ailenin insan üzerinde oluşturduğu; "şunu yapma, şunu yap, yasak o, bu günah, sakın ha çok ayıp" baskısıdır. kişinin kendi kişilik gelişimine ket vurur ve engeller. aile baskısı özgüvene vurulmuş bir darbedir. kişi kendilikten çıkar, ailenin bir yansıması, kopyası olur.
"toplum için doğru bu sen de bunu uygulamak zorundasın. yoksa dışlanırsın, bizim sözümüzle hareket etmelisin" tarzı kişilerin oluşturduğu bir toplumdaki herhangi bir ailede görülebilecek, nedense genellikle kızlara uygulanan baskılardır.
genelde kiz cocuklari uzerinde kurulan baski turudur.asiri dozda alinmasi disi olan kisinin ilerleyen zamanla gelisen cinsel organlarini halka arz etmesi ile sonuclanabilir
nedense her ebeveynin zamanında kendi annesinin babasının yaptığı aynı baskıyı kınayıp sonra kendi çocuğuna uygulamasıyla devam den kısır döngüdür.sanırım burda sorun annne baba olunca çocuğu koruma iç güdüsünün kontrol edilememesinden kaynaklanmaktadır...
belki de dünya'nın en iyi ressamları,heykeltraşları,,,vs,,, memleketimizden çıkmasını engelleyen çok pis bir baskıdır...
- baba ben güzel sanatlar okusam
+ evladım saçmalama oku efendi gibi bir bölüm masa başı işin olsun
- heykeltraş olursamda masam olabilir...
+ senin aq evlat kere git oku efendi gibi işletme,iktisat
- piki baba
anne ve babanın televizyondan türlü saçmalık izledikten sonra telefonla evi arayıp kimseye kapıyı açma tanıdık olsa biledemesi. komik bir o kadarda sinir bozucu olaylar bütünü.
çocukluktan başlamaktadır şunu yap bunun yapma diyerekten.çocuğun üzerine gereğinden fazla düşülmektedir.buda çocukta zamanla belirginleşen güvensizlikle aileye cevap olmaktadır...baskı altında yetiştirilen evlat zannedilirki çok hayırlı felan olacak.olanlarda vardır tabii sözüm meclisten dışarı ancak meraktan sormak isterim kendilerine memnunlarmı acaba yaşamlarından.böyle sosyal ortamalarından falan.
bu baskıcı aile aslında genel tipik türk ailesidir.çocuğu her şeyden habersiz yetiştirip büyütürler.cocuk belli olgunluğa gelir mutlaka kötü insanlarla karşılaşır ve ne yapacağını bilemez.çünkü daha önce hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştır.sap gibi kalır yani acıkca.ailede böbürlenir ben evladımı en iyi şekilde yetiştirdim napıyım onun geninde var diyerek konuyu kapatır...veya kapatmayıp çocuğunu habire arayıp,nereye,kimle,nersi, gibi sorularla bunaltır...çocukta bununla beraber ailem bana güvenmiyor duygusu oluşur...
çocuğunda aslında bir birey olduğu çoğu kez unutulur.onun düşünceleri pek önemsenmez.yok sayılır.
çocuğun cevresi giderek azalır...psikolojik sorunlar falan...tamda ergenliğe geldiğinde bu konu gayet önemsenmesi gereken bir konudur.çünkü evden kaçma efenime söyleyeyim intihara teşebbüs arkadasın aklına girmesiyle gayet mümkündür.ancak genelde hep vazgeçilir.
çocuk ailesinden biraz daha duyarlı olmasını beklemektedir.aile ise genelde fatura borç gibi kavramlarla uğraşmaktadır...
çocuk büyüdüğünde ise;genelde anne yardımıyla gelin aranmaya baslar..aileye uygun gelin adayı aranır...tabii çocuk buna karşıdır...ancak elden bir şey gelmez...
saçma sapan akılların yaptığı yine saçma bir gelenek diyeyim öyle oldu çünkü türkiiyede özellikle..
