(bkz: düşünme organını beyin yerine kalp sanan Allah) (bkz: kuran'ın kalp organını beyin sanması)
Kalp değil, beyin düşünür. Kalp, duygu; beyin de düşünce organıdır. Bu sözler asla Tanrı sözü değil düpedüz insan uydurmasıdır; bu kadar basit. Yok, akciğer düşünmüş. Rezilliğin daniskası. Yeryüzünde ne söylendiyse insan söyledi ne yazıldıysa insan yazdı.
7. yüzyıl Arabistan'ındaki cahil bedevilerin saçma sapan ilkel düşünceleri 21. yüzyılın modernitesine asla yakışmıyor... Bugün modern bilim kanıtlamıştır ki; düşünme organı beyin, duygu organı ise kalptir. Daha kendi yarattığı kulun anatomisini bilmeyen bir Allah mı olur? Bu saçma sapan sözü bırak tıp fakültesi 1. Sınıf öğrencisinin söylemesini, ilkokul çocuğu bile söylemez.
bugün bile "taş kalpli" deyimini kullandığımız halde aslında sevgi, vicdan gibi duyguların beyinle ilgili olduğunu biliyoruz.
bu gibi deyimleri kullanan herhangi birinin cahil olduğunu söyleyebililir misiniz?
kaldı ki, 7. yüzyılda araplar beyin ve düşünce arasındaki ilişkiyi bilmiyorlar mıydı sanıyorsunuz? sağlıklı bir insanın kafasına aldığı darbe sonrasında düşünce bozukluğu yaşadığına hiç mi şahit olmadı bu araplar?
bu sözde eleştirinin, cümle içinde "taş kalpli" deyimini kullanan bir beyin cerrahının sözünü kesip ona beynin görevlerini anlatmaya kalkışmaktan hiçbir farkı yok.
Ya siz Allahın yarattığı akılla haşa açık mı arıyorsunuz..
duyduğum en aptalca şey galiba.
az tefekkür edin din tasavvuf işidir yüzelsel düşünüp anlaşılacak bir şey olsaydı tek sefer okumak yeterli olurdu değil mi?
Ciddi cevap vermeye üşendim bu ahmaklığa. işte Arapça bilmeyen kişilerin mealden kuran okuması böyle ahmaklıklara getiriyor işi. Arap söz sanatlarını bilmeyen adam böyle zannediyor.
Kuran’da birçok kez beyinsiz kelimesi de geçiyor. Bu niye geçiyor? Hadi sen de bunu açıkla.
Ahzab 50 tefsiri
“Ey (Peygamberliğin en büyük temsilcisi olan) Peygamber! Şu gruplara dahil kadınlarla evlenmeyi sana helâl kıldık: Mehirlerini ödediğin eşlerin ve Allah’ın sana harp esiri olarak lütfettiği cariyelerin; hepsi de Allah yolunda senin hicret ettiğin gibi (Medine’ye) hicret etmiş olan amca kızların, hala kızların, dayı kızların ve teyze kızların; mehir istemeksizin kendisini Peygamber’e hibe eden ve Peygamber’in kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadın –bu hüküm, diğer mü’min erkekler hariç olmak üzere yalnızca sana hastır. Mü’minlere eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında neleri emrettiğimizi ise daha önce bildirmiştik. Bu hüküm, (evlenmenin külfetleri sebebiyle vazifeni yerine getirmede) herhangi bir sıkıntıya düşmemen içindir. Allah, gerçekten çok bağışlayıcıdır, hususî merhameti pek bol olandır.”
Bu sitedeki her yazının altına en az bir müslümanın gelip savunma yaptığını gördüm ama bu paylaşıma hiç bir müslüman gelip savunma yapmamış insan hayret ediyor. E tabi bunun savunulacak bi tarafı yok ki.
"Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki olanları akledecek kalbleri, işitecek kulakları olsun. Gerçek şudur ki, gözler kör olmaz, fakat asıl göğüslerin içindeki kalpler kör olur." (hacc 46)
bazı ayetlerde görülebilecek bir durumdur. örneğin, bahsi geçen ayetlerde düşünme işinin kalp tarafından yapıldığı iması vardır.
" Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var?" (muhammed 24)
"Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. işte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir." (araf 179)
Sinir sisteminin bir de bağırsak boyutu var. Hadi bakalım. inançlar ile dalga geçmeyi önemli bir şey sanıldığı bir coğrafyadayız. Atayizler efendi gibi açıklasa teyizler bu sefer saldırıyor. Teyizler açıklasa öbür taraf dalga geçiyor. Kısır döngü. Burdan enerji elde edemezsiniz. Kara delik konular. iki tarafın sinekleri yapışıp yapışıp kalıyor.
17:46 - "Ve kalblerinin üzerine, Kur'ân'ı anlamalarına engel perdeler geçiririz"
aslında sadece o değil, 6.yy de yaşamış tüm insanlar öyle sanıyordu, o dönem beyin in işlevi bilinmezdi, ve düşünme organı olarak kalp gösterilirdi. dolayısıyla kuranda tek bir yerde dahi beyin kelimesi geçmez,
zira tanrı nın bilgi birikimi insanların ki ile sınırlıdır, ya da bu kitabı yazan sadece sıradan bir insan, evet bu seçenek fazlasıyla mantıklı, ama ısrarla inanmaya devam etmek isteyenler, hiçbir şeyi bilmeyen kendine dahi hayrı olmayan birini tanrı ilan edip taptıklarını bilerek inansınlar.