allah'a eskiden kültürden gelen, aileden öğrendiğim şekilde inanırdım. şimdi bilimsel olarak inanıyorum. beynimizde allah inancıyla ilgili bir yer var (sağ temporal lob'da) bazı ateistlerin beyinlerinde bu bölgeye elektrik akımı veriliyor ve 'tanrı'yı hissettiklerini' söylüyorlar. biyolojik olarak tanrı inancını bünyemizde taşıyoruz. din meselesi ayrı ama... o biyoloji ile değil biraz psikoloji, sosyoloji, mantık ve kültür ile alakalı...doğru dine inanmak için bunları iyi bilmek gerekiyor.
muhayyile yetinizin diri olmasını gerektiriyor bence, aksi taktirde inanmış olmak için inanır, sürüden dışlanmamak için çevrenizdekileri taklit etmiş oluyorsunuz.
ölene dek gerçekleştirdiğiniz bütün ibadetleri sorgulayın bakalım, yetişkinlikten yaşlılığa doğru yol alırken kaçınız günlük yaşantısında hep onunla birlikte olduğunu hissetmişti?
ölü bir muhayyile yetisiyle mümkün mü böylesine güçlü bir birliktelik bağına sahip olmak?
şöyle düşün evrende herşey birşeyin çalışıp biriktirdiği birşeyin şuan evresi mi? peki ya o o çalışan bir hücrenin hücresine kim emir verdi? kendine kendine mi ben çalışırım dedi?kendi kendine çalışamaz. onu yaratan ve ona emir veren ol diyen bir güç, kuvvet ve yaratıcı ilah vardır. herşey onun eseridir.
cümle alem * inanıyor ve dualar ediyor * da ne oluyor?
var mı bi değişiklik? daha da kötüye gitmiyor muyuz? demek ki bi durup düşünmek lazım (haa tabi olmayan beyinle düşünemeyince....) bu işte bir iş var, birileri bizi kandırıyor! Allah-tanrı, cennet-cehennem, din üçlemesi ile büyük sikiş dönüyor diye tek düşünen ben değilimdir her halde bu dünya düzeninde. He ne dersin?
bir arkadaşınızın olmasıdır. o kadar güçlüdür ki bu arkadaş , sizi var etmiştir. kalbinizi ısıtır. sen ona gittikçe o sana gelir. sen onu dinleyip sevdikçe o seni sever. öyle ki bu sevgi hüsrana uğramaz. en derin zindanlarda bile içindedir o.
ondan istersin bazen, o sana istediğini verir. sonra sen nankörlük edersin, doymazsın. ama o bunuda bilir. hiç bir şey saklanmaz ondan. bazen çok arzularsın onu sana vermez. zaman geçer anlarsın iyi ki dersin.
allaha inanmak kendine yetebilmektir. öyle bir dosttur ki kapıları sonuna dek açıktır sana. keşke herkes tanışabilse.
Sözde değil davranışlarla, 5 vakit namazla, ramazan ayındaki oruçla ispatlanması gereken inanmaktır. Bunu tabi daha da çoğaltabiliriz, insanları iyiliğe davet edip kötülüklerden sakındırmak, beklentisiz olmak yani iyilik yapıp yoluna devam etmek, günahlardan sakınmak mesela genç olan insanlar için mastürbasyon yapmamak yada nasuh tövbesiyle bu iğrenç davranışı sonlandırmak gibi. Kimlikte müslüman yazınca Allaha inanmak tam olmuyor yani. Hatta tam olmuyor ne demek nerdeyse hiç olmuyor desek daha doğru.
Edit: namaz oruç mastürbasyon örneğini derin akıl sahipleri anlar, herkes anlayamaz. Yoksa din tabiki onlarla sınırlı değil.
Tüm dinlerin duyduğu inançtır. Lakin Allah hın varlığına inanmak iman değildir. iman şehdettir. Allah tan başka kanun, yasa koyan, yaratan ve hesaba çeken başka uyduruk ilahları silmek ve yardımcıları aradan kaldırmakla gerçekleşir. Alaya, hafife alınan bir kur an ayeti şehadeti bozmak için kafidir.
Hiç bir zaman yalnız olmadığını bilmektir. Birilerinin sizi her daim izlediğini bilmek ve her işi yaparken sorgulamak. En sonunda doğruya ulaşmak. inancın en büyük ödülü.
Her zaman dönüp dolaşıp yollar allah'a çıkıyor. Öyle çaresiz anlarım oluyor ki, ellerimi açıp dua etmekten başka çarem olmuyor. işte ancak bu kadar çaresiz olunca insan anlıyor, inanmamam imkansız..
eşhedüenne ilahe illallah ve eşhedü enne muhammede abdühü ve resulu.
Allaha inanmayanlar için;
insanın aklı var ama bunu açıp gösteremez.
Bizim de bir yaratıcımız var ama bunuda gösteremeyiz.
Allaha inanmıyorsan aklın yok demektir.
ben çocuklarımı böyle bir seçim yapabilecek kadar rahat yetiştirdim. bunlar yine şimdiki nesli görünce o kadar da rahat değillerdi ama kendi başlarına bir şeyler seçebilecek kadar boşlukları oldu hep.
biz hem çalışır hem okurduk, iki patronumuz olurdu artık nerede çalışıyorsak o dönem biri orada, diğeri de evde beklerdi. şimdi duygu sömürüsü yapacak halim yok, yok şöyle fakirdik böyle yoksulduk diye ama hayatın gerçekleri buydu. bunu görüyorduk, başka bir şey görmüyorduk ki başka ihtimal gelsin kafamıza. inşaatlardan eve zor gelen, geldi mi alkollü gelen, alkollü gelmese evde içen, yüzüne bakmaya bile ne kafası ne zamanı kalmamış babalarımızı allah zannederdik biz. her güç ondaydı. onun inandığı şeylere inanmak, yüzünden bir gurur bir gülümseme oluşturabilmek dünyalara bedeldi. başka göremiyorsun çünkü böyle bir şey. camiye namaza gitmek, abdest almayı öğrenmek, büyümek adam olmak demekti. görüp göreceğin kaç gram saygı var ki bunları heba edesin? sayılı arkadaşın var yanında rahat hissettiğin onlara uymak demekti. kız verecek aileye iyi çocuk müslüman çocuk olmak demekti.
bu insanlar hep didiniyor, neleri oluyor ki öte dünyadan vazgeçebilsinler? hak arayan satılır, hak arayan yalnız kalır, hak arayan aç kalır, bu insanlar ne hak görmüş de ilahi adaletten vazgeçebilsinler?
size bir şey diyeyim mi, bu din min meseleleri kimsenin asıl problemi değil.