Entellektüel olmanin göstergesi cok konusmak, hatta cok yazmak da degildir. Özgün fikirlere sahip olmak ve bu fikirler icin tutarli olmaktir. Güncel tartismalarin disinda birseyler söyleyebilmektir. Günlük tartismalarla bogulan topluma nefes verebilmektir. Güclü ve egemen fikirlere karsi durabilmektir. Sahsen de tanisip tartistigim Alev Alatli'da böylesi özellikler yok. Cok okudugu bir gercek. Cok iyi de bir akademik birikimi var. Ama hepsi bu kadar. Soyut bir bati elestirisi ve yine soyut bir dogu hayranligi kimseyi fikir insani yapmaz. Ne öyle herseyine karsi cikabilecegimiz bir bati vardir ne de herseyine hayran olabilecegimiz bir dogu. BIr entellektüel bu tür tuzaklara düsmez. Böylesi genel dogrularin cok aldatici oldugunu bilir. Ama bir insan oprtunist olunca bunlari göremiyor yada görmek istemiyor. Alev Alatli bu bakimdan tam bir oportunisttir. Bu yüzdendir ki on yil önce yazdiklariyla celismektedir. Ama o bunu hic dert etmez cünkü tutarlilik diye bir ilkesi yoktur. Son olarak imza verdigi fasizan bildiriyi okudugumda bu nedenle asla sasirmadim.
"ünlü isimlerdir bunlar, çok ünlü! lakin, ünleri siyasi belagatlarından gelir, akademik liyakatlarından değil! lakin tabiat o kadar cömert değil, sabah mebus, öğleden sonra alim olunmuyor." (beyaz türkler küstüler)
miguel de unamuno, julien benda, jose ortega gasset, karl jaspers isimlerini zikreden münevver. kendisi kesinlikle bir aydın değildir, münevverdir. zira aydın, ışığını başkasından alır, münevver ise orijinal olandır, bir şeyler üretmesi kendinden menkuldür. aydın sadece öğretileni tekrar eder. münevver ise var olan şeyleri bir araya getirerek yeni bir şeyler oluşturur. alev alatlı, türkiye'nin yüz akıdır. siyasetle bir şeyin çözülemeyeceğinden, devletin kokuşmuşluğundan, bürokrasiden, ali ağaoğlu tarzı liberal paçozluktan uzun uzun bahseder. ortega gasseti anması bile takdire şayandır. bugün kaç tane üniversite öğrencisi üniversitenin misyonu diye bir kitabın varlığından haberdar acaba?
Demek istediğim, eğer erişmişlik, içtenlik, güvenlik, özgürlük, huzur diye tanımlıyorsak ev'i, ki ben öyle yapıyorum, benim evim onunla birlikte olduğum zaman parçasıydı, mekan değil. Mekan her yer olabilirdi. Bir otomobil, bir otel odası, bir ağacın altı, bir toplantı salonu. Gözlerine ulaşabildiğim an evimdeydim. Dördüncü boyut. Bizim evimiz dördüncü boyuttaydı.
-Ve sonra?
-Ve sonra... Ve sonra, o somuta indi, gözlerimin içine baka baka gitti, bir başkasıyla evlendi, Ay'ın arkasına geçti. Houston, Houston, beni duyuyor musun? Duymuyordu. End of communication !
önyargılarının esaretinde kalmış bir akıl ne denli donanımlı olsa da 'aydın' bir insan yaratamaz! o akıl, olsa olsa kocaman sözcükleri ağzında beceriyle yuvarlayarak, belli bir kitleyi etkileyen, onların ruhlarını okşayan dokunaklı tümceleri ard-arda ve hoş bir ahenk içinde sıralar.
sormazlar mı adama; pekiyi! o vakit ne için varsın sen?
bir sanatçıya korkup kaçmak, kapısını kapatıp kabuğuna çekilmek, takdir etmek için fırsat kollayan hayran kitlesine mavralar atıp bundan tatmin duymak yakışır mı sence? şerden, melanetten ve her türlü kötücül niyetten korkup ürkmek var mıdır, sanatçının kitabında? bezgin ve yılgın mısın? kılıcın mı kör? yoksa, bu zorlu cenk için yeterli cesaretin mi yok?
