tanrı nedir? gözlerini kapatıp, en çok istediğin şeyi söylersin. işte onu yerine getirmeyendir.
dün araştırma yaparken rastladığım söz. doğru doğru olmasına da tanrı sizin sihirli lambadan çıkan cininiz değil ki. menfaat beklemeden inanmak, sevmek gerekir diye düşünüyorum.
Kimseyi bağlamayan durumdur. Sen buna saçmalık diye yaklaşırsan senin insanlığından şüphe ederim. Bir yaratıcı fikri insanın fıtratında vardır. Ki bunu sizin kutsal kitap kabul ettiğiniz bilim bile kabul eder.
insan'ı rahata erdirecek tek şeydir..
aslında olay enerjinin kontrol edilebilmesi olayıdır..
güzel günler görmeye umutlanmak, aslında güzel günleri çağırmaktır..
gelen güzel gün rahata ermektir..
Allah'a yahut herhangi bir tanrıya sadece cehennem korkusu veya "boşluğa düşmemek" için inanmak hiç inanmamaktan kesinlikle daha iyi değildir. Islam'ın tanrısı da pragmatist bir Tanrı değildir. Burada oturup bunu açıklamayacağım fakat inanmakla korkmak arasında fark vardır.
düşünsene, adam allah'a inanmıyor. bu durumda hayatında ne yaparsa yapsın, hangi başarıyı elde ederse etsin, sonunda gireceği şeyin mezar olduğunun farkında bi'kere, ve onun için bu, yok olmaktan başka bir şey değil.
düşünsene, adam nereden geldiğini sorguluyor, darwin babanın ürettiği bir teoriye bel bağlıyor örneğin. o ne diyor, suların içine materyaller dökülüp karışmış da, sonra bunlar "tamamen şans eseri" ilk aminoasiti oluşturmuş, sonra bunlardan proteinler, derken koeservant denen ilk canlı olmaya aday materyal çıkıyor (ama bu aradaki bütün olaylar tesadüfi*). bu insan, buna ciddi ciddi inanıyorsa, değil maymundan, eşekten geldiğine bile inanır.
düşünsene, bu adam hayatının amacını sorguladığını? ne için gelmiştir dünyaya? ne yapması gerekir? yemek, içmek, sıçmak bir amaç mıdır? eğer öyle olsaydı, kafese kapattığımız insanların temel ihtiyaçlarını karşıladığımızda, tüm problemler çözülürdü. ama öyle olmuyor. insan aradıkça, sorguladıkça, bir girdabın içinde kaybolduğunu hissediyor. bunu, bataklıkta çırpındıkça batmaya benzetmek daha açıklayıcı bir analoji olur sanırım.
ama eğer adam, mutlak kudret sahibi bir yaratıcıya inanırsa, bu tip problemler ile uğraşması gerekmez. aslına bakacak olursan, şu ufacık dünyamızda dahi, bir puzzle'ın bir resmi oluşturabilmesi için, bilinçli birisinin birleştirmesine ihtiyaç duyuluyor. öyle ise, bu evrende sadece dünya'nın, güneş'in etrafında dönmesini dahi açıklamak, allah inancı dışında, gerçekten imkânsızdır.
son olarak, allah'ın ezelîliğini ve ebediyetini sorgulamak ve sınırlarını tasavvur etmeye çalışmak gereksiz ve imkansızdır. çünkü insan fani hayatı boyunca sonsuz kavramına asla tanıklık etmezi edemez. üstelik, insan zihni de sınırlıdır (sonsuz iq diye bir şeyin olmadığını göz önüne alıyorum).
tüm bu sebeplerden dolayı, allah'a inanmak, insanın iç huzurunun ve sıkıntısız bir haayat yaşayabilmesi için temel gerekliliklerindendir. hiçbir şeye değişilmez.
büyük bir huzur ve tembellik kaynağıdır. kişi bu sayede ne kendini geliştirmek ister ne de düşünmek allah bilirler, hayırlısı olsunlar sayesinde mutlu mesut yaşar gider tabi buna yaşamak denirse.
saygı duyulması gerekendir. bence inançsız olmakta saygı duyulması gerekendir. kişi bağımsız vicdanı ve hür iradesi ile inanabilir veya inanmayabilir. Dinde zorlama yoktur. inananların gerici cahil olduğunu düşünüp onlara laf atan inançsız arkadaşlar madem eğitimli olduklarını düşünüyorlar, bilimin ışığında hareket ettiklerini söylüyorlar. saygı duyacak kadarda anlayışları olması gerektiğini düşünüyorum.
kısacası kişi inanabilir veya inanmayabilir. sorgulaması bize düşmez.
Dünyada dönen haksızlığı görünce artan gerçekliktir. illa bir yerde haksız adam cezalandırılmalı. iyi adam ödüllendirilmeli. Bu böyledir. Belki de bu afyonudur toplulukların isyan etmemesi için afyondur diyeceksiniz ama öyle değil. ALLAH Olmalı. Olduğuna inanıyorum. Hiçbir kötülük kimsenin yanına kalmamalı.