allah'ın içine dahil olmadığı herhangi bir an yoktur.
bu canlı-cansız, görünen-görünmeyen tüm yaratılmışlar için geçerlidir. esasen bir insan için olay allah'ı hayatına, an'ına dahil etmektir. maharet budur. allah'ı doğru tanıdığınız ölçüde sizin hayatınıza müdahil olur. daha doğrusu müdahalesinin yani o bilincin aslında sizin için ne kadar yararlı olduğunu anlarsınız. siz istesenizde istemesenizde, inansanızda inkar etsenizde allah her daim müdahildir. ama sizin kendi rızanızla ve aklınızla bunu onaylayıp benimsemeniz zaten ona iman diyoruz rab için çok daha mühimdir. allah bilinci, vicdanı ve aklı-akletmeyi çok sever. allah akıllı kul sever. kısa kesiyorum, allah'ın dünyaya müdahil olması meselesinden çok siz allah'ı hayatınıza ne kadar dahil ediyorsunuz. tartışılması gereken mesele budur zannımca.
arkadaşlar bu konu benim şu an için açmazlarımdan biri görünüyor.
ben allah a sığınarak, dua ederek beni bir takım felaketlerden koruduğuna inanan biriyim. lakin adolf hitlerin toplama kamplarında öldürülen binlerce insanı, yahut stalinin toplama kamplarında katledilen milyonlarca insanı düşündüğümüzde, aslında allah ın bu dünyaya müdahale etmeyip hesabı ahirete bıraktığı sonucuna da varılabilir diye düşünüyorum. yani şu soruyu net sormamız lazım kendimize: allah dünyaya müdahale ediyor mu? ediyorsa ne ölçüde? bireysel olarak, inançlı dekadans kulunun duasına karşılık veren yaradan, içlerinde belki de binlerce samimi inançlı bulunan yahudiler, toplama kamplarında cayır cuyur gaz odalarında öldürülürken devreye girmiyor mu?
reenkarnasyon için ruhun olgunlaşması için beden beden gezmesidir felsefesine islamın olumsuz bakışını reenkarnasyon başlığı altında videolar ile göstermiştim.
ama allah a inanmayanların ebedi olarak içinde kalacakları cehennem ile ne kast ediliyor? yani adam diyelim ki inanmadı, ancak ahirette buna belli bir ceza verilip, hatasının karşılığı olacak bir azaptan sonra, adamın da azaptan ötürü, suçunu ve inkarını kabul edip tövbe ettiğini varsayarak, bu adamın cehennemde araf 40ta bahsedilen :
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve o âyetlere uymayı kibirlerine yediremeyenler var ya, onlara göklerin kapıları açılmaz. Onlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete de giremezler! Biz suçluları işte böyle cezalandırırız.
ifadesinde deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete girmemesi olgusunu, cezalandırmanın dünyevi ilkesinin pişmanlıkla gelen kabullenme ve düzeltme manası ile nasıl bağdaştırabiliriz? cümle biraz karışık oldu kabul. sadesi şöyle:
abi ben allah a inanmadım mesela (haş'a), allah beni atıyor cehenneme cayır cuyur yanıyorum. diyorum ki allah ım beni affet, ben salaklık ettim sana inanmamakla. ama hala cayır cuyur yanıyorum. aradan zaman geçiyor, ben gene diyorum cehennemde, allah ım beni affet, gerçekten ne aptalmışım, kendime zulmetmişim, lütfen beni affet. gene yanıyorum cayır cuyur. yani, kendimce herhalde dersimi aldığımı, aptallığımın karşılığını çektiğimi düşünüyorum, anam ağladı çünkü acıdan. günlerdir azaptayım. ama gene cayır cuyur devam..
yani hah dersini aldı, aklını başına topladı durumu göremedim ben.
dolayısıyla şu sorgular kalıyor geriye:
1) benim gibi aciz kulun duasına gerçekten cevap verdiğine inandığım yüce allah, benim gibi belki de binlerce samimi insanın toplama kamplarında mermiye dizilmelerine, gazla öldürülmelerine, acılarına tepki vermedi mi?
2) cezanın amacı, doğruya döndürmek ise, cehennemde ebedi kalma cezası ile, doğruya döndürmek amacı güdülmemekte, yalnız azap mı murat edilmektedir?
3) ruhun bu dünyadan göçmeden sürekli olgunluğa evrilmesi dince hedeflenirken, toplama kamplarında , günümüz esad zulmünde ölen, kimyasal saldırılara muhatap olan halkın allah tarafından bir ders alması mı istenmektedir olgunluığa erişebilmeleri için? bunda nasıl bir hikmet vardır? şüphe yok ki allah insanlara zerrece zulmetmez, insanlar kendi kendilerine zulmetmektedir. buna kesinlikle inanıyorum ben. ancak bu noktada yaradanın tavrı nedir?
sizin o çok üzüldüğünüz mevzulara üç şekilde cevap veriyor;
1-akıllarını kullanmadıklarından üzerlerine pislik yağdı.
2-başından bela gittiği zaman yoldan çıkacak olanlarınız vardı.
3-sonrakiler, biz öncekilere uyduk diyecekler. öncekiler de, biz onlardan sorumlu değiliz diyecekler.
ciddi bir tartışma konusudur bunlar. sözlük ateistleri sadece eksi versin, laf yetiştireni sikerim.
Nadiren. Ufak tefek şeylerde genelde ama bizzat kendisinin bir şey yaptığını sanmıyorum. Bana sorarsanız o da bıktı bizden. Yaratırken ne büyük umutları vardı kim bilir bir de şimdi şu halimize bak.