üstelik, soljenitsin'in baskıya ve zulme başkaldırışını öve öve bitiremezken bunu yapıyorsan; yaman bir çelişki içindesin demektir.
mevlana'nın, o kendince koşutunu oluşturmaya çalıştığın muhteşem eserindeki şu dizeyi bir daha oku derim!
an itibariyle ne çok konuştu ''ntv'' de. gezi parkında ki gençler de türkçe dezenformasyonu var dedi sanırım ama ''writing'' ve ''reading'' kelimerilini arka arkaya kullandı. aaa ve ımmhhh dan başka bi şey anlamadım söylediklerinden.
anlayan beri gelsin dediğim yazar.
Son kitabı "Beyaz Türkler Küstüler" de harika tespitlerde bulunup beni benden almış olan yazardır.
Ayrıca röportajında demiş ki:
--spoiler--
HASSAN SABAH'LA ÖCALAN BiRBiRiNE BENZiYOR
Hassan Sabbah'ın 'bir kişiyi öldürürüm bin kişiye korku salarım' diye bir sözü var. PKK korkutmayı başardığı için mi başarılı acaba? Kült bağlamında Öcalan ile Hassan Sabah arasında bir benzerlik var. Beyaz Türk'ün olabilmesi için elit lazım. Türkiye'nin eliti yok. Elit aşağı-yukarı aristokrasiyle olur. Türkiye'nin aristokrasisi yok. Biraz para kazanmışa beyaz diyorsanız, siyah nedir o zaman? Siyah Roma'ya veba olarak girer, sözlüğe anarşist olarak girer. Türkiye'de bir siyah grup olduğunu söylemek kötü edebiyattır
bir kitabında "afrika da bob dylan dinleyen birilerini bulabilirsiniz. ama bir türkü duyamazsınız. ben türkülerimin dünyada duyulmasını istiyorum" diyerek içindeki emperyalizmi ortaya dökmüştür. amerikan empozesinin yerini türk empozesinin almasını istemek gibidir söylediği.
bizim türkülerimiz bize. dünya dinlese dinleme demeyiz ancak kimseye de dinlettirmeye çalışmayız.
valla taife-tün nisa nın çook ender rastlanan nevinden olup,ol taifenin medar ı iftiharı olsa gerektir.
yani okuduğum ve ciddiye aldığım ilk türk hanım müellif tir kendileri.
Samimi, nev i şahsına münhasır bir entellektüel,
araştıran, arayan, fikreden bir hatun...
solcu taifesi "tayyib e oy verecem" dediği için aforoz etmişlerdir kendisini.
cumhurbaşkanlığı kültür ve sanat büyük edebiyat ödülü aldığı konuşmasında george orwell'e gönderme yaparak ülkenin halini özetlemiştir. yaptığı konuşma ile aydın ile halk arasında farkı bir kez daha açarak, övüyor mu yeriyor mu anlaşılamamıştır.
george orwell yaşasa rte'yi ayakta alkışlardı diyerek yalakalıkta nirvanaya ulaşmış olan sözde aydın. vay amk bu kadar mı parasız kaldınız lan. adam mezarında ters döndü.
Leş olmuş köpeğe bakan mevlâna nın "dişleri ne güzelmiş." Demesi Hesabı, dünya beşten büyüktür diyen RTE ye bir konuda da olsa hak vermiştir. Yiğidi öldür hakkını yeme.
yaptığı açıklamada George Orwell'ın rte'yi ayakta alkışlamasının nedenini; 70 yıl önceki fantezisi big brother'ın stalini aşmış, rte nin kendisinde vücut bulmuş olması diye yorumladığım yazar.
düşüncelerinden ötürü, baskıcıların linç ettiği insan.
işin ironik tarafı, birilerini diktatör, baskıcı diye eleştiren hardcore kemalist/ulusalcı tayfanın kendi görüşüne ters konuşan sanatçıları linç etmesi ve "satılık, yalaka" gibi sözler sarfetmesidir. öyle ya, iktidar lehine konuşan herkes yalakadır. herkes muhalif olmalı, iktidarı eleştirmelidir. sıradan insanların iktidarı övmelerinde sorun yoktur ancak entelektüel birikime sahip olanlar ve sanatçılar iktidarı lehine asla konuşmamalıdır.
bu dallamalara baktığımızda, birilerini diktatör diye eleştirirler ancak kendilerine hiç bakmazlar. bu memlekette ulusalcılardan ala baskıcı yoktur. insan eleştirdiği şeyin aynısını yapar mı? salak mısınız?