doğa olaylarının gizemi karşısında içine düşülen korku ortamı ve cevapsız soruların yanıtını veren hali hazırda mevcut kutsal kitaplardan tutun da yumurtaya can veren allah felsefesine kadar uzanan metafizik sebeplerdir. Çok tanrılı dinlerden tutun da mitoloji tarihi ve sonrasında ulaşılan tek tanrılı dinler insanoğlu ile birlikte evrim süreci içinde değişikliğe uğrayıp hayatta kalmayı başarabilmiştir. Şurası bir gerçek ki evrimsel gelişime doğal seleksiyon çerçevesinden baktığımızda " din ve allah imgesi " insanoğlunun kültürel genetiği yoluyla nesilden nesile aktarılmayı başarabilmiş başarılı bir metafizik ögedir. inanma ya da inanmama konusunda seçimleriniz size milyonlarca sebep verebilir. Ancak işi bilimsel lafazanlık kalıplarına sokarak açıklamaya kalkarsanız babaları alırsınız. Ancak diyalektik materyalizm ve evrimsel birikim süreci insanoğlunun " yumurtaya can veren allah tarafından yaratılmadığını " net bir şekilde açıklamaktadır. Nano teknoloji kullanarak işi mikroskopik canlı formuyla allah'ın varlığına kanıt haline sokmaya çalışan akıllı tasarımcılara da selam olsun. Kıçınıza bacterium flagella girsin.*
her şeydir. aynı zamanda tüm bu allah'a inanma sebepleri bir ateist için inanmama sebebidir. mesela inaçlı bir insan doğum olayını araştırınca "vaaoov allah'ın hikmeti" diyorken ateist ise "hasiktir lan bu tamamen biyolojik bir olay" diyebiliyor. yani inançlı insan için her şey sebep olabilirken inanmayan biri için hiçbir şey sebep olmuyor.
bu neden böyle peki? alıştırılmışlıktan kaynaklanıyor bence. ateist ya da agnostik ebeveynlere sahip bir insan küçüklükten beri o doğrultuda yetiştiriliyor. dolaysıyla inanmıyor. bu inançlı insanlar içinde geçerli: alıştırılmışlık.
allah'a inanmak ya da inanmamak bir tercihtir. ama inana ya da inanmayanın kendi tercihini dayatması faşizmdir. huzur için toplumda bu dengeyi oturtmak gerekiyor.
daha çok bir şeyden korkan, yalnız kalan, iyilik bekleyen kişilerin başvurduğu inanmadır, bundan dolayı sebeplerdir. kişi kötü bir şey yaparken düşünmez, aklına bile gelmez..yaşlandıkça daha da artar bu durum..
insan vücudunun bizzat kendisi başlı başına bir inanma sebebidir ki; bir bebeğin varolması, milyonlarca organizmanın o kadar kusursuz işlemesi, parmak izimizin, sesimizin, yüzümüzün dünyada yaşayan hiç bir insana benzememesi.. benim için yeterdir.
hayat gerçekten tuhaf. bu tuhaflıklar bazen insanı inanca sürükler bazen de inançtan uzaklaştırır.
anne adayı bir kadın... çocuğunun down sendromu olup olmadığını öğrenmek için yapılması gereken testi zamanında yaptırmaz. hamileliğinin 8. ayında doktor kontrol sırasında çocuğun down sendromu olasılığı olduğunu söyler. testler yapılır ve doktor haklı çıkar. sonrasında alınan heyet raporuyla çocuğun anne karnında öldürülüp, ameliyatla alınmasına karar verilir. anne hastaneye yatar. gerekli ilaçlar verilir. 2 gün sonra anne karnında ölen çocuk ameliyatla alınır. ameliyat sırasında çocuk ölüdür. daha sonra morga kaldırılır. tesadüfen doktor yaklaşık 3 saat sonra gibi morga gittiğinde çocuğun elinin hareket ettiğini görür. kim neye inanır bilemiyorum ama öldürmeyen allah gerçekten öldürmüyor.
kendi adıma sebep aramam çünkü benim hayatta olup yaşamam başlı başına bir sebeptir. lakin bir ataistten şöyle bir şey duymuştum.'çok düşündüm de dünya üzerine onca peygamber gelmiş kimi kızıl denizi ikiye ayırmış, kimi ay'ı ortadan ikiye ayırmış, kimisi gemisi ile kayıplara karışmış. bukadar peygamber okadar mucize yapıp, ben en büyüğüm dese ota boka tapanlar onlarada taparlardı. ama onlar biz sadece elçiyiz dediler bizden büyük allah var dediler bende saçmalamaktan vaz geçtim dedi' bende kendisine ışık varmı ışık diye takıldım. buda böyle bir anımdı.
Yüzde yüz yalancı bir adam gelse dese ki: "Sizin evin yanında yangın var.". inanmazsınız.
Yüzde yüz yalancı başka bir adam gelse, dese: "Sizin evden dumanlar çıkıyor." Yine inanmadınız.
Yüzde yüz yalancı başka bir adam gelse, dese: "Sizin evden alevler çıkıyor." Şüphelenirsiniz. Evinize gider, durumu kontrol edersiniz. Yani adamın dediğine inanıp, gider bakarsınız.
Her biri ömründe hiç yalan söylememiş yüz yirmi dört bin peygamber, yine sözlerinde azami sadık olan, şüpheli olan hiçbir şeyi söylemeyen, sadece doğru olduğunu kesin bildiklerini söyleyen binlerce sahabi ve evliya'nın her biri, "bir yaratıcı vardır." diyorsa, bunların bir bildiği vardır.
maalesef temel neden kabul etsek te etmesekte budur. insan zeki ve kendini beyenmiş bir varlık. bu sebeble ölümden sonra hayvanlar veya bitkiler gibi yok olacağına inanmak istemiyor. hiç bir insan sevdiği kişileri bir daha asla göremeyeceği düşüncesini kabullenmek istemiyor.
eğer yamulmuyorsam bir ingiliz yazar şöyle demişti;
'tanrı zamansız ölen büyük aşkımıza tekrar kavuşabilmemiz için var'
fakir insan isteklerini hayatta gerçekleştiremediği için dinlerdeki cennet kavramına tutunarak kendisini tatmin etmektedir. bilindiği gibi hemem hemen bütün dinler hükümlerinin yerine getirilmesi koşuluyla sıradan vatandaşa cennette harem, saray, şarap akan dere ve sonsuz mutluluk vaat etmektedir.
*dünyanin biraz öne biraz arkaya kaymasi durumunda olabilicek hadiseler;
+ne olur efem dünya gunese biraz yaklasirsa ?
-haslaniriz, kizarada biliriz.
+peki efem biraz gunesten uzaklasirsa ne olur ?
-donariz.
+dunyayi tamda insanlarin yasiya bilicegi sekilde kim günes cevresindeki düzene oturttu ?
-inanana sivri sinek saz inanmayana davul zurna az.