en basit sanatlı bir eser bile bir sanatkarı gerektirir.
bir toplu iğne bile tesadüfen oluşamazken, insan gibi mükemmel bir varlığı düşünün; hayvanlar, bitkiler, dünya, gezegenler, yıldızlar, güneş, galaksiler...
muhammedin uydurduğu bir masal olmasındandır. varlık allah'a kanıt değildir, hiç bir tanrıya kanıt değildir ki doğaya bakıp şeriat görebilmek de manyak islamcı kafasından.
insanın gördüğü ışık aralığı belli; 30 yıl sonra çoğumuz gözlük olmadan önümüzdeki yazıyı bile göremeyeceğiz. böyle sınırlı bir göz yapısıyla alemlerin Rabbini nasıl göreceksin?
araf/143: Musa, belirlenen vakitte bize gelince ve Rabbi kendisiyle konuşunca, "Rabbim, bana görün, sana bakayım," dedi. "Beni göremezsin. Ancak şu dağa bak; yerinde durursa o zaman beni göreceksin," dedi. Rabbi, dağa görününce onu paramparça etti ve bunun üzerine Musa kendinden geçti. Ayılınca, "Sen yücesin, sana yöneliyorum. Ben (buna) inananların en önde olanıyım," dedi.
cevabi basit olan sorudur, allah her yerde gözükyor.. damarlarinda akan kanda, elindeki bardakta, denizdeki kumda, gökyuzundeki bulaahasdfasdfasdf
kendimi ciddiye alamadim bi an... cunku yok, bu yuzden görunmuyor.
Bir soru. Cevap 1: Cenâb-ı Hak dünyayı imtihan için yaratmıştır. Kendi zatını bize bu dünyada gösterseydi imtihan son bulacaktı. Zira biz ateşten sakınan insanlarız. Allah'ın cemali kudretine nasıl dayanırız?
Cevap 2: Birşeyin varlığı o kadar mükemmel, güçlü ve herşeyi kuşatmıştır ki bu onu ilk bakışta görünmez yapabilir. Örneğin güneşi hayalimizde tüm kâinatı kapladığını düşünürsek bunun güneşi görünmez yapacağını anlayabiliriz. Aslında güneşin ışığı heryerdedir. Fakat bizim onun ışığına alışmış olmamız ve güneşin hiç gitmemisinden gece olmaması bizim onu görmemizi engeldir. Aynen öylede Cenâb-ı Allah'ın varlığı mükemmelliği, kudreti ve heryeri kuşatmasından farkına varamayabiliyoruz . Hâlik-ı Zülcelâl’in kudreti, ilmi ve diğer sıfat ve isinlrri, tüm kâinatı kuşattığından ve insan bu isim ve sıfatın yansımasından bir an olsun hariç kalmadığından, bazen ülfet ile gaflete düşüp çok açık ve bahir iradeyi göremiyor.
Örneğin bir kablonun içinde elektiriğide göremiyoruz ama onun var olduğunu biliyoruz.Varolan her şeyi gözle göremeyiz.Aynı şekilde Allah'ı görmemize gerek yok. Zaten dünya ve evrenin muhteşem düzeni, gezegenler, galaksiler,yaradılan canlılar zaten bir yaradanın olduğunu açıkça gösteriyor.insanların yaptıkları ise Allahın yaratmış olduklarını keşfetme veya taklitten öteye geçemez. Kaldıki Bu dünya imtihan için yaradılmıştır. insan bazı şeyleri aklı ile keşfetmelidir.
görülseydi darwin bile inanırdı. mühim olan görmeden inanabilmektir, imtihan dünyasındayız, gayba inanan bir ümmetiz, bu yüzden görmediklerimize inandığımız için faziletimiz çok yüksek.
geçmiş ümmetlerde kainatın sadece görünenden ibret olmayıp maneviyat aleminin varlığına delil olan alemetler görülüyormuş, ne gibi dersen mesela adamlar mezardakilerle konuşabiliyormuş, gaipten sesler hemen herkese geliyormuş, zina gibi günahlar işleyenlerin evlerinin kapısı meleklerce işaretleniyormuş, bunları gören bir adam alemin maddeden ibaret olmadığını pekala anlayabilir. bunun sebebi o zamanlar akıl ve bilim fazla gelişmemiş olduğu için insanlar allahın varlığına götürecek şeyleri yeterince ortaya çıkaramayacak durumda bulundukları için olabilir. ama bizim ümmette her türlü imkan var olup insanlık düşünce olarak çok ilerlediği için makul akıl sahibi her insan kainattaki yaratılış hikmetlerinden çok kolaylıkla allahın varlığını algılayıp kanaat sahibi olabilir.
ineğe ot göstermişler, olmaz ot fabrikasını görmek istiyorum demiş. Sanki yiyebilecek hayvan oğlu hayvan koskoca fabrikayı. Ama n'aparsın hayvan işte idrak sıkıntısı var.