Millet dalga geçiyor ama hakikaten de gerçeklik payı vardır. Bu kancık almanlar savaşın sonuna doğru bize düşmanlık yapmışlar batumu almamıza engel bile olmuş bu şerefsiz domuzlar. Bunlar yüzünden girdiğimiz savaşta itilaf devletleriyle başbaşa kalınca da mecbur mondros antlaşmasını imzalayıp savaştan çekilmişiz. Almanyanın götüne takılıp ülkeyi yıkıma sürükleyen hainlere de şuan methiyeler düzülüyor.
Şuan rüzgarla beraber taraf değiştirmiş vatan-millet-sakaryacilarin dedeleri de din dedikleri halde kaçak olduklarından Osmanlı Devleti'nin kaybetmesi hiç şaşırtıcı değil.
tarihi adeta futbol maçı gibi savaşlardan, mütarekelerden ibaret misali okumanın olumsuz yan etkilerinden birisi. işin enteresan yanı, savaş sonrası alman aşırı sağında da bir nevi böyle bakış açısı olmuş (hatta naziler iktidara gelince resmi görüşe de dönüşmüş bir süre). biraz daha kassalar yeneceklermiş de, ülkedeki savaş karşıtı solcular, yahudiler vs yüzünden savaşa devam edemeyip anlaşma masasına oturmak zorunda kalmışlar gibi enteresan bazı yorumlar vardır o cenahta da. yani "almanya yenilince biz de yenilmiş sayılır"ken, onlar da aslında yenilmeyip ülkedeki muhalifler yüzünden yenik sayılmışlar bir nevi kendilerince. velhasılı, tarihi biraz da sıradan insanın çektikleri, fakirlerin, çalışanların, cepheye sürülen, emperyalist çıkarlar uğruna boşu boşuna ölen garibanların tarihi olarak okumaya başlamadıkça, daha çoook böyle geyikler, beyin yıkama/resmi tarih sloganları dönecek herhalde maalesef.
ilkokuldan günümüze tarih kitaplarında yazılan çizilendir. ister inan, ister inanma.
--spoiler--
Yaygın bir kanıya göre Osmanlı imparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmemiş, müttefikleri yenildiği için mütareke imzalamak zorunda kalmıştır. Gerçi Avusturya-Macaristan’ın 3 Kasım, Almanya’nın ise 11 Kasım 1918’de, yani Osmanlılardan (30 Ekim 1918) sonra mütareke imzalamış olmaları, Osmanlı Devleti’nin yenilmeden yenilmiş sayıldığına ilişkin kanıyı çürütmek için tek başına yeterlidir. Ama bunu yeterli görmeyenler, Mondros Antlaşması’na giden yolu Bulgaristan’ın daha önce teslim olmasıyla başlatırlar.
Bulgaristan yenilerek ateşkes istemiş ve 29 Eylül 1918’de Selanik’te imzalanan mütarekeyle (Selanik Mütarekesi) savaştan çekilmiştir. Böylece Trakya ve istanbul savunmasız kalmış ve başkentte daha önceleri de ele alınan mütareke fikri daha çok taraftar toplamıştır. Bunun üzerine ittihat ve Terakki Cemiyeti’nin oluşturduğu Talat Paşa Kabinesi 8 Ekim’de istifa etmiş, 14 Ekim’de Müşir Ahmet izzet Paşa başkanlığında partiler üstü bir kabine kurulmuştur. Bu kabinenin girişimleri sonucunda da, 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanmıştır. Ama suçu Bulgaristan’a atmak; Osmanlı coğrafyasını tümüyle unutmak ve tarihe Lozan Antlaşması’ndan sonra sınırları kesinlik kazanan Türkiye’den yani bugünden bakmak olur. Nitekim işe Basra Körfezi’nden başlayan ingiliz Hindistan ordusu, Mondros Mütarekesi imzalandığında Musul’un kapılarına dayanmış; Çanakkale’den çekilen ANZAC’ları da bünyesine alarak Mısır’dan yola çıkan Mısır seferi kuvvetleri ise, aynı tarihlerde Halep’in güneyine varmışlardı. Yani Irak ve Suriye’nin neredeyse tamamını yitirmiş olan Osmanlı ordusunun yenilmediğini iddia etmek hiç de gerçekçi değildir.
--spoiler--
aslında biz kazanıyorduk, bıraksalar londra'ya sancağı dikip orayıda kasımpaşa yapacaktık ama almanlar yok mu? iki sıkamadılar dişlerini. onlar yenilince yenilmiş sayıldık.. *
bana ilkokulda bunu ciddi ciddi söyleyen bir amca vardı, zamanında..
kendilerine göre tarih yazmaya çalışan bazı sivrizekalıların içine düştükleri mantık hatasıdır. ancak tarih gün geliyor unutmuyor ve yargılamaya başlıyor bunu yapanları. objektif anlatsanız ne olur sanki.