bugün

ingilizler veya fransızlar gibi sinsi olamadıklarından dünyanın en büyük soykırımıyla anılan ülkedir ne yazık ki..insanları dısarıdan soguk ve bana ne der gibi gozukse de, bir alman iyiliğinizi asla unutmaz ve söz verirse mutlaka yapar. bilim araştırma konusunda çok iyidirler, ancak sistematik beyinleri, özellikle analitik düşünce diye bas bas bağırdıkları şey, yaratıcılıklarını köreltmiştir..şehirleri yeşil ve oldukça düzenlidir, ancak sanıldığı kadar temiz değildir..tabii bir de 8deki bulusmaya 8e 5 kala gelirler bilmem belirtmeye gerek var mı..
her seyin, abartmadan söylüyorum her bir seyin standardi olan ülke. almanlarin yaptigi her isin bir kurali vardir, ne olursa olsun. ister basbakanin en önemli görüsmesi olsun ister cöpcünün cöpleri toplamasi. her sey kuralina göre yapilmalidir, yoksa kaos kacinilmazdir almanlar icin. biz isin kolayina kacariz, yeri geldiginde isi aksatiriz, yavaslatiriz. o anki duruma göre yapariz isi. ama almanlar, her islerini düzenine göre yapmak zorundadirlar. örnegini bugün gördüm yine, gicik oldum her zamanki gibi.

oturma izni belgesine konulacak fotografimi begenmedi mesela bugün almanin biri. normlara uymuyormus. böyle fotografi kabul etmesi imkansizmis. fotografin kusuru da sadece yüz kisminin boyutlarinin olmasi gerekenden yarim santim kadar kücük olmasi. bu yüzden 2 saat uzadi isim.

otobüste gidiyorsunuz mesela gecenin bir saati. sizden baska 1-2 kisi daha var koca otobüste. gidiyor otobüs, duraga gelince, kimsenin inecek olmamasina, durakta da kimsenin bulunmamasina karsin duruyor. ne gelen var ne giden. ama alman söför duruyor tam olmasi gerektigi yerde, saga yatiyor otobüs ve ön kapiyi aciyor. bakiyor saatine, duraktan kalkmasi gereken saat ve dakikada kapatiyor tekrar kapiyi, devam ediyoruz yolculuga.

böyle bir zihniyet nasil kurulmus, nasil oturmus bu düzen hayret ediyorum her gün. helal olsun adamlara diyorum bir yandan, diger yandan da saydiriyorum salak herifler diye.
35 yaşında sonra gurbet ellerde yaşamak zorunda kalmış biri olarak, buraya ait tespitlerimi yazsam olur aslında.

şimdiiii....

kıyas yoluyla başlayalım. hani türkiyede 1 milyoncudan rende alırsınız, 2 hafta sonra paslanır. karaca' dan alırsınız epey kullanırsınız. fiyat farkına girmiyorum. ( karaca rende var mı hakkaten bilmiyorum)

almanya' da, dışardan gelen ve içeride üretilen her ürün belli bir kalite kontrolünden geçiyor. istenen düzeyde değilse ya ürün ülkeye alınmıyor, burada üretiliyorsa da pazara sunulmuyor. yine rende örneğinden gidersek 2 euro ya aldığın rende ile 20 euro ya aldığın rendeyi de aynı sürede paslanmadan körelmeden kullanabiliyorsun. pahalısını almak senin ruhsal durumuna ya da sosyal statüne bağlı.

türkiye' de yetişen en iyi sebze ve meyveler de burada arkadaşlar. bahsettiğim kalite kontrolleri nedeniyle.
mesela karpuzlarda kabak aşısı yok, bayağı bayağı karpuz yediğimi hissediyorum burda.

çok şey konuştum, hızla arabeske bağlıyorum.
keşke memleketimde olsam da kabak karpuz yesem.
Giden Türklerin daima kötülediği fakat bırakıp dönemedikleri ülke.

