Yüce Allahü tealanın varlığı kesindir. Teori, hipotez vs değildir. Nasıl ki ay, güneş, dünya var diyorsak, O da vardır. Olmadığını iddia eden ya geri zekalıdır, ya da akıl hastasıdır.
Dinler, fakirler zenginleri öldürmesin diye vardır. o yüzden şimdiye kadar hiçbir tanrı kendini göstermemiş sadece ezilen kesimlere,'' öbür tarafta kralsın be olum '' diyerek kendisine inanılmasını beklemiştir.
zaten hepsininde sonu bir şekilde gelmiştir. günümüz dinlerine taşıdıkları onca saçmalığa rağmen hala inanılıyorsa bunun en büyük sebebi ölümde sonraki yaşamdır, çünkü insan kibiri yüzünden kendinin silinip gideceğini düşünmek istemez dinlerde ona istediğini verir ama insanoğlu eninde sonunda ölümü ve sonrasını da keşfedecektir ve bu tanrıların ve dinlerinde sonu gelecektir, tıplı zeus ve marduk gibi.
Tum yapilan her turlu bilinmeyeni sahiplenmek ve onun uzerinden ahmakca ahkam kesmek. 1400 yildir hic bir sey kanitlanmadi, laf edeni kestiler. kibiri daglari deler muslumanlarin.
Yorumu sadece ''sanat sanatkarı icâb eder'' gibi yorumların önüne geçip daha güzel argümanlar üretmeniz için yazıyorum. Anonim eserlerinde bir sanatçısı zanaatkarı vardır. Ama kimdir bilinmez. Bundan dolayı gerçekten daha mantıklı şeyler yazınız.
inanç dediğin bazı konulara inanmaktır. Akıl sahibi insanlarız bakılır değerlendirilir kim neye inanıyorsa inanır.
allah'ın varlığına da yokluğuna da dair kesin bir kanıt yok zaten varlığına dair kanıt olsa herkes inanırdı bu inanç veya imtihan doğru yolu bulmak olmazdı.
--spoiler--
Yoktur diyenlerinde hiçbir kanıtı yok.
--spoiler--
Yalnız iddia makamı ispatla mükelleftir. Gözle görülmeyen, kulakla duyulmayan bir varlığın olduğunu iddia edenler bunu ispatlamalı.
Ama biz bunu söyleyince adam ‘sen olmadığını ispatla o zaman’ diyor.
Zeka seviyesi işte...
sürekli aynı başlık savunanlar ve muhalifler, kimse net bir şey bilmiyor. ama herkes körü körüne kendi fikrini savunuyor.
inançları neden tartışıyoruz ki; saygı duyun birbirinize yeter.
senin inandığının doğru olduğu da muamma, zaten öyle olsa ne binlerce farklı din ne de ateist diye bir şey olurdu. herkes aynı dine inanır din kardeşi olurdu.
inançları sorgulamak ve her zaman kendi inancının üstün olduğunu sanmak zaten başlı başına saçma.
Herşeyden önce Din bir inanç ve iman meselesidir. Apaçık herşey aşikâr olsaydı zaten ortada teklif ve iradeden söz edilemez herkes inanırdı. Oysa şu halde Bırak büyük delilleri, inanmak istemeyene peygamberlik de versen mucize de göstersen yine inanmaz. Din literatüründe eski yeni kavimlerden bunun örnekleri çok. Ayrıca inançsız pek çok insan hem allahın zatından haberdar hemde dininden. Pek çoğu Bilirler aslında neyin ne olduğunu. Sadece inkarlarına bahane için sebep ileri sürerler. Ezcümle, dikkatli davranan herkes cenabı hakkın kendi hayatında kendisine sunduğu küçük delilleri mutlaka farkeder. Yeter ki istesin, iyi baksın düşünsün ve görmek istesin. Bu konuda mesela;
Hiçbir şey ortada apaçık duran bir gerçek kadar yanıltıcı değildir. Der Sherlock Holmes.
--spoiler--
Prof. Dr. Sevil Atasoy, iyi vatandaşların da teknolojiden ve bilgiden en az kötüler kadar iyi yararlanmak zorunda olduklarını, yoksa suçla mücadele etmenin mümkün olmadığını söyledi. “Hiçbir şey apaçık ortada görünen kadar aldatıcı değildir” cümlesinin çok önemli olduğunu ve suç soruşturması yürütenlerin bu cümleyi aklından hiç çıkarmaması gerektiğini söyleyen Prof. Atasoy, “Gördüğüne inanma; kendi gözlerinle görmüş olsan bile onun arkasında başka bir gerçek olabilir. Duyduğuna inanma, tanıkların anlattıklarına hiç inanma; “ben yaptım” diyene de, “gördüm o yaptı” diyene de inanma. Kokladığına sakın inanma; güzel kokar ama çok zehirli bir şey olabilir, kötü kokar ama çok iyi bir şey olabilir. Hiçbir şeyin tadına bakma, tattığına inanma; çok tatlı bir şey gibi durur ama önemli bir zehirdir, çok acıdır ama aslında vücuda çok faydalıdır. Kısacası duyularımız arasında hiçbirine inanmamayı ve sadece kanıt peşinde koşmayı tavsiye ederiz. Bir suç soruşturması bu gibi önyargılardan kurtulduğunda başarıya ulaşır. Farklı, sınırsız ve alternatif düşünmek gerekiyor” dedi.
