ahmet vefik paşa

entry43 galeri2
    43.
  1. Osmanlı ülkesinde böyle 100-110 kişi olsaydı şimdi büyük ülke idik.
    ben ilk tiyatroya bursa'da gitmiştim,genco erkal oyunu idi,çocuktum anlamadım ama sanata yakınlaştım.
    1 ...
  2. 41.
  3. ahmet vefik paşa ( 3 temmuz 1823 - 2 nisan 1891 )

    1834'te babasının görevi dolayısıyla liseyi fransa'da saint louis lisesinde tamamlamıştır, fransızcasının ne kadar iyi olduğunu sanırım burdan çıkarabiliriz..

    1840 yılında ise londra elçiliğine elçilik katibi olarak gönderilmiştir, burda da iyi bir şekilde ingilizce öğrenmiştir.

    1849 yılında mütercim-i evvel yani başçevirmen olmuş ahmet vefik paşa,yine bu yılın başlarında fransız lamartin türkiye'ye göç etmek istemiş, sadrazam mustafa reşit paşa'ya başvurmuş, hatta lamartine'e aydın çevresinde bir çiftlik verilmesi kararlaştırılmış, bu işi sonuçlandırmak üzere ülkemize gelen charles roland'a hükümet temsilcisi olarak ahmet vefik paşa katılmış..

    1851'de encümen-i danişe yani bilimler akademisine üye olmuş vefik paşa, ardından tahran büyükelçiliğine atanmış, burada geçirdiği yıllarda farsça'yı çok iyi bir şekilde öğrenmiş..

    1857'de deavi nazırlığına yani adalet bakanlığına getirilmiştir, sonra 1860 yılında paris'e elçi olarak gönderilmiş,1861'de evkaf nazırı yani vakıflar bakanı olmuş..

    1862'de divan-ı muhasebata yani sayıştay'a başkan seçilmiş, aynı yıl darülfünun'da hikmet-i tarih okutmaya başlamış..

    sadrazamlar değişince bazen açıkta kalan ahmet vefik paşa, bu boşta kalan zamanlarını çok iyi şekilde değerlendirmiştir, moliere'den yaptığı çeviriler basılmıştır..

    o dönem için rüştiyelerde yani ortaokullarda okutulan fezleke-i tarih-i osmani'yi bu dönemde hazırlamıştır.

    bundan sonra 1871'de rüsumat emini yani gümrük bakanı, 1872'de sadaret müsteşarı yani başbakanlık müsteşarı oldu, aynı yı maarif nazırlığına yani milli eğitim bakanlığına atanmış ahmet vefik paşa..

    1875'te petersburg leningrad akademisine üye seçilmiş, 1876'da lehçe-i osmani'nin ilk bölümünü bastırıp tamamlamıştır.

    1878 de millet meclisi başkanı oldu, aynı yıl '' paşa'lık '' ünvanı verildi, daha sonra ayan meclisi üyesi oldu.. 4 şubat 1878'de dahiliye nazırı ve başvekil olmuştur.. 18 nisan'da bu görevlerden uzaklaştırılınca 1879'da bursa valiliğine atandı..

    ahmet vefik paşa'nın bursa valiliği her anlamda çok başarılı verimli geçmiştir diyebiliriz..

    1888-1889 yılında lehçe-i osmani'nin 2. bölümünü tamamlayıp iki bölümü birden tek cilt olarak yayımladı..

    ahmet vefik paşa ile ilgili güzel birşey anlatalım;

    uzun süre işsiz kalan bir bucak müdürü bursa valiliği sırasında ahmet vefik paşa'ya gelmiş.. dilekçe için pul alacak para bile bulamayana adam pulsuz kabul edilmeyeceğini bildiğinden dilekçeyi okuyup sözlü olarak vermiş, kırk yıl çalıştıktan sonra açıkta kaldığını bildirir, bucak müdürü olarak atanmasını ister..

    vefik paşa dilekçeyi dikkatle inceledikten sonra tebeşir ister, dilekçe sahibine arkanı dön der, adamın ceketine sual olunmak üzere taraf-o defterdariye'ye sözlerini yazar ve ardından adamın defterdara gitmesini emreder..

