kendileri hakkında çok fazla bilgi sahibi değilim fakat çok sıkı pazarlık yaptıklarına şahit olduğum Almanyada yaşayan türklerdir. istanbuldaki alışveriş merkezlerindeki bir saat dükkanında almancı amcamız bir saat için pazarlık yapmaktadır. saatin 600 lira civarındadır satan eleman en son 550 gibi bir fiyat verir türkçe konuşamayan almancı amcamız hesap makinesine 400 yazar satan eleman aaa hayır hayatta olmaz gibisinden söylenir almancı bir daha 400 yazar hesap makinesine ve kapıdan çıkıyomuş hareketi yapar ee tabi elamanda saati o fiyata verir almancı amcamız cebinden bir tomar(abartı değil gerçekten bir tomar) ellilik çıkarır ve saati alır gider.
her iki ülkedede yabancıdır bu insanlar.türkiyede yabancı,almanyada yabancı.kısacası 2 ülkedede o ülkenin vatandaşı yerine koyulmazlar.ama bizim kültürümüzü bizden daha iyi temsil ederler.biz batılı tarzda yaşarken onlar elin almanyasında gerçek türk gibi yaşarlar.kendi müziğini dinlerler,kendi çalgılarını çalarlar,kendi geleneklerini yaşatırlar.
en değişik özellikleride almanyada sosyalist partiye oy verirler türkiyede çoğunluğu mhpye oy verirler değişik bir siyaset anlayışları vardır.
70 li yıllarda almanya dan türkiye deki köylerine döndüklerinde kafalarında mutlaka siyah veya kahverengi fötr şapka ve elinde radyo bulunan vatandaşlarımıza denilen isimdir. ayrıca bu arkadaşlar marlboro sigarası dağıtmalarıylada ayrıca ün yapmışlardır.
Türk asıllı olupda yurtdışında yaşayan insanlar için Türkiye'de kullanılan tabir. Hangi ülkede yaşarlarsa yaşasınlar fark etmez. Fransa'da yaşayanda Almancıdır Hollanda'da yaşayanda. daha bu sabah duyduğum bir diyaloğu aktarayım.
fırında;
- Abi pideleri çabuk pişir Fransa'dan misafirlerim geldi. Çocuğu yollasam olur mu almaya ?
- Abi Almancı misafirlerin varsa bekle, ta nerelerden gelmişler. hemen yazırlayıp vereyim.
kendini geliştirmeyen, iki kültür arasında sıkışıp kalan insanlara verilen genel ad.
almanya'da yaşayıp çatır çatır türk dilini ve tarihini bilen ama alman olduğunu söyleyen insanlar tanıyorum. hani hiçbir arkadaşları da gelip "eheh yabancı olm bu buraya alman olur muymuş bundan" demiyor. elin ülkesinde türküm ben diye kasar ne yaptığınızı bilmezseniz ortada kalırsınız tabi. ondan sonra almanlar bize yabancı diyor. der tabi adam. ülkende kürtten şikayet edersin, almanların yanında "türküm ulan türk ayrıcalık istiyom!" dersin. yek yea sıçbok derler adama.
batı karadeniz bölgesinde çokça bulunur bunlardan ... genel olarak ekonomik durumları iyi olsa da kültür seviyeleri (özellikle 40+ olanların) biraz düşüktür ..
oraya çalışmak için giden ilk kuşakta değil belki ama, çocuklarında kimlik sorunu olan topluluk. ne oraya aitler, ne buraya. hele hele 3 ve daha sonrası neslin kültürel alt yapısı facia sözlük. almancı, alman, türk... 3 ayrı kimlik.
3 milyon nüfusları olmasına rağmen 70 milyonluk türkiye'den daha fazla ve kaliteli futbolcu çıkaran topluluk. Eskiden türkiye'nin döviç açığını finanse ediyorlardı, şimdi ise topa vurmayı bilen futbolcu açığını.
türkiye'ye gelip de, kendi soydaşlarının yanında ''langweilig, hab deutschland vermisst'' *türü alamanca, öz memleketine bok atmaya çalışan kıytırıkların her daim, orda da burda da dışlanacağı insanların da içinde barındığı, geri kalanların, memleket ve memleketimin insanının özlemiyle dolu olduğu insanlar.
çoğu kendilerini kanıtlama çabasında olan türklerdir çünkü sürekli almanlar ve türkiyedeki türkler tarafından eleştirilmektedirler. büyük bi kısmı iki taraftan da kabul görmez ve tost olmuş yaşamlarına devam ederler. vatanına dönmeyi isteyeni çoktur ama ne kadar isteseler de bunu gerçekleştirmezler zira alışık oldukları düzende devam etmeyi tercih ederler. almancanın telaffuzunun etkisiyle, türkçeyi hatasız konuşuyor olsalar bile türkiye'den gelmiş biri için onların konuştukları size türkçe gibi gelmez. bazıları o kadar yozlaşmıştır ki yardımını istediğiniz zaman ya kaçamak cevaplar verir ya da istekli gibi görünüp sizi yarı yolda bırakır.
yılın büyük bir bölümünde almanya'da yaşayan, genelde yaz tatili için ülkemize gelen iki kültür arasında sandviç olmuş insanlardır. ancak gözlemlerim şu ki, avrupa'nın ortasında yaşayan bu insanlar nedense bizim ülkemize gelince hiç de orada yaşamış gibi gözükmüyorlar. konuştukları dile söylenecek bir söz yok, kültürlerin iç içe geçmiş olduğu bir ülkede çocukluktan beri sürekli etrafınızda birden fazla dil hatalı konuşulursa hiç birini doğru düzgün öğrenemezsiniz.
ama hepsi de böyle değildir, çok düzgün almanca, türkçe ve başka diller konuşanlar, oturmasını kalkmasını bilenler de vardır.
(bkz: kanacken)
Türkiye'yi geldiği köylerden ibaret sanan kayıp tipler.
Bunlar almanya'da "pis göçmenler" muamelesi görür.en adi işlerde çalıştırırlırlar.(mantar gibi türeyip bir daha gelmemeleri adına)almanya hükümetinin bunlara ağır psikolojik baskısı vardır.
türkiye'ye geldiklerinde akrabalar, esnaflar, satıcılar kısaca birçok kişi tarafından yolunacak tavuk gözüyle bakılan, kendi vatanlarında türlü türlü kazıklar yiyen, gene de vazgeçmeyen, ısrarla kazık yemek için koşa koşa türkiye'ye gelen insanlar. koşulsuz vatan sevgisi bu olsa gerek bir yerde.
itiraf etmeliyim ki, gittikleri yerde türkiye'dekilerden daha saf ve temiz kalabilmişlerdir, bu yüzden kolayca kandırılırlar, inandırılırlar. hatta bazıları örf ve adetlerine türkiye'deki insanlardan kat be kat daha bağlıdırlar. süper türkçeleri yoktur çoğunun evet, ama sokağa şöyle bir çıkıp yürümeye başladığımız zaman türkiye'de doğup büyümüşlerin bile tuhaf bir telaffuz ve anlamadığımız kelimelerle konuştuğuna şahit oluyoruz, tikilerimiz, cikslerimiz, emolarımız falan. böyle değerlendirildiği zaman bu "almancı" denilen insanları öpüp başımıza koymak gerekiyor. zira onlar istemeyerek yapıyorsa bir sürü hatayı, bizimkiler de isteyerek, bile bile, kısaca bir şeylere özendikleri için türkçeye yeni yeni şeyler sokup, "ciks" oluyorlar.