"Kaka kaka" diye bizi kandırıp kendilerine ortak olmamızı engellemek istiyorlar sanırım, başka açıklaması olamaz. Bana diyor ki, Almanya çok kötü siz hiç öyle sanmayın berbat bir yer. E gel o zaman diyorum, ay ben burada yaşayamam diyor. Hayır sanki dünya için çok gerekli bir varlıksın, ülkelere sığamıyor gerizekalı.

Bu tiplerin göstermelik vatan aşkını da anlamıyorum; dövmeler, türk bayraklı bir sürü zımbırtı.. işin tuhaf yanı Türkçe bile konuşamazlar. alman hükümeti ülkeden kovsa Nazi selamı çakacak kadar kıvrak tiplerin böyle göstermelik sevgileri, sanki ülkeden sürülmüşler de vatan hasretiyle mecburiyetten orada kalıyormuş gibi halleri çileden çıkarıyor sahiden.
sanayisi, teknolojisi, insanları, iklimi, arabaları, biraları, gelenekleri, yemekleri, mimarisi, tarihi ve kurallarıyla bende her zaman hayranlık bırakan avrupanın en büyük nüfusa sahip ülkesi.
henüz 1 senemi doldurmadım ama burası beni boğuyor onu fark ettim.

ooooyyy avrupa, özgürlük, karı kız, sex, içki... he he... tüm insanlığın tek derdi bu zaten.

tramvaya biniyorum. biri ispanyolca konuşuyor, biri almanca, biri yunanca. kafam balon gibi iniyorum tramvaydan. doktora gidiyorum, doktor çinli. saçımdaki açıklığı gösteriyorum. aaa yuvarlak iyi şans getirir diyor. saçkıran lan bu!

başka bir doktora gidiyorum, bana randevu bile vermiyor. arkamdan, arscloch türkisch diye mırıldanıyorlar, duyuyorum, sinip gidiyorum. naziler var hala. kimin ülkesinde kime dikleneceğim? herkes suriyeliler gibi mi?

sarhoşun teki musallat oluyor. polis çağırıyorum. bana küfretti diyorum, beni rahatsız etti diyorum. polis, sana küfretmesinin bi sebebi olmalı diyor. lan tanımıyorum adamı ama tarif edebilirim kendisiini, arabasını diyorum. gerek yok, kapıyı kimseye açma yat uyu deyip gidiyor.

tamam düzenli, tamam disiplinli, tamam yaşam standardı yüksek. ama buraya sadece gezmeye gelenler oturup ahkam kesmesin lütfen.

akademisyen de olsan sana verdikleri kimlikle otomatlardan sigara bile alamıyorsun.

son olarak;

almancam çok iyi değil. buralarda ingilizce de iş görüyor. geçen gün birisi bana almanca bi şeyler sordu. özür dilerim sizi anlamıyorum dedim ingilizce. döndüm gidiyordum. adamın telefonu çaldı, melodi dombıranın akp versiyonu.
iki türk karşılaştı. biri almanca diğeri ingilizce konuştu, anlaşamadılar.
yaşamayan bunu komik bulur ama bu bir dramdır.

edit: kötü bir entry.

almanya günlükleri vol: 2

edit 2: avrupa da yaşıyorsun, beğenmeyip hava atıyorsun diyenler oldu. zorla geldim kardeşim buraya, istemeden.
Orta Avrupa'da, yüzölcümü 357 031 km², nüfusu 82,5 milyonluk ülke.
Federe devlet seklinde yönetilir ve 16 eyaletten olusur.

Su siralar eskisi kadar iyi olmasa da, Avrupa'nin ekonomik devidir. Makine ve kimya endüstrisi cok gelismistir.

Her ne kadar deutschland.de sitesinde iliman iklim kusaginda oldugu yazsa da, gayet soguk iklim kusagindadir.**

En büyük havaalani olan Frankfurt uluslararasi havaalani- ki daha da büyütülmesi planlanmaktadir- Avrupa'nin hava tasimaciliginda en önemli merkezidir.