    adam aynı şekilde gidip defterdara selam verir, arkasını döner, defterdar şaşkınlık içinde kalır, yazıyı okur.. paşa'ya gidip '' seyyar bir havalenizi aldım, ne ferman buyrulur ? '' der..

    vefik paşa '' herif pul parasını bile tedarikten aciz kaldığını anlatmak için bana şifahen arzuhal verdi, bende sana havale ettim, açık bir yer bul ta'yin et der..

    işte böyle komik, yerine duruma göre hareket eden enterasan bir adammış ahmet vefik paşa *

    bir de bursa valisi iken yaptığı güzel şeylere değinelim ahmet vefik paşa'nın.. yıllarca bursa tiyatrosunda çalışmış oyuncu ahmet fehim efendi o dönemi şu şekilde anlatmış..

    '' 1879 idi, fasulyacıyan, hiranuş, koharik ve şirinyan gibi artistlerle bursa'ya gitmiş, melekzat bahçesinde oyun veriyorduk, oyunumuza bir gece bursa valisi ahmet vefik paşa geldi, bunun nasıl bir vaka olduğunu tasdik edersiniz değil mi ? oyunumuzu seyretti ve bizi ertesi günü makamına çağırdı;

    - size bir tiyatro yaptıracağım, dedi. eserler vereceğim onları oynıyacaksınız. yaptıracağım tiyatroya kira vermiyeceksiniz, yalnız gurava hastanesi menfaatine senede iki oyun vereceksiniz, bu temsillerin bütün hasılatını hastane alacak..

    biz ümitlenmiştik, fakat beklenecek diye de üzüntülü idik: koca vefik paşa kendine has faaliyetle derhal bursa'da postane karşısındaki kahvehanenin bahçesine otuz altı localı, güzel, zarif tiyatro yaptırdı. bize ilk piyes olarak meraki adı ile moliere'in malade imaginaire'ini verdi, oynadık. şehirdeki konsoloslar, büyük memurlar, eşraf kamilen geldi. tiyatromuz pek büyük bir rağbet görüyordu, az zamanda istanbul'da görülmiyen intizam ve sanat içinde bir türk temaşası tessüs eyledi. vefik paşa sıra ile tekmil moliere'leri tercüme etti, biz de sahneye koyduk; provasına gelir, beğenip beğenmediğini yüz hareketlerinden anlardık ve daha ziyade çalışırdık, tiyatromuz sene de dokuz ay açıktı, üç ay tatil yapardık. paşa vilayet dahilinde devre çıkarken;

    - ben yokken çince'ye benziyen tercümelerinizi oynıyabilirsiniz, derdi.

    tiyatromuzun maddi hayatını da paşa temin etmişti. artistlerin maaşı ödenemezse, yahut masraflara para yetişmezse farkını paşa ödetirdi; kendisi tam manasıyla sanat babası idi; nadir yetişit bir muharrir ve mütercimdi. moliere'in eserlerinden ufak hacimde matbu asıllarını bir elinde tutup öteki eliyle bloknotu üzerine tercümesini yazdığını görmek insana hayret ve hürmet duyguları verirdi..

    ahmet vefik paşa yaptırdığı tiyatroda bu suretle tercüme ettiği moliere'in piyeslerini seyircilere mümkün olduğu kadar cazip göstermek için de, o zamanlar yetişen aktör pek çok olmadığından, bizzat uğraşarak ödetirdi, çünkü, bu suretle memlekete haklı olarak , büyük bir hizmet yaptığına kanidi..

    ... paşa bize moliere'in her eserinin psikolojisini, yazılma sebebini, karakterleri bir bir anlatır, tahlil ederdi. provalara ekseriya gelir, eserin sahnedeki seyrini takip eder, beğenirse nihayetine kadar oturur, dinlerdi, bazen de provayı çok fena bulduğu zaman hemen kalkar giderdi...

    ... bir zaman sonra bursa'dan ayrıldı, bu sırada tiyatroyu da kapattılar, bizi de bursa'dan defettiler.''

