bugün

(bkz: özel adlara gelen ekleri birleşik yazma sorunsalı)
1,618'e bağlanan, ve bu sonucu verecek tüm sayıların toplanıp, çıkartılıp, çarpılıp, bölünüp biraz da çırpılıp insanlara mucize olarak sunulması şeklinde kendini gösteren kanıt.

mekke'nin kuzey kutup noktasına uzaklığı ile güney kutup noktasına uzaklığının oranı 1.618 imiş. birkaç km hata payıyla bu bütün haritalarda böyleymiş.

şimdi ben merak ediyorum mekke nin bulunduğu noktanın tam arkasında yani simetriğinde neresi var? okyanus mu? orası nasıl kutsal bi özellik taşımakta acaba?

dünyaya hakim 1,618lik orana göre, hangi şehrin güney/kuzey kutup noktalarına oranını alırsanız yine aynı sonuç çıkar. bundan bihaber miydiniz?

altın sabit 50 yıldır konuşulan, en son dan brown ın da derinlemesine işlediği bir konu. var olan her canlıda bu oranın yerleştirildiğini düşünmek yerine, bu orana sahip olmayan canlıların seleksiyona uğrayarak yok olduğu konuşulmakta. bilimde kanıtlanamayan her olguyu işte tanrı nın mucizesi diye adlandırmak.. ne kadar doğru olur?

kabe'nin yapımını allah mı emretmiş? hz. muhammed e koordinatları verip altın orana uygun yerde inşa edilmesini mi söylemiş? ne için? müslümanlığı ve mekke topraklarını her şeyden her yerden üstün tutmak için mi?

bu "altın oran" karşısında ulvi hislerle göz yaşlarına boğulup, aman tanrım bu nasıl mucize diye haykıran adamları; bundan 1000 yıl önce yağmurun yağmasını tanrının gazabına bağlayan insanlara benzetiyorum. sabredin.. bi sakin olun muhterem. tanrı nın sayılarla insanlığı kendine hayran etmek gibi ihtiyacı yoktur. hiçbir zaman olmamıştır. olamaz da.

dünya nın hiçbir noktasının birbirine kıyasla bir üstünlüğü, bir mucizesi, bir önemi yoktur. şüphesiz ki o; yeri göğü aynı şekilde aynı değerle var edendir. böyle basit oran hesaplarıyla değerlendirilemeyendir. çözülemeyendir.
(bkz: kuran da yaziyor)
bilimsel verileri kılıfına uydurup kendi çıkarlarına kullanmak ancak böylsei harun yahya türevi insanlara özgüdür. big bang ve karadelikler teorisi de islami kılıflara uydurulan stevan hawking in önümüzdeki aylarda çıkacak olan kitabındaki bir sözden kaynaklı siz düşünmesini bilmeyen ve bilime düşman kitlenin hedefi olmuştur. şimdi kalkıp bilim tanrıyı ıspatladı yaygaraları atmayın böyle saçmalıklarla rezilliğinizi iyice ortaya dökmeyin.

bilimin derdi sizin tanrınızı ıspatlamak ya da yoksaymak değil, insan onuruna uygun güzel bir dünyayı var etmektir. ve yine sizin gibiler bilimsel bulguları çirkinleştirerek insanlığa zararlı hale getirmektedirler.

not: bu arada başı açık bir kadın var klipte sizin dininize göre bu günah değil mi?
1,618 bulmak için neler yapmışlar.
(bkz: allah özel isimdir)
fikir hep şudur ..

biz bir sınavdayız ve bu sınav inananlarla inanmayanlar arasında ayrımı yapmaya yaramaktadır .

peki deriz neden tanrı varolduğunu kesin kanıtlarla ispatlamamıştır.

verilen cevap :

aaa olurmu öyle şey sınavın sorularının cevapları hiç verilir mi kobaylara? o zaman inancın anlamı kalmaz, inanmayacakla inanacağı birbirinden ayıramayız. o zaman tüm insanlar inanmış değil bilmiş olurlar bu da pek büyük bir maharet değildir cennet için yeterli değildir...

demekki tanrı inançla beslenmekte hımmm. şimdi evrimi kataraktan biraz beyin fırtınası yapalım.

Şaşkınlık uyandıracak kadar yararlı bir şeyin tamamen şans eseri oluşması öyle tuhaf ve öyle olanaksız bir rastlantıdır ki bazı düşünürler bunu tanrının VAR OLMADIĞININ nihai ve sağlam bir kanıtı olarak görür.

Bu sav şuna benzer birşeydir : ''Ben varolduğumu kanıtlamayı reddediyorum '' der tanrı
'' çünkü kanıt inancı yok sayar ve bu yüzden inanç olmadan ben bir hiçim ''

''Ama'' der kişi
''babil balığı bunu apaçık gösteriyor , şans eseri evrimleşmiş olamaz . O senin varolduğunun kanıtıdır , öyleyse kendi savınla senin varolmadığın kanıtlanmaktadır''

'' vay canına'' der tanrı ''bunu hiç düşünmemiştim'' ve o an da bir mantık dumanı içinde puf diye kaybolur.
bunlara gerek yok ki aslında. kanıtlamaya çalışmak bile gereksiz. insan, eğer aynada kendisine, yaratılışına, iki kolu, iki bacak ve iki gözüne bakarsa mükemmel tasarımı görecektir, gözleri kapalı değilse elbette. allah insanlar kendisini görebilsin, var olduğunu anlayabilsin diye öyle çok olanak sunuyor ki insana, ve akıl sahibi(!) tek varlık olan insan allah'ı göremeyip, onu reddediyor. olacak iş değil doğrusu.
en gereksiz kanıt.
kanıta en ihtiyaç duyulmsayan bir şey için ne kanıtıymış bu.
allah'ın kanıta ihtiyacı mı varmış.