Üniversite egitim sistemleri kendilerine özgüdür, Amerika taklitcisi olmak istemezler. Fakat günün sartlari geregi yavas yavas amerikan sistemine gecmektedirler.

Bir de ingilizce konusurken 'th' ve benzeri her sesi 'z' diye telaffuz eden ve bunun yanlis oldugunu kabul edemeyenlerin yasadigi ülkedir.**
su yerine bira tüketen, yemekleri tatsız tuzsuz olan, topraklarında çok az orijinal alman barındıran ülke.*
Sanıldığı kadar müreffeh olmayan ülke.

Pek çok Alman sabah çok erken saatlerde işe gidiyor. Maaşlarının yarısını ev kirasına ödüyorlar. Pek çoğusunun öğlen dışarda yemek yeme lüksleri yok. Bir hafta boyunca aynı kıyafeti giydikleri oluyor. Akşam yemekleri ucuz soğuk kahvaltılıktan ibaret. Ve gelirleri uygun bir sosyal hayat tarzına elvermediğinden akşam 8’den sonra sokakta kimse kalmıyor. Birşey almak için mutlaka indirime girmesini bekliyorlar.

Almanlar sevgisiz bir toplum. Köpeklerine çocuklarına gösterdiklerinden daha çok sevgi gösteriyorlar. Çoğu yerde köpeğini kucağında taşıyan bir Alman görebilirsiniz ancak çocuklarını değil. Yağmurlu havalarda şemsiyeyi kendine tutup çocuğu yağmur altında ıslanan kadınlar var. Bisikletlerine bağladıkları bir römorkla çocuklarını bisikletin arkasında gezdiriyorlar. Ulan gerizekalı kadın bisikletin tekerleğinden çocuğa çamur sıçrıyor ağzı yüzü çamur olmuş insan bi bakar mal.

Duygusal düşünemiyorlar. Hediye vermek birşey ikram etmek diye bir davranışları yok. Kafasında che beresiyle dolaşan bir postacımız var. Her geldiğinde çay ikram ediyorum(Türkiye’de çok sıradan birşeydir) postacı her seferinde çok mutlu oluyor. Che logolu bir kupa bulursam hediye edeceğim.

Espri kabiliyetleri hiç yok. Hani bizdeki soğuk espri tarzı esprileri bile yok. Adamın biri her akşam bir patates yerken diğeri iki patates yiyormuş hihohahihohahhahaha çünkü çok şişmanmış tarzı şeylere gülüyorlar.

Ve bence en tehlikelisi tamamen kendi düşüncem olmakla beraber bence nüfusun neredeyse en az %40’ı sentetik uyuşturucular kullanıyor. Rutin zamandaki tutarsız mimiklerinden ve madde etkisi altındayken ritmik Seğirmelerinden anlıyorum bunu. Allah var atarları Öterleri yok tabi. Türkiye’deki gibi iki bira çekip heheytttt yok mu yedi ceddimi Sken tarzında gezmiyorlar. Genelde banliyö civarlarında sızıp kalıyorlar. Polis ambulans gelip topluyor.

Ve son olarak tuvaletlerde taharet etmeye yarar bir kurnaları yok. Öksürmek hapşırmak gibi osurmak da sıradan bir eylem. Hemen önünüzde bisikletle giden birisi pedal çevirirken götünün değişken açısına bağlı olarak gayet sıradan bir olaymış gibi port, port, poooooooort diye osurarak gidebiliyor. Che bereli postacıya birgün sıçtıktan sonra götlerini nasıl temizlediklerini ve toplum içinde osurmanın ayıp birşey olup olmadığını mutlaka soracağım. Şu an o derece muhabbetim yok. Öğrenince mesajımı editlerim.

Selametle; centurion vestfalya’dan Bildirdi.
Halen hitlerin gölgesinden kurtulamamış.