    üstteki alıntıdan bile ahmet vefik paşa'nın ne kadar büyük bir tiyatro, sanat adamı olduğunu anlayabiliriz..

    bugün ülkemizde böyle iki kişi olsa tiyatronun sanatın sırtı yere gelmez..

    tiyatro için, sanat için, türk dili için yaptığı çalışmalar sebebiyle ahmet vefik paşa'yı saygıyla analım, türk tiyatrosu zamanında bir yerlere geldiyse bu ahmet vefik paşa'nın zamanında yapmış olduğu çalışmalar sebebiyledir..

    ahmet vefik paşa'nın fransızcayı, ingilizceyi, farsçayı çok çok iyi bildiğini bir kez daha hatırlatarak bu entryimi de burada sonlandırıyorum..

    türk diline, türk tiyatrosuna katkıların için sonsuz teşekkürler ahmet vefik paşa'm...
    1 ...
  4. 40.
  5. Ahmet Vefik Paşa, 19.yüzyılın bilgin ve çalışkan devlet adamlarından biri idi. Bursa Valiliği'nde hastane yaptırmış ve hastaneye gelir için Molyer'den çevirdiği komedyaları tiyatroda oynatırdı. Şehrin eşrafını da tiyatroya gelmeye mecbur eder, onları cebren abone yazdırırdı.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1740682/+
    1 ...
  6. 39.
  7. ilk meclis başkanımız.

    meclisi mebusan'ın başkanı olmuştur.

    tiyatro ile ilgilidir.

    ancak abdülhamit diktasına ses çıkarmaması da çokça eleştirilir.
    3 ...
  8. 38.
  9. Pek bilinmeyen bir özelliği ise patates’i osmanlı topraklarına getiren isim olmasıdır. Patates tarımını Bursa valisi olduğu dönemde başlatmış, avrupadan (orada da 70-80 yıl önce başlamış) tohum getirerek Adapazarı ovasında ekim yaptırmıştır.
    4 ...
  10. 37.
  11. kendisinin arkasından "yıllarca paris'te kaldı, bir kadına bile kaymadı, herhalde kuşu ötmüyor" dedikodusu çıkaran rüştü paşa'ya "anasını yollasın da bir bakalım" diyen pro-reaktif osmanlı devlet adamı.

    darülmuallim'de alfalık 101 dersi verseydi imparatorluk çökmezdi.
    1 ...
  12. 36.
  13. dedesi bulgarzade yahya efendi gibi kendisi de çevirmendir. aileden gelen bir çeviri geleneği vardır. eğitiminin bir kısmını babasının paris elçiliği sırasında edindiği için fransızcası mükemmeldir. çevirdiği tiyatro metinlerinde olay örgüsüne sadık kalsa da halka tiyatroyu sevdirmek ve yakın hissettirmek için yer ve kişi isimlerini osmanlı kültürüne uyarlamış, o dönemki ahlak anlayışına uymadığını düşündüğü kısımları da çevirmekten kaçınmıştır.
    1 ...
  14. 35.
  15. moliere'in hastalık hastası adlı oyununu meraki adı ile türkçeye uyarlamıştır.
    0 ...
  16. 34.
  17. 33.
  18. ilber ortaylının dediğine göre altı dilde felsefe ve siyaset konuşacak kadar iyiymiş.
    2 ...
  19. 33.
  20. 19 y.y. osmanlısının reformist aktörlerinden biridir. grekçe, latince ve ingilizce yi ileri seviyede konuşup 16 dil ile ünsiyeti olan paşa, sadrazamlık ve tercüme odasında memurluk görevlerini yerine getirirken rüşvet ve dalkavukluk olaylarına bulaşmamış ve örnek bir siyasi portre çizmiştir.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/433113/+

    http://www.dunyabulteni.n...aber&ArticleID=256835
    0 ...
  21. 32.
  22. 1823 – 1891. DEVLET adamı ve oyun yazarı. Fransız sahne şairi Moliere’in eserlerinden on altısını 1869’dan itibaren tercüme ve adapte etmekle, Bursa’da- tiyatro yaptırmakla şöhret kazanmıştır. Vefik Paşa lise tahsilini Paris’te tamamlamış, orada ve Tahranda elçilik, Londra’da sefaret kâtipliği yapmış, iki defa Maarif Nazırı, iki defa Başvekil olmuştur. Başvekil söziinii ilk olarak o kullanmış, Tahran’da elçilik binasına bayrak çektirerek bu geleneği kurmuştur.

