doğuştan veya sonradan olan, makul düşünme yetisinden yoksun bırakan hastalıktır. akıl hastalığının sonradan oluştuğu durumlarda, stres ve sosyal yaşam karmaşası bu illetin oluşmasında etkin rol oynamaktadır. akıl hastalığı birçok kişide daha sonradan gelişir. hayatı boyunca hayaller kuran insan, bu hayallere erişemediği zaman kendisinde bazı ruhsal sıkıntılar meydana gelmeye başlar. bu tür ruhsal sıkıntıların en başında önlemler alınmazsa, akıl hastalığına doğru bir yol açılır.
akıl hastası insan çoğu zaman mantıklı düşünemez. ağırlık derecesine göre bu hastalığı sınıflandırmak mümkündür. en ağır biçimde bu hatalığı yaşayanlar halk arasında deli olarak bilinir.
tüm hastalıkların içinde en zoru olduğunu söylenir. her sabah tekrar başlayan korkunç bir işkence. özellikle de cahil ve birbirine tahammülsüz insanların çoğunlukta olduğu bir toplumda yaşanıyorsa işkencenin boyutu katlanılamaz düzeyde artar. olayın en üzücü tarafı da aklı başı yerinde, kültür sahibi insanların dahi, akıl hastalığını aşağılanıp, yerilecek bir zayıflık, akıl hastalarını damgalanıp, dışlanacak bireyler olarak görme aymazlığına düşmeleridir.
ilkçağda akli dengesizliklerin sebebinin kötü ruhlar olduğuna inanılırdı. Bunda olağanüstü güçler rol oynadığından, büyü ile kontrol altına alınmaya çalışılırdı. Ortaağda ise, şeytanın etkisine girdikleri düşünüldüğünden pek umursanmadılar. Acı veren metotlarla iyileştirilmeye çalışıldılar. Daha sonraki asırlarda benzeri rahatsızlıkların ahlaki çöküntüler nedeniyle yaşandığı düşünülmeye başlandığından, muameleler biraz daha insancıl hal aldı. hem bu devrede, psikiyatri ve psikoanalizin de gelişmesiyle, deyim yerindeyse delilere uygulanacak metodolojide çağ atlandı.