bugün edirne il halk kütüphanesinde - kütüphaneler haftası olması sebebiyle - söyleşiye gelen yazar. söyleşiden önce edirne'deki tarihi eserlerden bazılarını gezmiş, sorulardan birinde bu şehirle ilgili de bir kitap yazabileceğini belirtti, inşallah kısa zamanda yazar.
ama gezdiği yerlerde gördüklerini anlatınca utandık doğrusu. bazı yıkılmış eserleri insanların tuvalet niyetine kullandığını, bazılarının alem mekanı olarak kullanıldığını vb. görünce utandım dedi. asıl biz ev sahibi olarak utandık da söyleyemedik. başka bir söyleşi için geldiğinde daha güzel şekilde karşılaşmak dileğiyle teşekkür ediyoruz kendisine.
Birkaç kitabında aynı karakterlere de yer vererek benim de içinde bulunduğum okuyucularını mest etmiştir. örnek : komser nevzat (kavim, istanbul hatırası...) Yıldırım (Sis ve gece, kar kokusu), zeynep (hem komser nevzatın olduğu kitaplar da hem de bab-ı esrar da çok az da olsa değiniliyor)
Suç, tıpkı insan DNA'sı gibi bir çok bilgiyi içinde barındırmaktadır. işlenen bir suçu inceleyerek çağı, toplumu ve insanı anlatabilirsiniz. sözlerinin sahibi yazardır. ayrıca bab ı esrar ile bir kere daha sevdiğim insandır.
çok güzel polisiye roman yazan yazardır. anlatımı akıcı ve olabildiğine samimi olup, romanlarındaki karakterleri birçok özellikleriyle kendinize benzetebilirsiniz.
--spoiler--
“Cesaretin en büyük düşmanı zeka, soğukkanlılığınki ise hırs. Bunlar ateş ve
buz gibidirler. Birbirlerini yok ederler. Çok cesur adam gördüm, ama inan bana
hiçbiri yeterince akıllı değildi. Akıllıların çoğu ise cesaretin aptallık
olduğunu düşünüyordu. Çevremde pek çok hırslı insan vardı, ama hemen hepsi, onları
isteklerine ulaştıracak olan asıl özellikten, sabırdan, serinkanlılıktan
yoksundular. Serinkanlı olanlar ise hırslı olamayacak kadar uyuşuk ve
tembeldiler. Eğer bu doğru özellikler bir tek kişide toplanmışsa, ben "o adama dikkat edin." derim.
--spoiler--
çok akıcı bir dile sahip olan, okuyucuyu yormayan iyi bir polisiye yazardır.Kanaatimce türkiyede türünün en iyisidir. Ancak kendisinde bir 'nevzat komiser' takıntısı vardır daha çözemedim.
Her romanında sürekli kabus gören bir karakteri vardır. üçüncü kitaba geçince normal olaylar için bile ''Kabus görüyo bu gene'' tepkisini verdirtir adama.
bütün kitaplarını zevkle okuduğum, okurken beni ayrı bir havaya sokan, loş ışık - kahve - sigara ilişkisini bana çağrıştıran, en sevdiğim türk yazardır. tarih bilgisi de verir, hayat dersi de verir. bunları yaparken aynı zamanda cinayet de işlenir, farkında olmadan çözülür..
yedi rakamına takıntısı olan polisiye yazardır. romanlarındaki kabusları birkaç kitabını okuyan insan hemen anlar. dili ve betimlemeleri kuvvetli,kırmızı şarap ve birazda sezar salata alarak zevkle okunası satırlarda sizi tarihi bir yolculuğa çıkarır. son olarak kitaplarını asla filme aktarmasın. çok yavan bir tat kalıyor.
o çok övdüğümüz yabancı yazarlardan hiçbir eksiği olmayan yazar. evet "övdüğümüz" diyorum çünkü ahmet ümit'i tanıyana kadar, polisiye tarzında hiçbir türk yazarın yabancılarla boy ölçüşemeyeceğini düşünüyordum.
sultanı öldürmek isimli kitabı teni çıktı. kitabın yarisindayim. ve her sayfada, hatta her cümlede, hayranlığımı bir kat daha arttıran bir kitap yazmış. betimlemeler, gözlemler çok iyi. dostoyevski'nin suç ve ceza'sını okuyormuş gibi hissediyorum kendimi zaman zaman.
ayrıca istanbul hatırası isimli kitabı da dehşet bir kitaptır. kitabın sonunu ancak müneccimseniz tahmin edebilirsiniz, yoksa çok zor.
romanları bir gecede biten nolduğunu anlayamadan katile ulaştıran bir solukta heyecanla kitaba yapışıp kalınan ve işte o muhteşem kitapların muhteşem yazarıdır ahmet ümit... birtek son kitabı eksik kalmıştır en kısa zamanda bir koşu alınıp okunmalıdır.