    Kaynak: http://www.yeniansikloped...fik-pasa-2/#ixzz2OP4xwf2o
    0 ...
  23. 31.
  24. tiyatroyu getiren validir. Bursa setbaşında tiyatrosu vardır.
    0 ...
  25. 30.
  26. ziya gökalp'in türkçlüğün esasları kitabına göre osmanlı içinde bulunan türkçülerden biridir. bilimsel türkçülük dışında sanat türkçülüğüne de önem vermiştir.
    türkçülüğü sadece sözde kalmamıştır. evindeki mobilyalardan giysilere kadar hepsi türk malıdır.
    çok sevdiği kızı avrupa modeli bir terlik almak için çok ısrar ettiği halde, evime türk ürünlerinden başka bir şey giremez diyerek kızının bu arzusunu reddetmiştir.
    2 ...
  27. 29.
  28. bir fransız hayranı ve fransız kültürünü yaymaya çalışmış bir insan.
    0 ...
  29. 28.
  30. 27.
  31. önemli görevlerde bulunmuş devlet adamıdır. bursa valiliği sırasında bir tiyatro binası yaptırmıştır; moliére'den yaptığı çeviri ve uyarlamalar bu tiyatroda sahnelenmiştir. memurlarını, tiyatroya gitmeye mecbur tutmuştur.

    özellikle son cümlesi sanata ne kadar önem verdiğinin göstergesidir. şimdilerde ise tiyatroya gidilmesin diye yapmadıkları şey kalamıştır ''akp hükümetinin.''
    1 ...
  32. 26.
  33. çağdaş türk tiyatrosunun temellerini atan adamdır. 1823 yılında istanbul'da doğdu, moliere'in bir çok eserini türkçeye çevirdi ve bursa'da kendi adına tiyatro merkezi kurdu. 1891 yılında istanbul'da vefat etti.

    ''gerçek sanatçıların eserlerinde kullanmadıkları yabancı kelimeleri, dilimizde
    yasaklamak suretiyle öz dilimizi geliştirebiliriz''

    ahmet vefik paşa
    1 ...
  34. 25.
  35. isminde bursa'da lisesi ve tiyatrosu bulunmaktadır.
    0 ...
  36. 24.
  37. aynı zamanda devlet adamı olan tanzimat dönemi edebiyatçısıdır.türkçülük akımının ilk temsilcilerindendir.türk diline büyük önem verip lehçe-i osmani adlı sözlüğü yazmıştır.sözlükteki türk kelimesinin açıklamasında osmanlıların,büyük türk milletinin bir parçası ilk defa ortaya koymuştur.oyunlarıyla ünlüdür.

    (bkz: tanzimat edebiyatı)
    1 ...
  38. 23.
  39. türk dili ve tarihi ile ilgili çalışmalarıyla ünlenmiş, bu çalışmalarla türkçülük akımının kültürel ortamını hazırlamış bir sanatçıdır.
    1 ...
  40. 22.
  41. akp hükümetinde böyle bir şahsiyet yoktur. elçi dediğin adam anında lafını koyması gerekır. paşam nerede sizin gibi devlet adamı.
    0 ...
  42. 21.
  43. ahmet vefik paşa, edebiyat alanında moliere'den yaptığı çevirilerle ün kazanmıştır. bunlardan bir kısmı doğrudan doğruya çevirip bir kısmıda osmanlı yaşam tarzına uygulanmış uyarlamalardır.
    0 ...
  44. 20.
  45. kırım savaşı bitmiş osmanlı mali açıdan çok zor zamanlar yaşamaya başlamıştır. ve çareyi fransızlardan borç almakta blmuşlardır. bu borç alma olayı istanbul büyükelçisinin hadsizleşmesine sebep olur. 7 kürekli bir kayık yaptırır elçi. oysa 7 kürek demek sadece içinde saraylı olduğunu belli eden bir farklılıktır. elçi dediğinin en fazla 5 küreği olur ama dedim ya hadsizleşmiş elçi. 7 tane kürek koyup boğazda yüzdürmüş kayığını ve istanbul halkı o kayığı her gördüğünde suya doğru eğilip selan durmuş. nedeni içindekinin saraylı olması. kim bilir ne kadar çok eğlenmiştir o elçi ve kötü yanı biz fransızlardan borç aldık bir laf söylersek ayıp olur diye düşünen hanedan mensuplarının pısırıklığı. kendi tarihlerine örflerine ihanet ettiren pısırıklıkları. ama o hanedanın o kadar yıl ayakta kalmasının tek sebebi savaşabilmeleri değildi. dünyada görülen en büyük 5 imparatorluktan birinin osmanlı olduğu gerçeğinin altında çok savaşçıydılar deyip geçilemeyecek devlet adamları vardı. iyi günlerde sayıları bir hayli fazlaydı. güven vardı, hüküm sürme vardı, diğer devletlerin osmanlının kudretinden korkmaları vardı ama kırım savaşı sonunda bunların hiçbiri ortada yokken bu rezilliğe dersini veren paris büyükelçisi ahmet vefik paşa sahnedeydi.

