biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. onu insan yüklendi. doğrusu o çok zalim, çok cahildir.
ahzab 72/
kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye rabbin âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: ben sizin rabbiniz değil miyim? (onlar da), evet (buna) şâhit olduk, dediler.
araf 172/
cevabı bu ayetlerde saklı.
edit: ruhların yaratılışı ile bedenlerin yaratılışı aynı değildir sayın yazar. kalu bela denilen bir vakıa var.
inançlıyken bahane üretilip geçiştirilen ama dinden çıktıktan sonra aslında geçiştirilmeyecek kadar önem arz ettiği fark edilen sorulardan biri daha. hayır, sormadı. Sormuş da olabilir. Fark etmez. Sorduğunu hatırlamamak da sormamış kabul etmek için yeterli bir sebep.
çok bir işe yaramayacağı düşünülen savunma şeklidir. inanırsın inanmassın herkesin kendi tasarrufudur ancak neden inanmadın diye soracak olanın veya sorma hakkını elinde bulunduranın kim olduğu düşünülünce haklı çıkılma ihtimali yok gibi bir şey. soran ( neden inanmıyorsun/inanmadın ) insan olsa ve sen bu cevabı versen o sana demez mesela "yaratırken sana sorma ihtiyacım mı vardı ki" diye. soran insan olsa bu cevaptan sonra "banane" der döner arkasını gider.
ölmek bir bakıma gerçekten uyanış gibi olacak. insanlık tarihinin en büyük sorularının cevabını alıyorsun şak diye. 60-70-80 sene ömrün ne kadar ise işte tüm yaşamın boyunca nasıl olduk o gerçek mi bu dünya gerçekten bir test miydi diye düşünüyorsun. en imanlı insanlar bile zihinlerine engel olamayıp düşünüyor bunları. hepsinin cevabını alıyorsun bir anda..
neyse daha fazla yazıp ölümü cazip hale getirmeyelim allah korusun birileri uyanacağım ben diye şey etmesin sonra. burası türkiye ne olacağı, kimin ne yapacağı belli olmaz vebal almayalım durduk yere.
Allah zaten kendi varlığını başka bir varlık ile ayrı bir ispata dökmek istemiştir.
Önce kendisini çok daha iyi bilen ve hisseden bir insan yarattı sonrada ona ruh üfleyerek ebedi yaşamın kapısı açtı. Eğer Allah size sorsaydı bunu büyük ihtimalle ebedi yaşam olmazdı. Lakin bunun aksine Allah, size sormak yerine ki siz buna gerçekten mantıksız cevaplar verecektiniz, lakin o size daha güzel olanı ebedi ruhu verdi.
Sonra Siz dünyada göz açıp kapatıncaya olan süreçte hemen bir sonuca geleceksiniz. Ve yaptıklarınızdan ötürü hesap sonucu bir bedel alacaksınız. Bu şöyle bir şey ki; dosdoğru insan iyi insan olmak demek Allahı sürekli gözeten ve inanan birisi olmasıdır.
Eninde sonunda öleceksiniz. işte bu yüzden Allah şöyle yapmadı böyle yapmadı diye sormak sizin gözardı ettiğiniz şeytana kapı açar. Unutmayın ki Allahtan ayrılan her yol şeytandan geçer ama sonucu yine Allahadır. işte size fırsat burada sunulur, bu yolu Allahı veli (dost)olarak mı şeytanı dost olarak mı tamamlayacaksınız ?
işte size şimdi sormuş olalım.
"
--spoiler--
Allah o şeytana lanet etti. Ve o da: «Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara sokacağım, ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim de Allah'ın yaratışını değiştirecekler» dedi. Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o, apaçık bir ziyana uğramış olur.Nisa-118-119
--spoiler--
--spoiler--
Allah sizin düşmanlarınızı çok iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter. Ve yardımcı olarak da Allah yeter.Nisa-45
--spoiler--
Yüzünü sabah gece kaldırarak, ay, yıldız ve güneşe bakmaktan aciz kimseler yüzünü sanki Allah gökteymiş gibi kaldırarak; Beni neden yarattın diye sorarlar . Oysa bilmezler ki o gök bir aynadır. Cevaplarda yine orada açık seçik bulunur. Keşke onlar rablerini tanısalardı.
Kısacası Allah size sormasına gerek bile yok. Çünkü bu işin sonunda sorsa kötüler gelmeyeyim der, iyiler geleyim der. işin başında sorsa hepsi geleyim der, niye çünkü zaten Allahı görmüş bilmiş. Sürünse bile onun varlığının sonucunu biliyor olacak susacak. Tıpkı sınav sonunda alacağını bilen öğrenci gibi.
Bu yüzden Allah'ı inkar etmek ayrı ona inanmamak çok ayrıdır. Sırf dünyada bir şeyler olmadı diyee inandığı halde nankörlük edenler;
--spoiler--
“Rablerine nankörlük
edenlerin amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın tarumar
ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde
edemezler. işte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir.(14/18)
--spoiler--
Burada olduğu gibi sırf kendisine oyuncak alınmayan bir çocuk gibi davrandığı için reddedilir.
Oysa Allaha inandığı halde, davaya ssadk kaldığı halde zinadan fuhuştan kaçarak, başı açık gezdiği için cehenneme gitmez. Çünkü Allah bu konuda da merhametli olduğunu söylüyor. Nitekim erkek için helal kazanç kadın için ifffet namusdur.
Varlığımızı bildiren ve benim bu satırlarda varlığımı taçlandıran , yerin ve yıldızların rabbi olan Allah'a hamdolsun.
Selefin görüşü ise, olayın sembolik değil, hakikat üzere olduğu şeklindedir. Allah, insanların hepsini babalarının sulblerinden çıkarıp onları amellerine göre kümelere ayırdı. Onlara insan suretini, konuşma ve düşünme kabiliyetini verdi. Sonra onlardan söz aldı ve kendilerini buna şahit tutarak -ki bazı görüşlere göre şahit tutulanlar meleklerdir-: "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" diye sordu. Onlar da: "Evet (sen bizim rabbimizsin)" dediler. Sonra Allah; "Hesap gününde bizim bilgimiz yoktu" diyerek mazeret ileri sürmeyesiniz diye yerleri, gökleri ve babanız Adem'i bu konuda şahitlik etmeğe çağırıyorum. Benden başka ibadete layık birinin bulunmadığını iyice belleyin. Bana herhangi bir şeyi ortak koşmayın. Verdiğiniz bu sözü size hatırlatacak peygamber ve kitap göndereceğim dedi. Buna bütün insanlar: "Şehadet ederiz ki, rabbimiz ve ilâhımız sadece sensin, senden başka rab ve ilah yoktur" diye cevap verdiler.
Allah, insanlardan bu ahdi aldıktan sonra onları yok etti.
(kaynak:https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/kalu-bela )