seyirci kalan aynı güruh, yıllar sonra hedeflerine ulaşan dış mihrakların oturduğumuz semtlere dahi girdiklerine de seyirci kalacaktır. işin kötüsü seyirci kalmak istemeyen, bir şeyler yapmak isteyen insanlar da bunlar yüzünden seyirci kalmak zorunda kalabilir, işte bu kanıma dokunuyor.
kötü bir şeydir. kakadır, pistir. ama olsun ben laik ve ulusalcı arkadaşlarıma güveniyorum. onlar kurtarır bizi. sizin gibi pis, kaka değildir onlar. ülkesini ve milletini çok severler.
götünden uydurmanın çarpıtmanın en güzel örneği. ayrıca ağır derecede hakaret içerir. ülkede özelleştirme yapmak farklı şeydir o ülkeyi satmak ayrı şeydir. satmak ihanet etmek anlamında kullanılır ki eğer bir dava açılsa bunları söyleyenleri ve sözlüğü ciddi manada sıkıntıya sokar.
ayrıca ak partinin türkiye yi sattığı falan yoktur. akp nin özelleştirmeleri tamamen kendi siyasi ve ekonomik görüşü nedeni ile pek çok kişi tarafından beğenilen pek çok kişi tarafından da beğenilmeyen bir uygulamadır. beğenirsiniz beğenmezsiniz ancak eleştirilerinizi iftira ve hakarete vardırmadan yapmak durumundasınuz.
ayrıca özelleştirmeler sadece akp nin yaptığı bir şey değildir. özelleştirmeker dsp zamanından beri yapılır. acaba şimdi akp ye ülkeyi satıyor diyenler o zaman da dsp ye aynı şeyi söylüyor muydu.
bu özelleştirme rüzgarı ilk ismet Paşayla değilde bizzat turgut özalla başlamıştır. öncelikle bunu bilmek hatırlamak hatırlatmak yerinde olur. bir televizyon programında " satarız efendim satarıııııııız" diyerekten derdini süper anlatmıştı. turgut özalı tanımayanda kalmadı zaten, demokrasinin yılmaz bekçileri afişlerinden herkes tanıdı bildi. her neyse konu dağılmasın. liberalizmde özelleştirmeninde bir sınırı vardır. nasıl atlanır bu nasıl suistimal edilir. örneğin devletin iletişim ağları satılmaz. satılırsa ne olur herkes seni dinler. köprüler ve yollarda öyle. düşüncese paran yok diye adam seni yola almıyor, de get diyor.
"Sizden kim bir münker (kötülük) görürse onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse diliyle onun kötülüğünü söylesin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir." (Müslim, iman, 78; Tirmizî Fiten. 1I- Nesaî iman 17 ibn Mâce, Fiten, 20).
"(Kötülük yapanlara ve özellikle de kötülük yapan yöneticilere karşı) Eli ile cihad eden kişi mü'mindîr. Dili île cihad eden kişi mü'mindir. Kalbi ile cihad eden kişi mü'mindir. Bunun ötesinde ise, hardal tanesi kadar bile iman yoktur." (Müslim, iman, 80)
o kadar seyirci kalmaktır ki, oturupda izlemektedir herkes. hatta ayaklanmak isteyenlere, ayağa kalkanlara " oturun kardeşim bir şey göremiyoruz oturarak izleyin şunu..cık cık cık.." diye de laf atmaktadırlar. genel izleyici kitlesi var olduğu sürece daha nelere seyirci kalır bu ülke.
ilber ortaylı nın bir yazısında okumuştum benzer bir durum;
osmanlı bütün malı mülkü satmış savaşların hepsini kaybetmiş, hazine tamamen fransızların ingilizlerin elinde, sadce hazine mi telgraf idaresi, demiryolları, limanlar, tersaneler tüm silahlar batı andoluda yunanlar, doğuda ermeniler isyanda, işgal orduları orta anadolu hariç her yeri işgal etmişler, türkler ege de, lazlar doğu karadeniz de, kürtlerde güneydoğuda plansız programsız organize olamamış bir biçimde fransızı, yunanı defetmeye çalışıyor, istanbuldan şeyhulislam ingilizlere başkaldırmayın diye fetvalar yayıyor anadolu ya.
bu sırada ülkeyi tamamen kaybettiğini anlayan vahdettin oğlunu da yanına alarak istanbul açıklarında bekleyen bir ingiliz gemisine binerek tabanları yağlıyor. bu sırada rıhtımda padişahın ingiliz gemisine gitmesini izleyen kalabalık padişahım çok yaşa diye saatlerce bağırıyor.
