"altta kalanın canı çıksın" mottosu ile özetlenebilecek politikadır. halkın ezici çoğunluğu sefalet içinde yaşamakta olduğu halde, bu durumun 10 yıldır her geçen gün daha kötüye gitmesi ve bunu hükümetin reddetmesidir. iyiye gidiyormuş ekonomi ? neye göre ? kime göre ? açlık sınırının altında yaşayan nufusun %60'ı varken ne iyi ekonomisinden bahsedilmekte ?
olmayan politikadır. kasada para mı kalmadı? zam yap. kriz mi var? vergileri arttır. yetmedi mi? özelleştirme ile devletin malını sat. al sana "akp ekonomi politikası".
ekonomi ve politika kelimeleri böylesine yanyana kullanılmamalı tabi ön kelime hükümet ise.
'Teğet'tir sadece nihayetinde.
2001 de hızlı başlanan faaliyetler ve süregelen çalışmalar(?) ile ilgili anlatılacak yazılacak söylenecek sövülecek
kimilerince 'belki övülecek (!)' pekçok şey var elbette; lakin az bir şeyler söylemek gerekirse
rant, faiz, haddinden fazla kar, usulsüz denilebilecek gelir vb örnekler peşinde koşanların ekmeğine kalınca yağlar sürüldüğünü, milli gelirden raddesizlikle nasıl payalanıldığını, sayıları çok çok azalan işçi emekçi ve çiftçinin nasıl yoksullaştığını, başlarda imf den alınmaya doyulamayan sıcak paraların ülkeye akıtılması ile kur düşürülüp ve kombininde faizlerin nasıl arttırıldığını,
sonralarında 'imf ile açık aramız nasıl kapandı ama' ların 'show'dan ibaret olduğunu öğrendik(!) demek isterdim.
derken ederken şuykan buykan zam nediri öğrendik tabi hiç öğrenemediğimiz kadar..
ve aslında biz, on bir yılda -hükümet ekonomi politika- kelimelerinin yanyanalığı ile
kapitalizm in çok çok masum gösteren bir kostümü olduğunu öğrendik. Giyindi salınıyor. Bakıyoruz güzel güzel.
yandaş ve vatandaş olmak üzere iki odak noktası vardır.
yandaşlar her koşulda kazanır, kazandırılır. Vatandaş ise her durumda kaybeder, ekonomi sıkıştıkça geçirilen zamlarla bedel öder.
Vatandaşın cebinden çıkan zamlarla ayakta duran ekonomik rezalet ise "büyüme" olarak adlandırılır.
Türkiye nin çoğunluğu nu oluşturan kırsal ve köylü kesimin ürettiği ürünleri market lerde on kati fazlasina sattirarak birinci darbeyi, köyde ve kirsal kesimde yaşam bulamayan vatandaşı market sahibi patronlara ucuz iş gücü ederek ikinci darbeyi vurmak olmuştur.
Bu politikayida yabanci iş adamlarina ; genc ve işsiz ligi cazip göstermek için yaptıklarını itiraf ediyor lar. Ey dindar geçinen akp liler islam in ' fakir fukaranin sırtından ensesi kalinlar yetiştirerek dünya patronlariyla rekabet ettirmek' diye bir metedo yoktur. Sizin metodunuz galiba katilizm le islam i kardeş etmek. Çünki dışardan aynen bu okunuyor.
akp'nin ekonomik politikası, küresel kapitalizmin dümen suyunda gitmekten ibarettir. bu yol, 24 ocak 1980 kararları ile açılmış, 12 eylül darbesiyle neoliberal politikaların uygulanması için uygun sosyal ortam hazırlanmış (sendikalar güçsüzleşitirlmiş, toplumsal muhalefet ezilmiş,vs. ), böylece meydan bulan özal ile ivme kazanmış, dış kaynaklı 2001 kriziyle ecevit'in kemal derviş'i ekonominin baına getirmesi ile hız kazanmış ve nihayet 2002'de akp'nin iktidara getirilmesi ile üzerine tüy dikilmiştir.
Bu akp yi elestirenlere hayret ediyorum. Ekonomi hakkinda bir diyecekleri yok. Galiba bu akp karşıtları akp islam i getirecek diye karşılar. Bir hukumet; ekonomi, özgürlük ve guvenlik le ilgili sorgulanır. Fakat bu sitenin akp karsitlari bacak arasi özgürlüğü, ciplaklik özgürlüğü ve içki özgürlüğü için akp ye karşılar. Suna bak; böyle bir muhalif anlayış olursa bu adamlar hiç bir şey yapmasalarda iktidar olurlar yazik muhalefete.
maliye bakanı mehmet şimşek, merkez bankası başkanı erdem başçı ve ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı ali babacan olmasa yerle bir olacak bir politikadır. akp ile ilgili hiç bir bağlantım yok, olamazda. fakat bu isimlerin hakkını yememek lazım, iktidarda gerçekten beyni çalışan nadir insanlardır ve bunlar olmadığı takdirde ülkenin zaten kötü olan ekonomik duruşu tamamen ve kısa sürede çöküşe gidebilecektir.
liberaldir , harika bir ekonomik yönetimi vardır kimse kıskanmasın , ekmek sırasını , benzin sırasını , sabah ekmeğe zam gelmesini vs.vs unutmadık bunları. teşekkürler tayyip bey.
