bülent ersoy'un "fevkaladenin fevkindeydi" gibi, güzel, iyi ve dinlenilesi sesi tanımlarken kullandığı bir başka söylemde adı geçen şeker türü; "gırtlağında akide şekeri var."
Akide şekerinin kökeni yeniçerilere dayanır. Akide inanç ve bağlılık anlamındadır arapça da.
Yeniçeriler üç aylıklarını aldıkları ulufe divanı günü saray avlusunda yeniçerilere yemek verilir, sadrazam ve Divan-ı Hümayun üyeleri yemeği tattıktan sonra kendilerine ağalar tarafından tabaklar içinde şeker sunulurdu. Bu askerilerin şikayeti olmadığının padişaha bağlılıklarının tam olduğunun işaretidir.
Akide şekerleri saray helvahanesinde özel olarak hazırlanırdı.
osmanlının hüküm sürdüğü yıllarda, önemli bir askeri-politik semboldü akide şekeri.
padişahların tahta cülusları sonrası yeniçerilere dağıtmakla yükümlü olduğu ulufülerden askerin memnun olup olmadığını ölçmek için aracıydı.
askerler ulufeler dağıtıldıktan sonra yeniçerilerden üst rütbeli bir görevli askerin nabzını ölçer, durumdan memnunsalar bir tepki içerisine akide şekeri koyarak, bunu padişaha iletirdi. ağzımızın tadı yerinde hünkarım der gibi.