doğu bugün komünizm etkisinin tam tersi şekilde aşırı alman milliyetçisidir. buna karşın batı daha batılı klasik avrupalıdır. almanya'nın batısı güzeldir. doğusunu siktir edin.
şu anda olan sokak gösterilerini vermemeleri için alman basınına ağır yaptırımlar uygulayan ülke. almanyada gösterilerde yer yerinden oynuyor. ama haber vermek yasak. yiyorsa almanyayı eleştir. haber yap. almanya benzemez türkiyeye. kan alır kan.
iki hafta önce hannover' den stuttgart'a giderken otobanda yüzlerce polis arabası ve onlarca panzeri gören bizim hatun "oha 30 senedir buradayım ilk defa bu kadar panzer gördüm" dedi. sonra öğrendik ki müslüm baba'nın dediği gibi: "yakarsa bu dünyayı garipler yakar" olmuş.
amb'nin açılışını protesto etmek üzere garipler frankfurt'u yakmış.
Kedi köpek beslemeye dahi yıllık min. (en ufak köpek cinsi) olarak 100 euro vergi alan,
Hastanelerde kanırta kanırta otopark ücreti alan,
Evdeki her pc, tv, gibi elektronik aletlere aylık alet başına 17 euro vergi alan,
Aylık doğu almanya için 14 euro vergi alan işsizlerin sosyal cenneti.
Siz hala almanyayı eski almanya sanın burda siken sikene, çalışmayan çalışandan çok para kazanıyor.
iki dünya savaşı sonucunda imzalatılan ağır anlaşmalara rağmen, avrupanın, belki de dünyanın en güçlü devleti. tabiri caiz ise zincirler ile zor tutulan aslan.
1915 olaylarını 'soykırım' olarak nitelendirmeyecek. Alman Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, parlamentoda 24 Nisan Cuma günü, 1915 olaylarını anmaya yönelik etkinlikte 'soykırım' sözünün kullanılmayacağı sinyalini verdi.
müslümanlar tarafından çöplüğe dönüştürülmeye çalışılan güzel ülke. acı vatan. almanlar o kadar yıllarca uğraşmış mis gibi sistem kurmuş senin gelip o pisliğinle burayı da bok etmeye ne hakkın var?
bu konuda neo nazilere sonuna kadar katılıyorum. adamlar haklı.
die müslime sind die größte gefahr für deutschland.
aslında alman insanı her şeyin farkında. sarrazin'in kitabı bildiğim kadarıyla şu ana kadar almanya'da en fazla basılan ve satılan kitap. ne yazıyor o kitapta: medeniyet ilerlemesi demir çağ döneminde durmuş yığınların almanya'yı nasıl tükettiği... fakat almanlar ne yapsın, adamlar 91 yılına kadar amerika tarafından yazılmış bir anayasa ile yönetildiler, şimdi de onların yörüngesinden çıkamıyorlar. bir çıksalar zaten, belki de bir dünya açılımı daha yaparlar.
Iki aylik yasantim boyunca edindigim izlenim herkes isini yapiyor yani bu ulkenin Türkiyeden yegane farki budur. Ne
zeka ne caliskanlik, bizden ayrildiklari tek nokta herkesin kendi isini yapiyor olmasi ve bunun da hakkini veriyor olmasidir bence bu da neden basarili oldukarini acikliyor. Abd'den yardim aldilar, bizim iscileri kullandilar vesaire isin siyasi boyutuna da girmeye gerek yok adamlar haftada 35 saat calisiyor, Turkiyede ise calisanlar en az 45 saat "calisiyorlar" , sonuc ortada, anlayan anladi..
Almanya Orta Avrupa'da Kuzey Denizi ile Alpler arasında uzanan bir devlet. Doğusunda Çekoslovakya ve Polonya; güneyinde Avusturya, isviçre; batısında Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg; kuzeyinde Danimarka ve Kuzey Denizi yer alır. Almanya, birisi Baltık Denizinde, diğeri Kuzey Denizinde iki adaya sahiptir.
Almanya, tarihte Das Land der Dichter und Denker (şairlerin ve düşünürlerin ülkesi) diye anılır.[115] 2006 yılından bu yana Almanya kendisini Fikirlerin Ülkesi olarak adlandırmaktadır.[116] Alman kültürü, Almanya'nın ulus devlet olarak doğmasından çok önceleri ortaya çıkmıştır ve Almanca konuşulan tüm coğrafyayı etkisi altına almıştır. Köklerinin etkisiyle Almanya'da kültür, Avrupa'daki din ve laiklik gibi zihinsel ve popüler eğilimlerin etkisiyle şekillenmiştir. Bu yüzden Avrupa kültüründen ayrı olarak özel bir Alman geleneği tanımlamak zor olacaktır.[117] Bu yargı bağlamında diğer bir çıkarım da tarihi şahsiyetlerde olacaktır; Wolfgang Amadeus Mozart, Franz Kafka ve Paul Celan modern düşüncede birer Alman yerlisi olmamalarına rağmen, tarihsel durumları, çalışma ve sosyal ilişkilerinin anlaşılmaları açısından Alman kültürel çevresinin içinde değerlendirilmektedirler.
Franz Marc'ın (1880–1916) 1911 yılındaki yapıtı, Blaues Pferd I.
Almanya'da kültürel kurumlardan Federal Eyaletler sorumludur. Mali destek sağlanan 240 tiyatro, yüzlerce senfonik orkestra, binlerce müze ve 25.000'in üzerinde kütüphane, 16 eyalete dağılmış durumdadır. Bu kültürel olanaklar milyonlarca insan tarafından değerlendirilmektedir: Almanya'da her yıl 91 milyon kişi müzeleri ziyaret etmekte, 20 milyon kişi tiyatro ve operaya gitmekte ve 3,6 milyon kişi senfonik orkestraları dinlemektedir.[118]
Almanya, Ludwig van Beethoven, Johann Sebastian Bach, Johannes Brahms ve Richard Wagner gibi dünyaca ünlü klasik müzik bestecilerine sahip çıkmaktadır. 2006'dan itibaren Almanya, dünyadaki beşinci büyük müzik pazarı haline gelmiş ve Kraftwerk, Scorpions ve Rammstein gibi müzik gruplarıyla pop ve rock müzik üzerinde etkili olmuştur.[119]
Birçok Alman ressam farklı artistik tarzdaki çalışmalarıyla uluslararası bir prestij kazanmıştır. Hans Holbein, Matthias Grünewald, ve Albrecht Dürer Rönesans döneminin, Caspar David Friedrich Romantik Dönemin, Max Ernst'de gerçeküstücülüğün önemli sanatçılarındandır. Almanya'nın Karolenj mimarisi ve Otto mimarisi ile bu alana yaptığı katkılar, Romanesk mimarinin önemli habercileri olmuşlardır. Bölge daha sonraları Gotik, Rönesans ve Barok gibi tarzların önemli çalışmalarının yapıldığı bir mekân haline gelmiştir. Almanya yakın modern akımda özellikle Walter Gropius'un başlattığı Bauhaus akımıyla oldukça önemli bir yer teşkil etmektedir. Aynı zamanda yine Almanyalı olan Ludwig Mies van der Rohe, 20. yüzyılın ikinci yarısında dünyanın en ünlü mimarlarından biri haline gelmiştir. Cam cepheli gökdelenler onun fikridir.
1648'de imzalanan Vestfalya Antlaşması reform savaşını bitirdi. Savaşın sonunda krallık, birçok bağımsız eyalete ayrıldı. Kutsal Roma Cermen imparatorluğu 1806 yılında Napolyon Savaşları sırasında tamamen yıkıldı. Napolyon Bonapart'ın tahttan düşmesinden sonra 1814 yılında toplanan Viyana Kongresi'nde alınan kararlarla Alman Konfederasyonu adı altında 39 tane bağımsız Alman eyaleti kuruldu. Bu konfederasyonun liderliğine Avusturya-Macaristan imparatorluğu seçildi. Bismark Danimarka'yla 1864 yılında yapılan savaşta bir kısım yerleri ele geçirdi. Ertesi yıl yapılan savaşlarda Avusturya ordusunu mağlup ederek Kuzey Almanya Konfederasyonu'nu kurdu. Avusturya bu konfederasyonun dışında bırakıldı. Almanya'nın emperyal politikası ülke dışına taşmış ve devlet diğer Avrupa güçleri gibi Afrika'nın paylaşımına katılmıştır. Berlin Konferansı'nda bu kıta Avrupa güçlerine pay edilmiştir. Almanya'nın payına Alman Doğu Afrikası, Alman Kuzey-Batı Afrikası, Togo ve Kamerun düştü. Büyük güçler arası Afrika'da olan bu mücadele I. Dünya Savaşı'nın nedenlerinden biri olacaktır. 1918'de ihtilal yaşandı ve imparator II. Wilhelm, tahttan feragat etmek zorunda kaldı. 11 Kasım'da ateşkes ilan edildi. 28 Haziran 1919'da Versailles Barış Antlaşması imzalandı. Fakat anlaşma şartları Almanya'yı küçük düşürücü bulundu, bu durum ülkede milliyetçiliği arttırdı ve halk yavaş yavaş nasyonal sosyalizm akımı etrafında birleşmeye başladı. Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg, hem pek fazla alternatif görememesinden hem de sağcı danışmanlarının baskısı sebebiyle, 30 Ocak 1933'te Adolf Hitler'i Almanya Şansölyesi olarak atamıştır. 8 Mayıs 1945'te Kızıl Ordu, Berlin'i kontrolü altına aldı. Batı bölgeleri kontrol eden Fransa, Birleşik Krallık ve Birleşik Devletler bölgelerini birleştirip, 23 Mayıs 1949'da Almanya Federal Cumhuriyeti'ni (Bundesrepublik Deutschland, veya BRD) kurdular; 7 Ekim 1949'da, Sovyet bölgesi, Alman Demokratik Cumhuriyeti'ne (Deutsche Demokratische Republik, veya DDR) dönüştürüldü. Bunlar; "Batı Almanya" ve "Doğu Almanya", ve Berlin'in iki parçası "Batı Berlin" ve "Doğu Berlin" olarak anıldı. Doğu Almanya, Doğu Berlin'i başkent ilan etti, buna karşılık Batı Almanya başkentini Bonn yaptı. Doğu ve Batı Almanya arasındaki tansiyon, başbakan Willy Brandt'ın Ostpolitik politikası ile azaldı. Doğu Almanya'dan, Batı Almanya'ya yapılan göçlerin artışına karşı Doğu Almanya hükûmeti, sınırlardaki geçiş engellerini hafifletti ve vatandaşlarının Batı Almanya'ya gezilerine izin verdi. Artan halk baskıları karşısında Doğu Almanya, sınırlarını açtı.En nihayetinde, Alman yeniden birleşmesi, 3 Ekim 1990'da sağlandı. Yapılan anlaşmalarla, bu devletleri kuran dört büyük güç haklarından vazgeçti ve Almanya tam bağımsızlığına kavuştu. Berlin ülkenin resmi başkenti ilan edildi, Bonn ise bazı bakanlıkların merkezi oldu.