıyordu. Teyzem o iklimin delisiydi. Babamın, annemin ciddi bir merbutiyeti vardı. Benim o zatla bütünleşmem için bütün sebepler ortadaydı.

    Sözün tesiri için bu çok önemlidir. Onun için, Alvar imamının ağzından çıkan her kelime bana, başka bir âlemden akıp gelen ilhamlar şeklinde görünüyordu. Yani, o konuşurken biz, yeni, şimdiye kadar yere inmemiş bir kısım semavî şeyler dinliyor gibi kulak kesiliyor ve böyle bir atmosfer içinde dinliyorduk. Belki bu söylediklerim o gün için, tesir yönüyle bu kadar netleşmemişti ve ben çocukluğumda bu kadar net bir düşünceyle onu dinlememiştim. Fakat vicdanımın bir lahutilik karşısında olduğunu her zaman hissetmişimdir.

    Alvar imamı Hazretlerini ne zaman tanıdığımı söyleyemeyeceğim. Zira hayata gözlerimi açtığım zaman, onun ağzının şerbetine susamış pek çok gönül gibi, peder ve validemi de o dupduru kaynağın başında buldum. Onu idrak ettim diyemem; çünkü o, ötelere göç ettiği zaman, ben hayatımın henüz, on altıncı yılının yamaçlarında dolaşıyordum. Buna rağmen ilk şuur ve ilk ihsaslarıma seslenen bir ruh olması itibariyle, benim o idrake kapalı yaşım, başım ve istidatlarımdan daha ziyade, onu yine onun tenezzüllerinde yakaladığımı, tanımaya çalıştığımı ve bugünkü, seziş, duyuş ve hissedişlerimi o günkü ihsaslarıma borçlu olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.
    …

    Onun, çocukluğumun başına konmuş büyük bir iltifat sayacağım “Talebem” sözüyle her başımı okşadıkça, o günkü hislerimle kendimi sağlam bir emniyet noktasına dayamış hisseder, ruhumu bir inşirahın sardığını duyardım. Aradan bunca zaman geçmiş olmasına rağmen, hâlâ onun ipekten ellerini kulaklarımda hisseder, hâl⠓Kulaklarını biraz yumuşatayım da zekân açılsın.” dediğini duyar gibi olurum.
    …

    O, anlayabildiğim ölçüler içinde büyükçe yaşadı; ama katiyen debdebeye düşmedi, Hakka kurbiyet dairesinde dönüp durdu; fakat hiç mi hiç ihtişama ve alâyişe yüz vermedi. Âdeta bir Hüma kuşu gibi gölgesi vardı kendisi yoktu.

    O, akıl gözünü doğru düşünce ile birleştirmeye muvaffak olmuş ve kalp, kafa izdivacı gibi çok az talihlinin ulaşabildiği bir noktada kutup bir insandı.

    O, en kötü dönemde, en ağır şartlar altında kimseye pes etmeden ve hiçbir şeye takılıp kalmadan medrese ilimleriyle tekkenin aşk ve şevkini te’lifi başarmış çok nadide temiz soluklardan biriydi. Himmetindeki yükseklik ve idaresindeki bu derinlik sayesinde, bizlerle ilkler arasındaki mesafeyi bir ölçüde kapamaya muvaffak olmuş ve arkadan gelenlere zemin hazırlamıştır.”
    0 ...
  16. 1.
  17. 1868’de Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Kındığı köyünde dünyaya gelen Avlarlı Muhammed Lütfi, “Alvarlı Efe Hazretleri” olarak bilinmekteymiş.
    Yöre insanının çok sayıp sevdiği bir 'yaşlı kişi'; yani.
    Anne tarafından seyyid'miş; yani peygamberimizin soyundan geliyormuş. (Bu iddialar hep faso fisodur; kendisine seyyid'lik yakıştırılan o kadar çok kişi var ki...)
    http://www.yagmurdergisi....nu/alvarli-efe-hazretleri
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük