gelişmiş ülkelerde akşam saat 18:00 de mesai saati bitip insanlar evine gidip dinlenirken , akşam saat 20:00'ye kadar çalışıp ertesi gün tekar saat 8:30-09:00 gibi işe gelip , hatta cumartesi günleri dahi çalışıp kalkınamayan ülkedir.
ülkemizde elemanların 12 saat hatta daha fazla. bir de üzerine 1 insana 5 kişilik iş verilip *mal **gibi çalıştırıldığı için kalkınamıyoruz. avrupa da insanlar 6 saat mesaili 2 işte çalışıyor. benim ülkeme gelip en güzel yerlerde tatil yapıyor. ben 1 işte 12 saat kuş kadar maaşa çalışıp. bırak tatil yapmayı bir sinemaya, tiyatroya gitmeyi kendime çok görüyorum. hal böyle olunca da; aziz nesin ustamızın yıllar önce dediği gibi (bkz: nah kalkınırsınız)anasını satayım.
kendi iş yerimden örnek vereceğimdir.
zengin bir enerji kurumunun sahibinin açtığı bir şirketteyim.
bu zengin arkadaşa zamanında gazı vermişler gel şehrimize şöyle bir şirket açalım, şehrimizde efsane işler yapalım diye.
tabi bu şehrin paralarını lapur lupur götüren zengin arkadaşımızda tabi tabi olur açam falan demiş işte mal.
sonuçta bu şirketi açmışlar mesai saatleri olarakta hayvan gibi saatler seçmişler cumartesi öğlene kadar çalışmakta dahil.
bu zengin arkadaşlardan para akıyor, o arkadaşlar bu şirkete pek uğramıyor iş yapılıyor zannediyorlar.
ama örneğin ben 4 haftadır abartısız bi bok yapmadım.
gerizekalı ülkemizin gerizekalı bir sistem örneği daha.
mühendislik mezunuyum kaç para alıyon diye sorarsanız yurtdışındaki emsallerimin beşte biri derim.
kendi özel işlerim var onlara iş saatlerimin yüzde biri kadar zaman ayırdığım halde bile çok harika bir iş çıkardım.
iş yerinde ise bi sike yaramayan dünyanın en boktan şeylerini yapıyorum
elde edilen girdi ve çıktı oranlarını ele alarak verimlilikten söz edecek olursak elbette uzun çalışma saatlerine sahip olmak kalkınmak demek değildir. o çalışma saatlerinin nasıl değerlendirildiği daha önemlidir. zira gelişmişlik ile çalışma saati arasında tam bir korelasyondan söz etmek de çok olanaklı görülmemektedir. mercer adlı insan kaynakları danışmanlık firmasının geçtiğimiz yıl yaptığı araştırmaya göre ülkelerin ortalama haftalık çalışma saatleri aşağıdaki gibidir.
avustralya 38-46 saat
brezilya maksimum 44
kanada eyaletlere göre maksimum 40-44-48 saat
çin 40 saat
çek cumhuriyeti 40 saat
fransa 35 saat
almanya 38 saat
hindistan maksimum 48 saat
italya 40 saat
japonya 40 saat
meksika 40 saat
güney afrika maksimum 45 saat
birleşik arap emirlikleri maksimum 48 saat
ingiltere maksimum 48 saat
abd 40 saat
türkiye maksimum 45 saat
yalnız burada, gelişmiş ülkelerle gelişmemişleri ayırt etmek istersek belki de yasal olan çalışma saatleri dışına çıkılma oranı önümüze gelebilir. o konuda da çok sayıda olmasa da tecrübelerime ve gözlemlerime dayanarak ülkemizin durumunun pek de iç açıcı olmadığını söylemek zorundayım.
sebepleri kısaca aşağıdaki gibidir:
1. emek yoğun sektörler ülkemizde yoğunluktadır. örneğin elin almanı italyanı makinayı tasarlar,yapar,bize arge maliyetleri ile ve fahiş karlarla bu makinaları satar.adam yaratıcılığını kullanır, yurdum insanı bu makinanın başında ömrünü çürütür, 55 yaşında kıçına pamuğu tıkarlar. öte yandan az önce bahsettiğim elin almanı ve italyanı kafasını kullanmanın verdiği özgüven, vücudunun az yıpranmasının verdiği zindelik ve elde ettiği sağlam gelirle 102 yaşına geldiğinde 98 yaşındaki eşini viagrasız bafiler ve ecelinden ölmez,sıkıntıdan kafasına sıkar veya isviçrede ötenazi yaptırır.
2. kurumsal olduğunu iddaa eden birçok firmada dahi kişilerin uzmanlaşmasına izin verilmez. şayet dış ticaret uzmanı olarak işe alınan bir elemanda ışık görüldüyse bu elemana ödül olarak ekstra işler kitlenir, kişi kendini forkliftin tepesinde pati çekerken bulur.
3.tasarımcı olarak istihdam edilen elemana yaratıcılığın önemini vurgulamak yerine başkasının fikirlerini nasıl araklaması gerektiği öğretilir,emek hırsızı yaratılır.
4. çalışıyor rolünü iyi yapan elemanların başında genelde iyi yöneticilik rolü yapan müdürler vardır,el bebek gül bebek geçinirler.
yazmaktan yoruldum,belki devamını daha sonra yazarım,hemde sizleri sıkmamış olurum.
gelişmekte olan ülkeler de yaygın bir durumdur, buna emeğin sömürülmesi de denilebilir. mevcut hükümetin serbest piyasa ekonomisine mağlup oluşunun en büyük göstergesidir. uluslaraşırı firmaların yönettiği dünyada, uluslararası çalışma örgütünün savunmaya çalışıtığı ancak hiç bir işverene uygun olmayan işçi hakları çiğnenmektedir. iş saatlerinden tutun, sosyal haklara ve ücretlere kadar işçi, maksimum kar amacıyla minumum maliyetin en önemli parçasıdır.
türkiye gibi gelişmekte olan ya da kenya gibi az gelişmiş ülkelerde demokrasinin işlevsel olmaması ve sendikal faaliyetlerin zayıf kalması nedeniyle, özel sektör işçilere kan ağlatmaktadır.
Hani şimdi bize
Cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
Yalnız cumaları, yalnız pazarları
Hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
Işıklı caddelerde mağazaları,
Hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır.
Hani şimdi biz haykırırız
Cevap:
Açılır kara kaplı kitap: Zindan
Kayış kapar kolumuzu
Kırılan kemik, kan
Hani şimdi bizim soframıza
Haftada bir et gelir
Ve, çocuklarımız işten eve
Sapsarı iskelet gelir
...
topun oyunda kaldığı süre standartların altında olan ülkedir. 24 saat de çalışsa durum değişmez. ne kadar ekmek o kadar köfte anlayışı değişmedikten sonra. halk refah payı almadığı sürece ancak bazı bireyler kalkınır, her dönem kendi zenginini yaratır.