diyen insan kadar çaresizdir. aralarındaki fark, birisinin tutunacak dal araması, diğerinin ise gelişigüzel dünyaya sövmesidir.
çaresizlik, sadece inandığı tanrıya dua eden insanların içine düştüğü bir olgu olmadığı için, sırf inandıklarını yaşadıkları için onları yargılamak çaresizliktir.
en somut çaresizlik örneği verelim;
allah ım yardımlarını esirgeme diyen çaresiz insan başlığını açan insan.
nedir bu? çaresizlik. nereden saldıracağını şaşırmış adamların başvurdukları, baskın basanındır tandanslı bilim adamı pozları. buna biz çaresizlik diyoruz. yaptıkları boş bir çırpınış en nihayetinde.
bir gaz odasında 10 dakikalık havası kalmış iki insan düşünün. birisi müslüman diğeri ateist. 10 dakika sonra ölecekler.
- allahım sen yardım et
+ ne allahı lan? çaresiz gavat!
ne kadar büyük bir erdem öyle değil mi? çaresiz diyenin gaz maskesi falan olsa anlayacağım da..
çaresizliklerimiz de yardımını esirgemiyecek yaratanın olduğunu bilmek bile mükemmel bir duygu. bu yaşanası duyguyu bilmek çaresizlikse ben çok mutluyum çaresizliğimden dolayı..
ne akıllı kimsedir ki o işlerini bitirip tabiri caizse eşeğini sağlam kazığa bağladıktan sonra gücü, gücü verende yani taşında, toprağında, kazığında, eşeğinde, malınında, canınında esas sahibi olan allah'tan istemektedir.
bir kişi yola çıkarken der ki: " ben bu yola çıktım bu yolun yapıcısı kimdir? bu saltanatın kurucusunu bileyim ona yakın olayım ki her zorluğun altından kalkayım." "hem" der "ne de güzel yapmış, yaptığı herşeyde bir letafet, böyle bir sultan yakınlaşmaya değer." o yörenin yolun sahibi padişaha yakın olan şahıs her girdiği mecliste padişahın selamını iletir. dolayısıyla asla yalnız kalmaz. başına her gelen belada da ondan yardım ister.
başka bir insan ki bir memlekete gider dil bilmez, yol bilmez, herkese kafa tutar, kimseye yanaşmaz, korkuları artar, yalnızlığı da ve ister ki o ülkede şöyle kudretli bir zat onun yakını çıksın yahutta ona yakınlık göstersin.
şimdi yere düşen çocuk "anne baba!" diye yardım istese "evet çaresiz" deriz de, gözle görülmeyecek kadar küçük bir mikroorganızmadan, en büyük doğal afetlere kadar herşey meydan okurken bize yeterince çaresiz değil miyiz biz?
maneviyatı dışında şu hayatta başka hiçbirşeye sahip olamamış insan.
çaresizlik, doğuştan gelen bir hastalık olsa gerek.
maneviyatını kaybetmemesini umduğumuz insan.
yoksa başka türlü yaşayamaz insan.