4. sınıfta başlayan, bütün sosyal aktivitelerin, hobilerinin notlarla bağdaştırılmasıdır aile baskısı, çocuğun istediği bir şey not karşılığı ödül mahiyetinde almak, aksi takdirde ebeveynlerin yapacağı birçok şeyden mahrum bırakılmaktır.tabi bu süreç, 4. sınıftan lise hayatına yani ergenlik dönemi diye tabir ettiğimiz döneme kadar devam eder.arkadaşları ile görüşmesine, arkadaşlarını kendi seçmesine yazın dahi olsa geceleri dışarı çıkılmasına mani olunur, yaptığı ufak hatalar, derslerinden aldıkları kırık notlar ''elalem ne der?'' düşüncesi yüzünden ayıp sayılır.bunun vermiş olduğu duygularla hareket eden ebeveyn, gayet katı hammurabi yasalarını anımsatan aile kuralları ile birlikte, çocuğun fikirlerini dinleyip saygı göstermeden kendine özgü bir yetiştirme sistemi belirlemiş, salt nasihatlar ile evladının da bir birey herhangi bir sorunu olamaz mantalitesi ile de tertemiz pırlanta gibi bir çocuk yetiştirmek istemiştir.bu yanlıştır, her ne kadar ebeveynlerin art niyeti olmasa da bu çocuk için özellikler ergenlik döneminde aileden bir an önce uzaklaşmak ve onlarsız daha özgür bir hayat düşünmekten öteye gidememekte, ve pırlanta gibi çocuk yetiştirme düşüncesi ters tepmektedir.universiteye hazırlanan birey bir an önce bu aile baskısından kurtulabilmek için, belki de hayatı boyunca hiç sevmeyeceği işleri yapmak uğruna tercihler yapıp kendi hayatını da mahvedebilir.
peki üniversiteyi kazanınca ne olur? söyleyeyim, ilk sene muhtemelen sınıfın en başarısız öğrencisi olur, ikinci sene de bu şekilde takip eder ve öğrencimiz içinde bulunduğu ortamın büyüsünden yavaş yavaş uzaklaşınca durumu farkeder, bu oun iki senesine, hayatına, karakterinin değişmesine de sebep olur.fakat ebeveynlerimiz hala baskısını devam ettirmektedir, üniversitenin o tadılması gereken ''dozu aşılmadan'' şeyleri anlattığı zaman büyük bir tepkiyle karşılaşır ve bu da doz aşımına sebep olur.mezun olacağı sene geldiği vakit ise sürekli bir sıkıştırma ve lise dönemindekinden hiçbir farkı olmayan bir baskı uygulanır bireye.sonuç olarak karşılarında, sürekli ailesine yalan söyleyen, hiçbirşekilde açık açık sorunlarını anlatmayan, ailesi ile sevgi babında hiçbir bağı bulunmayan,ailesinden korkan, tek derdi ''paramı kazanmaya başlasam da kurtulsam.'' olan bir evlat çıkar karşılarına.her ne kadar ebeveynler iyi şeyler yaptıklarını düşünselerde, herşeyiyle onların olmayan bir evlat vardır aslında.
not:burada anlattıklarım anne babayı kötülemek değil, sadece doğru bilinen yanlışlardır.
9. sınıfın sonlarında alan seçimleri sırasında kendini iyice belli eden baskıdır.
birde sadece anne baba değil bazen teyzeler enişteler falanda karışıyor.
misal teyzem beni seçtiğim bölüm için 50 kere aradı seçme diye.
sanane hemşerim?
alan seçimleri ya da yerleştirme sonuçları sonrası bile bitmeyen baskıdır.
misal biraz subjektif olacak ama idare edin artık ben yabancı dil bölümünü seçmek istiyorum diye benim teyzem her türlü şeyi denemişti -kendince o da haklı tabi ki kimse yeğenin kötülüğünü istemez ama herşeyin de bir sınırı var- ben alanımı seçtim hala alanımı değiştiriyim diye sürekli alanlarla üniveristeye girişlerle ilgili konularda bana laf sokmaya kalkıyor afra tafra yapıyor bu ne ya?!
+ olum nerden geliyorsun ?
- dışarıdan
+ lan nerden geliyorsun dedim biliyorum dışarıdan geldiğini :@
- biliyosan neden soruyorsun
+ hanım boşa şüpheleniyoruz bu çocuk gerizekalı karı kız işi olmaz.
''p'' ile ifade edilir. genel olarak babametre ile ölçülmesine karşın anametre ile ölçüldüğü de nadir olarak görülebilir. deniz seviyesindeki aile baskısı 101,35 babapascaldır. şaka bir yana; dünyanın en gereksiz baskısıdır. ve eğer er kişi saygıdan diye diye tolerans manyağı olursa değil 20, 30 yaşına kadar bile devam edebilecek bir baskıdır. saygı ayrı, insanın kısıtlanması ayrı şeyler sonuçta... kısacası fazla boyun eğilmemesi gereken baskıdır. insan ömrü dediğin ortalama 60 sene zaten. o nedenle bu baskıya boyun eğenleri anlamak gerçekten güç...
küçüklüğümden başlayıp 21. yaşıma kadar devam etmiş ve hala devam etmekte olan insanı her şeyden soğutan, dünyadan bıktıran lanet bir şey. Boyun eğmek demeyelim de anne ve babaya saygıdan dolayı katlanılan şey diyelim.
hele bi üniversite bitsin.
(hayatının en güzel yıllarının bu baskıyla geçmesi ne boktan).
+arkadaşlarla dışarda oynayabilir miyim?
-arkadaş insanı yoldan çıkarır boşver arkadaşlarını dersine çalış
+gidip geziyim şöyle çarşıda
-git babana yardım et kışın yedin yazın da çalış,boşboş ne gezeceksin ayıp baban kızar
+misafir mi gelecek?
-bak sakın yaramazlık edip konuşma ayıp sessizce otur efendi ol
+şuna bir bakayım
-indir onu bozarsın ayıp
+haksızlık yaptığınız
-sus cevap verme,saygısız terbiyesiz
+Şu elbise çok güzel
-hayır ayıp, paranı boşuna harcama ne yapacaksın elbiseyi,çok israf abininkini giyersin işte
büyüyünce
+olum sen niye evde tıkılıp kalıyorsun çık arkadaşlarla gez niye böylesin?
-?
+Hiç mi sıkılmıyorsun evde git gez dolaş niye böylesin bilmem ki
-?
+misafirler geldi bir hoşgeldiniz bile demiyorsunuz iki laf etmiyorsunuz nie susuyorsun biraz konuşsan ne olur?
-?
+hakkınızı arayın niye susup kalıyorsunuz siz çok pasifsiniz niye?
-?
?:neden olabilir acaba bir düşün bakışı.
Ortalama 2 yıl kadar önce başlayan. 22 yaşımda halen devam edebilecek gücü kendinde bulabilen, yeri gelince tiksindirici yeri gelince saçma bulunan, aile bireyleri tarafından yapılmış bir eylemdir; Aile baskısı...
Hele ki bu baskı zirve noktasına gelip çalışma konusuna kadar vardı ise, işte o zaman yandınız demektir. Aileniz tarafından dandik bir işe sokulur asgari ücretin altında maaş alarak hayatınızı idame ettirmeye çalışırsınız. Eğer işten çıkarsanız da sebat etmeyen, çalışmayı sevmeyen karaktersiz bir kişi olarak anılmaya davetiye çıkardınız demektir. Hal böyle iken eliniz kolunuz bağlanır, gencecik bir fidan iken toprağınızdan sökülüp atılırsınız. Ne istediğiniz bir işte çalışabilir, ne istediğiniz bir aktiviteyi yerine getirebilirsiniz. istemediğiniz bir yaşamın kıyısında başkaları tarafından yönetilmekten bir ya da birkaç ay sonra sıkılır bunalıma girersiniz. Bu da manik, majör, minör bilmem ne depresyonlarına girmenize sebebiyet verir. Sonuç olarak; Çok basit görülebilen "Aile Baskısı" eğer ki zirve noktasında size haykırıyorsa yaşamınızı büyük ölçüde etkileyecek ve neden yaşıyoruz? Bu hengame niye? gibi akla kolay kolay gelmeyecek sorulara erişmenizi sağlayacaktır...