işte o kalabalıkta bağıranların torunları bugün akp nin ülkeyi satmasına seyirci kalanlar.
akp'nin ülkeyi satması olayı muhaliflerince sıkça gündeme getirilen bir hadisedir. bu muhalif çizgideki arkadaşların kaçırdığı basit bir nokta var. ak parti vakti zamanında bu muhalif arkadaşların yurtdışndan transfer ettiği bir bakanın o zamanlar yazdığı ve her kesim tarafından onaylanmış ekonomik planı eksiksiz uygulamaktadır. bir önceki hükümet bu planı uygularken ekonomiyi kurtarmak adına yapıyordu şu anki hükümet ise memleketi satmak için yapıyor. garip, değil mi?
"yabancılara çatır çatır toprak satılıyor efendim, yakında bir zamanlar filistin'de olanlar burada da olacak, adamlar satın aldıkları yere israil bayrağı dikecekler. zaten büyük israil projesi bunu gerektiriyor" sözlerini her gün sokakta, kahvehanede, işyerinde, parkta, belediye otobüsünde yani hemen hemen her yerde duymaktayız. şimdi, bu toprak satışları için diğer ülke kriterleini göz önüne alalım, bakalım onlar nasıl yapıyor bu işi. ama , olmaazz! neden? bizim topraklarımız sitratecik öneme haiz diğerlerine benzemez. hmm, tamam o zaman. dünyanın en değerli en önemli topraklarına sahipken bu toprakları satmamız akıl karı değil. yasalara bakalım nasılmış bu toprak satışları; aaa! kota var burada, isteyen istediği kadar alamıyor. sınır koymuş bu hükümet bu işe. vay anam vay neler dönüyor bak.
memleketimizde isteyen istdiği ölçüde toprak alamamakta hatta sırf bu yüzden ab ve abd 'den baskı görmekteyiz.
diyelim yabancıya toprak satışı yasaklandı, herkez mutlu oldu. peki ben bir israil ajanı isem ve çatır çatır israil parasıyla güneydoğuda parsel parsel arazi kapatıyorsam ne olacak? kim bunu engelleyebilir. bir türk vatandaşıyım ve istediğim kadar toprak sahibi olabilirim. benim gibi bir çok israil işbirlikçisi yaşadığını farzedersek ülkemizde, ne işe yarayacak bu yabancıya mal edinme yasağı o zaman?
aynı şekilde bu vatan haini hükümet stratecik * öneme sahip kurumları da satılığa çıkarmış ve gavurlara satmış buraları. orayı satın alan firmanın ismi özankaralılar ltd. olsa n'olur, seatlelıoğulları a.ş. olsa n'olur? dış mihraklar o kuruma göz dikmişlerse memlekette yerli sermayeli bir firma kurmaktan mı acizler?
efendim fazla lakırdıya gerek yok, yabancıya satılan kurumun, arazinin nitelikleri kanunlarda belirtilmiş. açıp bakın sonra eleştirin hükümetleri.
kaptalizmin hakim olduğu bir dünyada yaşıyoruz, eyvallah, peki bu dünya düzeninde devletçi politikalar takip edilemez mi? edilir, örneği de putindir. yani isteyince olabiliyor. devletçi politikalar takip etmesini geçtim, liberal politika takip ediyorsun ona da eyvallah. devlet kumaş satmasın tabi, sümer bankı kapattın eyvallah. ama telekom'u özelleştirmek neden? devletin stratejik kurumları ile amme hizmetlerinin özelleştirmesi olacak iş değil. hele buna dayanak olarak kurumun kar etmediği göstermek çok daha vahim bir hata. her kurum kar etmek zorunda değildir. devlet karının maksimize etmeye çalışır ama masraflı oluyor diye sağlık hizmetleri sağlamaktan vazgeçemez. çünkü milli güvenlik için sağlıklı bireylere ihtiyacı vardır. aynı şekilde iletişim gibi enerji gibi kaynaklarda devletin tekel olmasının hiç bir mahsuru yoktur. bunlar özel sektörün kar anlayışına bırakılamaz. kar etmeyen kurumları da atıl hale getiren yine devlettir. özelleştirme yapmanın en kolay yolu o şirketi atıl göstermektir. seka ya yatırım yapmazsan tabi ki çağın gerisinde kalır. rahmetli özaldan beri devletin özelleştirme yapılacak kurumlarına çivi çakılmamıştır.