Çok büyük çıkmazdalar aslında. Kitap değişmemiş diyorlar. Nereden biliyor peki? Kitapta yazıyormuş. (Şok) diğer kitaplara ne oldu diyorsun, değişmiş diyorlar. iyi de o kitaplarda da değişmeyeceği yazıyor diyorum, hükmü kalmadı diyor. Ve bir önceki kitabın sözde kayıp olan bir mushafını da delil olarak sunuyorlar. Bırak bu ayakları ya.
kalp mühürlenmesi, bir kalbin küfür ve isyanla katılaşmak ve kararmak suretiyle imanı kabul edemez hâle gelmesi şeklinde tarif edilir.
nitekim bunlardan bazısı bu platformda olduğu gibi küfrü dava edinir ispata çalışır.
allah cc küfür dışında her günahın tevbe ile bağışlanabileceğini ayette bildirmiştir.
bir kula allah'ın en büyük cezası ne felçtir, ne kör olmasıdır, ne başka bir musibettir. en büyük lanet idrak yollarının kapanmasıdır. yani kalbinin mühürlenmesi. bunu ise kul kendisi yapar.
ahmak akılsız kimse değildir aklını kullanamayan kimsedir.
nitekim hz. isa'yı koşarken gören biri zorla yetişmiş ve neden kaçtığı sormuş, hz. isa bir ahmaktan kaçtığını söylemiş. ism-i azamı köre okudum gözleri açıldı, dilsize okudum konuştu, ölüye okudum dirildi ama ahmağa okudum, bir daha okudum fayda vermedi onu taşlar kadar hissiz gördüm buyurmuş.
yani ben hakk'ım. hakk'ın yeryüzündeki tezahürüyüm. bu kadar muaazzam bir kainat kendiliğinden durduk yere olamaz mutlaka bir sanatçısı var. görmeyen gözlere inat allah var, tek, bâkî, ebedî...
gene geldi gizli hayran. kardeş varlığını ispat edecek bir sürü delil var. sen yok diyorsan kainati gezip her taşın altina bakip yok demen gerekir. ben yok dedim o zaman yok, neyin kafası?
Allahın kendi kendine müthiş bir güçle oluştuğuna inanıyoruz ama aynı şeyin evrenin de başına gelebileceğini düşünmüyoruz.Allah varlığından hiçbir zaman emin olamayacağım ama dinler konusunda şuan için coğrafik şekilde oluşan insanların günah işlediklerinde öldükten sonra işledikleri günahlar için ceza alacaklarını düşündüren bir sistem.
Cik disari bir bak. Agaca topraga insana 500 milyondan fazla canki turune. O doganin tipki bir fabrikayi andiran sekilde bir duzen ve nizam icerisinde islemesi mutlaka bir yaraticinin olduguna delalet getiriyor. Evet teknoloji ve bilimin gelismesi bize bu evrenin sifrelerini ve sinirlarini gormemizde cok buyuk bir rol oynuyor, fakat teknoloji ne kadar gelisirse gelissin halen evrenin sinirlarini tam olarak kavrayamayacagiz. Cunku bize verilen imkanlar akli yeteneklerimiz ve imkanlarimiz bunu tam olarak anlayamayacak idrak edemeyecek kadar sinirli. Insan olarak koca evrende konumumuzu dusunucek olrsak dunya uzerindeki bir kum tanesinin noncentilyonda biri dahi degiliz.(noncentilyon 1 sayisinin yaninda 2703 tane 0 oldugu rakam)
Çünkü bir yaratıcı olmasaydı da sadece doğa kanunları geçerli olsaydı sen bu beyinle hayatta kalamazdın. Senin bu beyinle hayata devam ediyor oluşun yaratıcının sana yardımının kanıtı.
Dipnot:Allahın varlığına kanıtlardan bir tanesi doğadaki güzelliktir estetiktir. Güzelliğin, estetiğin, tablo gibi bir manzaranın, melodinin bilimsel hiçbir izzahı yoktur. Direkt insanın ruhuna hitap eder. Hatta insanın değil tüm canlıların ruhuna hitap eder. O yüzden doğaya ilk defa çıkarılan bir canlı kırlarda hop hop mutlulukla zıplar.
Ve Allah varlık üstüdür. Onun varlığı duyu organlarımız yada kullandığımız aklın algısından yukarıdadır. Hem alenen her yerdedir, hem de bunlardan ayrıdır başkadır. Esmaül hüsna üzerinde düşündüğümüzde Allahın üstünlüğünü izin verdiği kadarıyla anlarız.
Kanıt sensin. Kanıt senin 100 trilyon hücren.
Kanıt senin her saniye yenilenen 50 milyon hücren. Kanıt senin herkesten farklı olan parmak izlerin.
Yüzlerce binlerce kanıt var.