    emrini verdi ve napolyon'un kullandığı at arabasının aynısından yaptırttı ve beyaza boyattı. hani bizim 7 küreklinin içinde saraylı olurdu ya o beyaz arabanın içinde de sadece napolyon olabilirdi. vefik paşa kuruldu arabasına ve başladı paris sokaklarını turlamaya. her gören fransız iki büklüm olup eğildi önünde. çünkü içinde napolyon olmalıydı. fransızlar bunu öğrenince sinirlerinden ne yapacaklarını bilemediler zaten vefik paşa dili ile napolyon'a sıkıntı çıkartan bir adamdı ve şimdi de onun arabasını kullanıyordu. bu ne hadsizlik diye düşünen fransızlar hemen durumu istanbul'a bildirdiler ve bu rezilliğin bitmesini istediler. şaşkın istanbullu bunu ahmet refik paşa'ya iletince paşa şu cümlenin osmanlıcasını söyledi.

    ne zaman o hadsiz istanbul büyükelçisi kürek sayısını 5'e indirir o zaman bu beyaz araba ortadan kalkar... aynen de öyle oldu. kürek sayısı 5'e indi ve paşa arabayı ortadan kaldırttı.

    lafı hiç şimdiye çarptırtmayacağım ama bu böyle biline ve biraz düşünüle... el etek öperek olmadı ve ahmet vefik paşalar gibileri sayesinde en kötü zamanımızda bile olamadı.

    damarlamızdaki asil kanda mevcud olan şeyin farkına varın...
    5 ...
  46. 19.
  47. yer bursa ulu camii. ankara'dan misafirlerim gelmiş, adet olduğu üzere ulucamii'ni gezdiriyorum onlara -gezdirmek denirse- derken bir yerli turist kafilesine gözüm takılıyor başlarında yaşlıca bir adam camiye dair çok ince ve yüzyılları aşkın detayları büyük bir içtenlikle anlatıyor,merak ediyo katılıyoruz ekibe.

    bilmediğim o kadar çok şey çıkıyor ki, hatta camiyi yeni öğreniyorum desem yeri, neler yok ki...

    biri kalkıyor, caminin kolonlarındaki alışık olmadığımız tarzdaki resimlerin (-benim de her seferinde anlamlandıramadığım resimler, resim derken yunan mitolojisine özgü zeytin dalı,defne yaprağı vs. gibi süslemeler) hikmetini soruyor, her unsurun bir hikmeti var zira.

    -hocam bu sütunlarda cenet mi tasvir ediliyor?
    --değerli misafirler bu resimlerini gördüğünüzü bizans sütünları ve bizans perdeleri, giriş kapılarının üzerindeki batılı motifler zamanın bursa valisi *ahmet vefik paşa tarafından yaptırılmış.
    -?%&^? * *

    insanların gözünde acıma ve şaşkınlık hisleri okunuyor.tiksiniyorlar bir nevi... o zaman anlıyorum avrupadaki kiliselerde rastladığım bu motiflerinin ulucamide yer almasının hikmetinin ne olduğunu;

    bu resimlerin hikmeti de; ecdadının ortaya koyduğu kocaman bir medeniyeti beğenmeyip avrupanın/batının değerlerine ve bu değerlerin getirdiği sembolizme sığınmak ne denli büyük bir acizlik/yanılgıdır bunu eksiksizce anlıyor insan.

    hiç camide küfredilir mi?

    demek ki ediliyormuş, bunu öğreniyorum. ahmet vefiğin yitik ruhuna uzun cümleler kurarak çıkıyorum misafirlerimle camiden.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük