bugün

iktidarın, askerin, polisin seyretmesi ile gerçekleştirilebilecek bir hadise.

nasıl mı? yapılmışını anlatalım.

çevre illerden "hicret koşusu" var diye devlet imkanları ile otobüs otobüs insan taşırsınız. oysa öyle bir koşu yoktur. ama olmasa ne yazar. allah rızası bu.

sonra aydınların/yazarların kaldığı otelin önüne kamyon kamyon taş taşınır. soranlara kaldırım çalışması var denir ama aslında ne o taşlar kaldırım taşıdır, ne de kaldırım yapmaya müsaittir. üstelik kayıtlarda kaldırım çalışması diye bir hadise yoktur. o gün, sivas'ın hiçbir yerinde de kaldırım çalışması yoktur. ama nasıl oluyorsa taşlar, devlet araçları ile taşınır. kimse de neden sokak ortasına taş döküyorsun demez. devlete göre sorun değildir.

sözde hicret koşucuları sokaklarda nidalar atarak yürüyüşe başlar. aydınları, alevi gençleri kovalamaya başlar. ne asker, ne polis ortalarda yoktur. ne hikmetse çağırılan polisler de "gidin burdan, sizi koruyamayız" derler.

sivas'ta türkiye'nin büyük ordularından biri vardır. ama her ne hikmetse arandıklarında gelemeyeceklerini beyan ederler. sözde çatışmaya gitmişlerdir. ama sivas bu. koskoca ülkenin en büyük ordularından biri orada. üstelik gerçekte böyle bir çatışma da resmi katıtlara düşmemiştir. üstelik ordu, madımak oteline de çok yakındır.

kalabalık göz göre göre birikir, büyür. göstere göstere gelinir. otel kuşatılır. milletvekilleri, başbakanlar, bakanlar aranır. ama hiçbiri umursamaz. hiçbir şey yapmazlar!

ve ölümü bekler 37 can... aslında daha da fazlası. kurdukları barikat geçilemeyince otel ateşe verilir. ağızlarda akıl almayan sözler...

- cehennem ateşinde yanıyorlar!
- tekbir!
- alevilere ölüm!
- allahsızlara ölüm!

ve milyonların gözü önünde, televizyonlarda canlı yayınlarla 37 can yakılır. sanki tüm ülkeye mesaj verircesine! sanki tüm o yakılan insanlar gibi olanlara gözdağı verilircesine. saatler süren karmaşa, geliyorum diyen katliam, ve yakılan 37 can...

ya peki siyasiler? ne dediler?

süleyman demirel: "halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyiniz"

tansu çiller:"çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir"

erdal inönü, aziz nesin'e diyor: "lütfen bir saldırıda bulunmayın."

ve şevket kazan...
olaylar sırasında milletvekili idi. olaylar sonrasında ise adalet bakanı olarak faillerin avukatlığını yaptı. hala meçhul olan, aslında bilinen gerçeklerin...

evet... telsizlerden geçen konuşmalara göre 10.000 kişi 37 kişiyi allah rızası için yaktı. enteresandır cehennem ateşini yakan insanlar da bu 10.000 kişinin içinden insanlar... onlara göre alevi diye, solcu diye birilerini yakmak, allah rızasını kazanmak...

bu sebepledir ki "tekbir" sesleri ile, "cehennem ateşinde yanıyorlar" nidalarıyla yaktılar...

ve unutmadan...

sanırım belki de bu sebeple, "devletin dini olmaz" düşüncesini siklemeyip sünni mezhebi fonlayan, sünni geleneği hariç ne alevileri, ne hristiyanları, ne de diğerlerini tanımayan, ama vergilerini seçtiği dini inanışa harcayan devlet, bu sebepledir ki belki de sessiz kaldı... 37 canı tanımıyorlardı, yakılmaları da bu sebeple umurlarında olmadı...

olay göstere göstere geldi ve aradan 16 sene geçti. ne engellendi, ne de failler cezalandırıldı... zaten nasıl cezalandırılsın ki?

aynı süleyman demirel'ler ve diğerleri değil midir deniz gezmiş'leri astıran, asılması için evet oyu veren ve astırmak için büyük çabalar gösteren...

gerçek şudur:

bu ülkenin iyiliğini düşünenler cezasız kalmaz.

yeri gelir çorum'da, maraş'ta, sivas'ta yakılır; yeri gelir asılır, yeri gelir vurulur... sonra da eli kanlı abdullah çatlı'lar fail olsa bile devlet korumasına alınır ve serbest bırakılır... olay bu kadar nettir.
--spoiler--
http://albastropos.blogcu...-37-kisiyi-yakmak/7205438
bü ülkenin sağ iktidarlardan cektiği çilelerin sadece bir parcası.Fiilen yanan 37kişidir peki ruhen yanan?

edit:bahsedilen insanlar bugünün demokratlarıdır.
allah rızası için kesinlikle yapılamayacak bir şeydir. öte yandan başlıkta bahsi geçen sivas olayı tarihimizde, hem de bu kadar yakın tarihte son derece kara bir lekedir. resmen faşizmin utanç duyulacak kitle gösterisidir.
bugün gibi aklımda tv'den canlı canlı alevilerin nasıl yakıldığının gösterilmesi.

bu, sindirilmiş tüm alevilere açık bir tehditti. bu sebeple siyasiler akıl almaz konuşmalar yaptılar, bu sebeple ordusu, polisi olaya karışmadı. bu, devletin ve islam'ı tırnağım kadar anlamamış müslüman zihniyetin alenen tüm alevilere ibretlik fiili idi.

- cehennem ateşinde yanıyorlar!
- tekbir!
- alevilere ölüm!
- allahsızlara ölüm!

böyle bağırıyordu 10 bin hayvan

cehennem ateşi!
ateşi yakan kendi, ateş de cehennem ateşi.
kendini allahlaştırmış, sadece allah'ın verdiği canı allah'ın alacağını bilerek kendilerini insan üstü gören bünyelerin hayvanlaşmasını izletti tüm kanallar canlı canlı. çaresizdik, çocuktuk ve de korktuk.

öldüler insanlar. feci şekilde öldüler. yanarak öldüler.
hepsi aynı kitaba inanıyordu. ama yüreklerinde ve beyinlerinde kur'an'ı böylesine hayvanca algılayacak kadar ruhlarını kaybetmek bir yana dursun, hepsi insandı, çoğu çocuktu-gençti...

yakanları destekleyeni adalet bakanı yaptılar.* o yargıladı sözde. hepsinin avukatlığını yaptı. hapislere ziyaretler yaptı. hiçbir meçhul aydınlanmadı. çünkü kör hınçları ve bağnazlıkları ile yakılan aydınlardı. karanlığa gömüldük.