Soguk ve ürkütücü bir yapısı var.
bu kadar duzen de fazla ama dedirtir insana. tekduzelik insanin canini fazlasiyla sikar. dili ise tam bir basbelasi, nedir bu artikellerin cektirdigi. ama kizlari gercekten guzel ve adeta tornadan cikmis gibi hepsi birbirine benziyor. **
2 dünya savaşı kaybedip, dünya tazminat ödedikten sonra işgücüne olan ihtiyaç nedeniyle (napsın adam genç nüfus kalmayınca) ülkeyi yabancılara açan, yabancıları sistemine entegre edemese de yönlendirmeyi "becererek" yeniden süper güç olan ülke.

sonra sarkozy'i merkel'in uşağı gösteren karikatürler yayınlanınca fransızlar delleniyor. lan neye delleniyon, adam savaşta üstünden geçti; ülkeni 6 saatte işgal etmişti ki bugün geliyorum dese akşam yemeğini yine şanzelize'de yer. üstüne tüm dünya adamın üstünden geçti ama ekonomisi bugün yine senden çok daha iyi durumda. hem de bunu senin gibi afrika'nın yarısını sömürmeden yaptı. adam sömürmek istediği zaman avrupa'ya dalıyor, senin gibi elin gariban afrikalısını sömürmüyor.

bence bütün dünya alman'ın daşşağını yesin.
başkent: berlin
nüfus: 83.029.536
nüfus artış hızı: yüzde 0.27
bebek ölüm oranı: binde 4.71
ortalama ömür: 77.61 yıl
okur-yazar oranı: yüzde 99
gsmh: 2,169 trilyon euro
kişi başına düşen milli gelir: 26 bin 400 euro
büyüme hızı: yüzde 1,7
enflasyon oranı: yüzde 2
işsizlik oranı: yüzde 9.9
(copy dir paste dir)
gene bir yurtdisi seyahatim. Dogdugum ve uzun yıllar yasadıgım Deutschland....

Ucak indi ve....

bence hemen dönebilirim...
her zamanki gibi havaalaninda son derece asagilayici tavirlarla karsilandiktan sonra.....
(once turk ucagindan inen yolcular iki kat asagiya göturulup kapali kapilar önunde bekletiliip "acaba dezenfekte mi edicekler"diye kendi kendine dusunmeye baslaniyor. sonra insan almanlarda bööle degil die düşünürken 1000 kişi kadar turk insanini 2 veznede bekletme basliyorlar- sanki bi yanlislikk varr !!! sira gelince turk pasaportu polisin elinde 10 dakika boyunca evrilip cevrilip havaya tutulup, acaba konsolosluk bana fake atip sahte bi visa mi verdi dedirtecek kadar uzun suren bi bekleme sonrasi polisin suzen bakislari arasinda buzulup futbolun su anki anavtani olan ulkeye girmeye calisiyorsunuz...tam yaninizda kara carsafli ama alman pasaportlularin nasil tikir tikir gectiklerini görunce´acaba carsaf mi giyseydim die dusunmekten alamiyorsunuz kendinizi.

oh be bitti derken arkanizdan "hallo´haben sie was zu verzollen???" diyen baska bir yurdunu sever polis tarafindan tekrar durdurulup kapan misali kapidan gecmeden tekrar sorguya aliniyorsunuz.

+sigara varmi??
- eh yok
+icki??
- hm yok
+altin falan??
- yooo
+peki kilim??
- ulan kilimi nereme sokcam -- ehem , yok tabiiki!!

dunya kupasi ulkesine hosgeldiniz.almanlara cok sey ogretmisler kupa icin ama saygi ve hos göruyu ögrenememisler.

selamlar saygilar sevgili turkiyem
zamaninda avrupa'ya kök söktürmüs devlet.her iki dünya savasi'nda da fransa'yi isgal etmis, her iki savasta da amerika sebebiyle geri çekilmiştir.