ne internet var ne sosyal medya. telefon, whatsap, snapchat hak getire. yok...
kendi kapalı dünyandaydın.
Ama Edirne'de de, Iğdır'da bu oyunun adı aynıydı. Ya 9 aylıktı ya Alman Kale'ydi. Bu nasıl oluyordu emin olun en ufak bir fikrim yok. Bu kadar iletişimsiz bir dönemde, mahalle oyunlarının isim ve kuralları nasıl tüm coğrafyaya yayılmıştı?
ilginç bir anım olan oyun.
mahallede oynadığımız, sevdiğimiz oyunlardandı bu alman kale oyunu.
günlerden bir gün, topumuzu alıp plaja oynamaya gitmiştik. ancak alman kale değil 5-6 kişi plajda maç yapıyorduk.
oturduğumuz yer denize yakın turistlerin falan takıldığı bir bölge olduğundan çok rastlardık turistlere.
her neyse. bu maçı yaparken 40 yaşlarında bir abimiz geldi ve ingilizce; "almanya'da oynadığımız bir oyunu size göstermemi ister misiniz?" tarzında bir şeyler dedi.
biz de heyecanla; "yes, yes!" diye çığlık attık tabii ki türk gençleri olarak.
neyse, aldı abi topu. bizi karavanın yanına götürdü. kale falan kuruyor. ben de bu abimizin alman olduğunu öğrenince patlattım espriyi:
"lan alman oynıcakmışız" bu espri üzerine bir kahkaha tufanı koptu ve abimizi beklemeye devam ettik. neyse geldi bu başladı anlatmaya.
kural 1 dedi anlattı. bizden gelen tepki, oha lan bizim bi oyunda vardı bu?!
kural 2, 3 derkeen, oyun bizim alman kale çıkmasın mı. bi kahkaha tufanı daha kopar tabii ki. büyük bir şaşkınlık ve "oha beyler bu bizim alman laaağn!" bağırışları arasında başladık oynamaya. 2-3 saat de sürdü galiba.
abiye dedik, ne zaman gidiyorsun, gel de bir kahvemizi iç. ama adam diğer sabah gidiyormuş. bir daha görüşmek nasip olmadı zaten.
işte bu da böyle bir anım sözlük. diğer anılarda görüşmek üzere.**
not: lan entry nin başından beri adama abi diyorum adı aklıma gelmemişti. tam göndere basacakken geldi. arthur'du bu abimizin adı.
kaleye ilk geçenin topu en az saydıran kişi olduğu oyundur. ayrıca genelde kale iki taş arasından oluştuğundan topun kale üstünden mi gittiği yoksa gol mü olduğu çok tartışılır. o anlarda en çirkef olan kişi tartışmayı kazanır. ayrıca bacak arasından yenilen gollerin de değeri diğerlerinden fazladır.
(bkz: beşlik)
çocukluğumuzun vazgeçilmez oyunu... tabi ki ozamanlar sorgulamazdık, ama büyüdükçe insan farkına varıyor; neden havadan gol atmak zorunda olduğumuz bir oyun "alman" kale? almanlar havadan mı oynarlardı da gol atarlardı dedim, araştırdım, öyle bir kaide yok... özellikle dünya kupalarında başarıdan başarıya koşan batı almanya takımında herkes her şekilde gol atar düzeyde... düşündüm ki havadan ingilizler oynar da gol atar. ortalarla gelirler, kafa falan vururlar, yarım voleler çekerler. ingiliz kale'dir o oyun benim gözümde, ingiliz kale...
gerekli malzemeler; yatakhane, yatak sayısı kadar ergen oğlan, bir top.
gerekli koşullar; öyle çok spesifik koşullara gerek yok, "birinin kalkın la alman kale oynayak" demesi.
giriş - gelişme; herkes şöyle bir tedirgin başlar oyuna. mutlaka oyunu çok iyi bilen biri vardır o topu alır ayağına kendine bir kurban seçer (bkz: kaçacağını mı sandın şişman seni) başlar onunla dalga geçmeye. kalan oğlanlar pusudadır. bu topu ayağında tutan gaz ergen o gazla artistlik yapayım derken topu bir şekilde kaptırır. işte o an olay olur. hurraaa nidalarıyla 5 ila 10 arası genç topa saldırır, kısa bir keşmekeşten sonra top birisinde kalır, kalanlar kendi kalesine doğru koşturur. sonra oyun iflah olmaz zaten, kavgalar dövüşler, pazarlıklar, ortaklıklar... aynı zamanda stratejik ve politik bir oyundur, kimin dost kimin düşman olduğunu görürsün... ama herkes düşmandır o ayrı mesele...
sonuç; kırılan bir yatakhane camı ile oyun biter.
birde bunun basket versiyonu vardı * biri serbest atış kullanıp atarsa tekrar kullanıyor ama kaçırırsa sıradaki kimse bir kere sekmesini bekleyip sonra topu alıp nerde durduysa oradan atış kullanıyordu. *
13 gol yenıonce bıten topa havadan vurmanın mecburi olduğu dışarı atıldığında,havadan gelmeyen topa ve havadan gelen topu kalecinin hiç yere düşürmeden tutuğunda vuranın kaleye geçtiği roveşata gol atınca 5 vole gol atınca 3 kafa golü atınca kalede olana 2 puan yazılan,maç yapacak kadar sayıda kişi bulamamaktan uydurulan ama çok zevk veren oyun
super bir oyundu bu ya. dokuz aylik gibi belli bir puana ulasan cikiyordu galiba. birisi yerden havalandirinca vurmasi gerekiyordu oburu, o gol sayiliyordu, evet. bir de artistik goller (rovasata, vole, kafa, yan parende) filan daha cok puan getiriyordu. ulan ne hirs yapiyorduk bu oyunu oynarken, sanki kurtulus savasi.