allah a sığınmayı tetikleyen durumlar

entry25 galeri0
    25.
  1. teke tek bir kavga sırasında duvar arkasından cıkan 20 kişilik grubu görünce doğal olarak ortaya cıkan durum.
    0 ...
  2. 24.
  3. Allahım, dara düştüğünde seni hatırlayanlardan değil, geniş vakitlerde sana şükreden kullarından eyle bizi.

    kapito?
    0 ...
  4. 23.
  5. evde başkası olduğunu farkettiğiniz an elektriklerin kesilmesi.
    0 ...
  6. 22.
  7. 21.
  8. çürümüş özgüvenlerinin aktive edildiği her olay.
    1 ...
  9. 20.
  10. düşen uçakta ateistin aniden kelime-i şehadet getirmesi gibi bişey bu da. sonuçta her insanın maneviyata ihtiyacı vardır.her ne kadar dinsiz olunsada bi şekilde istem dışı da olsa insan allah a muhtaçtır.
    0 ...
  11. 19.
  12. üni de yurda yetisemeyip arkadasinin da evine kabul edilmediin an.
    0 ...
  13. 18.
  14. 17.
  15. 16.
  16. 15.
  17. iflas,banka taksitlerinin temerrüte girdiği anlar.
    0 ...
  18. 14.
  19. Hayat her sekilde ona sıgınmamız için bizi tetikler. Herseyi ondan ister ve ona yöneliriz.

    Yılmaz erdoğna bir şiirin de der ki :

    Bir beyaz kağıda
    her şey yazılabilir
    senin dışında
    güzelliğine benzetme bulmak zor
    anlarım bitkiden filan ama anlatamam
    toprağın güneşle konuşmasını
    sen bana ışık ver yeter
    bende filiz çok
    köklerim içimde gizlidir
    gelen giden açan soran bere budak yok
    bir şiir istersin
    "içinde benzetmeler olan" kusura bakma heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok.

    Uzun bir yoldan gelen
    Tedariksiz katıksız bir yolcuyum
    Bilsem ki sana varmak içindi
    Bütün mola sancıları
    Bütün stabilize arkadaşlıklar
    Daha hızlı koşardım
    Sever adım gelirdim
    Gözlerinin mercan maviliğine
    Sana bakmak
    Suya bakmaktır
    Sana bakmak
    Bir mucizeyi anlamaktır
    Sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
    Sen teninde cennet kayganlığı iken
    Sana şiir yazmak ahmaklıktır

    Yazdığım bütün şiirler
    Sana başlayan bir kitap için önsöz
    Sana bakmak
    Bir beyaz kağıda bakmaktır
    Her şey olmaya hazır
    Sana bakmak
    Suya bakmaktır
    Gördüğün suretten utanmak
    Sana bakmak
    Bütün rastlantıları reddedip
    Bir MUCiZEYi anlamaktır...
    0 ...
  20. 13.
  21. yaptığınız bişeyden büyük bir pişmanlık duymak.
    0 ...
  22. 12.
  23. yusuf yusuf diye bir ses duyulduğu an.
    tabi bir de 3,5 atmak diyebiliriz.
    1 ...
  24. 11.
  25. çok yakın birinin ölümü.
    0 ...
  26. 10.
  27. 9.
  28. aşk da tetikler allah a sığınmayı..nazan bekiroğlu adlı perinin anlatımından..

    Cümle gibi aşk da ne senin ne benim.
    Söz de,
    aşk da,
    ne benim ne senin.
    Bir yaz sabahına doğan ve su değdiğinde kokusunu salan kırmızı sardunya,
    ağustos göklerinde başımın üzerinden geçen bulut,
    mayıs gülü,
    ışıklı nisan yağmuru
    ne kadar Allah'tansa,
    mülk gibi söz de ve aşk da
    O'ndan.
    "Sen" tahtına yazıcı kimi oturtsan da,
    beşerî bir sevgili ya da cismanî bir aşk gibi görünen,
    hiçbir yol O'ndan özgeye çıkmıyor aslında,"gönül tahtına O'ndan özge sultan" olmuyor.
    Değil mi ki her şey O'ndan,
    gidecek yer yok O ndan başka. Gelinen yer yok O'ndan başka.

    insan o ki, O'ndan başkasını sevemez sevginin mahiyeti icrabı, O'ndan başkasını bilemez bilginin mahiyeti icabı.
    Işık ki tek kaynaktan dağılır, ışığı yakın olan aydınlık, uzakta kalan karanlıktır. Her şeyin O'ndan olması, ve ışığın tek kaynaktan dağılıyor olması O'ndan başkasının bilinme ve sevilme ihtimalini tümden yok eder.
    Kimi zaman sevdiğimizin ne olduğunu bilmeden severiz. Ve insan henüz neyi sevdiğini bilmediği böyle zamanlarda O ndan başkasını sevdiğini zannedebilir;



    Bir çiçeği, bir kuşu,
    denizi, yağmuru,
    gökyüzünü, yazıyı,
    yazıyı yazanı, kalemi tutanı,
    bir yaratılmışı hasılı.
    Söz gelimi Leylâ Mecnun'u, Şirin Ferhâd'ı, Züleyha Yûsuf'u sevdiğini zannedebilir.
    Oysa sevmek, en fazla, neyi sevdiğini fark etmek demektir ve seven biraz da neyi sevdiğini bilendir.
    Çünkü ışığın kaynağı tektir ve kim aydınlığının kendinden menkul olduğunu iddia edebilir?
    Her aşk O'na çıkar sonunda, O'ndan başkasını sevmek imkânsız gibidir. Seven neyi sevdiğini bilse de bu böyledir, bilmese de bu böyledir.
    Bu yüzden değil mi ki kendini kaybetmek gibi görünen aşk, aslında kendini bilmek. istese de insan O'ndan özgeyi sevme şansı yok. Şans sözcüğü yok lügatlerde bundan böyle. O'ndan özgeyi sevme ihtimali yok. Ve neyi sevdiğini bilenle bilmeyen arasındaki fark sadece bilmenin bilincinden ibaret.
    Küçük bir biliş farkı.
    Mülk gibi aşk da Allah'tan.
    Ruhun da O, kalbin de O, aklın da O.
    Tenin de O, canın da O, cismin de O.
    Ve aradan perdeleri kaldırarak O'nu bilmek olarak tanımlanan şey, bu seyr ü sefer, sadece O'nu bilmeyi bilmenin sancısından ibaret.
    3 ...
  29. 8.
  30. 7.
  31. 6.
  32. dondurma sattığı motoksikletini çeteye kaptıran egelinin çaresizliği.

    akabinde ettiği siteme karşılık:
    -cenabı allah kayıp eşya bürosu mu lan! (diyen bir başka egeli)

    dondurmam gaymak filminden bir replik.
    1 ...
  33. 5.
  34. 4.
  35. cehennemde nelerle karşılasacagını bılmek yeterlidir.
    1 ...
  36. 3.
  37. "ölüm"...

    sadece tetiklemez... sıgındırır en hoyratindan.

    zira ölüm insana acizligini ve hiç bir mana ifade etmediğini hatirlatir. güzel şeydir ölüm, her şeyi sıfırlar. insan ölümü düşününce hafiliyor be...
    5 ...
  38. 2.
  39. sadece zor zamanda değil iyi durumlarda da yapılması gerekilendir.
    1 ...
  40. 1.
  41. ne yazıkki bazı insanlar sadece zor durumda kaldığı an sığınır;
    özellikle bir yakının ölmesi... yapılabilecek başka bir eylem yoktur allah'a sığınmaktan gayri.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük