istiğna makamının "gıcık"lığı üzerine, hocamın affına sığınarak:
kendisini "ebedi ocaklı" olarak gören hocama, ebedi ülküdaşıma, ebedi ocaklı kardeşi, ülkücülük formasyonunda katkıda bulunduğu bir talebesi olarak bir iki laf etmek isterim.
son bir aydır alışık olduğumuz hicivli dilini, bu açılım safsatasına milletin temsil ettiği kısmının hassasiyetlerini dile getiren partiye ve parti başkanına yönelterek alışık olmadığımız bir muhattaba doğrultmasına ebedi ocaklı olarak şaşırdım elbette. evvela yazısının başını iktibas etmek gerekli:
""Tamamen apolitik bir şey olsun; biraz edebî çeşnisi bulunsun, siyâsi gerilime bais bir şey olmasın" fikriyle kaleme aldığım "Yeşilvadinin Küçük Eniştesi" başlıklı yazı, işte iki günden beri âsâbımı bozmuş bulunuyor."
şimdi hocam, el insaf. mevzu bahis yazı apolitik değil, tamamen politik. sizin alaylı dilinizi kullanmanızın siyasi yazı yazmanıza mani olmadığını en iyi bilenlerdenim. yıllardır yerden yere vurduğunuz siyasileri büyük bir keyifle okuduğum hatırımda. herhangi bir partiyi eleştirmenizde, eskiden mensubu olduğunuz parti dahi olsa bir beis yoktur muhakkak. zaten partinin kahir ekseriyeti parti yönetiminden memnun değil. sizin daha evvel eleştirdiğiniz konularda size yüzde yüz katılan birçok ülkücü var. yani benim esas meselem sizin partinizi eleştirmeniz değil, fakat eleştirdiğiniz noktalardır.
son günlerde mhp'nin sokaktan çekilmesi ile alakalı oluşturulmaya çalışılan "korktular, bakın onlarda silindi artık yoklar" edebiyatına sizin de katkıda bulunmanızdır benim sizi eleştirdiğim nokta. yeşil vadi'nin küçük enişte'si başlıklı yazınızda verdiğiniz bunlar konuşur konuşur da birşey yapamaz artık, kuru gürültücüler mesajı ebedi ocaklıların kanına dokunmuştur elbet. çıkmasının faydası ne olur onu bilemem. fakat benim okuduğum kadar sizin yaşamışlığınız, unutmuşluğunuz var. ülkücü hareketin gördüğü yanlışı eliyle düzeltmeye gönüllü olduğunu siz benden çok daha iyi bilirsiniz, siz de bu gönüllülerdendiniz zaten.
siyasi arenada milletin bir kısmının hassasiyetlerini dile getirenleri küçümsemenizi, hareketin potansiyelini küçümsemenizi, vel hasıl hicivli dilinizi yönelttiğiniz cenahın kabahatini ilk defa anlayamayan ebedi ocaklı kardeşlerinizi, abileri olarak anlamanız dileğiyle.
milliyetçiliğin ruhunu, inancını, savunduğu ne varsa her şeyi silip atmışsın alkan hoca. bir partinin tutumunu, tavrını eleştiricem derken, milli duygularına sahip çıkan ve bu ülkenin bekası için hiçbir mesuliyetten kaçınmayacak esas milliyetçileri harcamışsın. bir de onların sözlerine kulak veriniz. ne der bu milliyetçiler biliyor musunuz?
biz milletiz. benliğimize sahip çıkan bir milletiz. dış güçlerin veya içimizdeki hainlerin dayatmalarına aman vermeyecek kadar güçlü bir milletiz. bizi biz yapan, ayakta tutan milli hassasiyetlerimiz. işte şimdi, şu zamanda bunu yok etmeye çalışanlar var aramızda. milliyetçiliği faşizimle eşdeğer tutup, hedef tahtasına bizler oturtulmak isteniyoruz.
ve bizim tek bildiğimiz demeyeceğim, bizim tek inandığımız şudur: "bir ülkeye milliyetçileri kadar kimse değer veremez, sahip çıkamaz."
bu ülkeyi asıl bölecek olanlar milliyetçiler diyerek son darbeyi vurmaya çalışıyorsunuz. hiçbir darbenin altında ezilmeyecek bir inançtır bu. ve özür diliyorum ama "milliyetçi fikriyatı" ülkeyi bölmekle suçlayan zihinlerin temizliğinden şüphe diyorum.
şuna artık daha çok inanıyorum. biz gerçekten güçlü bir milletiz. neden mi? içeriden biz, dışardan yabancı devletler o kadar uğraştıkları halde hala ayaktayız. çünkü inancımız var. bu inancı bize kaybettirmeye çalışanlara karşı duran ben gibi milliyetçi gençler var. şükür olsun ki var.
olmaz alkan hocam. herkes kürtçeye demokratik açılım der de, osmanlıcaya demez. olsa olsa "şeriat geliyor, ülke elden gidiyor, gericiler bastı yetişin a dostlar" denir. osmanlı'dan böyle nefret eden bir gençlik yetişmişken bu kültür hamlesi atılmaz.
oysa ne şerefli bir adım olurdu, tıpkı okuyucunuzun dediği gibi; geçmişe açılım.
sivaslı,6. şehrin yazarı(sivas),cumhuriyet üniversitesi hocası,zaman gazetesi,aksiyon dergisi,cafcaf mizah dergisi yazarı...keyifli ve zekice bir uslubu vardır...hoca olarak biraz soğukmuş öyle derler...
şu anda habertürk'deki karşıt görüş adlı programda ismet özel ile birlikte üfürmektedir. programın adı karşıt görüş ama ismet özel ile arasında bir fark göremedim. aynı cehalet, aynı din simsarlığı , aynı çürümüş zihniyet.
fareli köyde kavalcı rolünde farelere evliyalık taslamaktadır. ama aslında ne mal olduğunu benim kadar sen de çok iyi biliyorsun değil mi hacı.
normal şartlarda tecrübe ve bilgi birikimi olarak bacağına tırmanamayacak adamların kendiyle akıllarınca taşak geçtiği zat.
it ürür kervan yürür haydi hacım breh!
bu yazar tiyatroyu sevmiyorum veya şu tiyatro şöyle gitmeyin dese zaten kimsenin bu rezalete laf edeceği yoktur.
ama aklı fetoşan zehir ile dolu, amerikan aşkı ile kavrulan cemaatçi yavrular zaman denen bedava dağıtılan, şişirme ve götten sallama tirajlı gazeteyi ve yazarını nasıl savuncam diye şekilden şekile girmişler.
bu adam gelip bu yazarlara hakaret etse yine de savunurlar. zira buradan anlaşılan durum o.
adamın biri çıkmış tiyatro için " tehlikeli " diyor ve hala birileri sırf kendi ideolojisi diye bu rezaleti ve kepazeliği savunacak kadar alçalıyor.
buradan alınacak ders şu ki bu ülke için en büyük tehlike bu yazar ve arkasında ki sığır sürüsü kıvamında ki destekçileridir.
ee sonra tabii ki zam yapan akp'yi savunacaklar, şehide kelle diyerek hakaret edip, Türkiye cumhuriyet'i tarihine kara leke olarka geçen birine oy verecekler.
bu zihniyet değil mi ceketi mi koysam seçtiririm, odun koysak seçtiririz diyenlere tapan, demokrat ilan eden ve secde eden.
neyse sizler köhne ve kirli beyinleriniz ile tiyatroyu tehlikeli görecek kadar ortaçağ kiliselerindeki o karanlık insanlar gibi düşüncelere sahip olanları savumaya devam edin.
zaten aksini yapsa idiniz hem insanlığa hemde tiyatroya ciddi hakaret olurdu.
koskoca doçentttir ama kıytırık cumhuriyette doçenttir. geveze ve laf soktumculukla yazı yazan bir tip. sevmiyorum. laf soktumcuklarını hiç sevmiyorum.
- tiyatrolarda sadece sahne aydınlatılır. geriye kalan kısım karanlıktır, düşebilirsiniz.
- tiyatroya giderken trafik kazası geçirebilir, kapkaç mağduru olabilir, heyecandan kalp krizi geçirebilirsiniz.
- tiyatro bileti boğazınıza kaçabilir.
- tiyatro derken -r harfi takılı kalabilir ve yaşamınızın geri kalanına seda sayan modunda devam edebilirsiniz.
- tiyatro çıkışında ezilebilirsiniz.
- tiyatro izlerken çenenize koyduğunuz elin parmağı gözünüze girebilir.
- tiyatro ro ro re re re rö rö rö.
"tiyatro tehlikelinin" yeni anlamını açıklar yarın bir gün yahu. siz de adama demediğinizi bırakmadınız. o ki hamlet' i ham yapmış bir kişilik.
tiyatroyu tehlikeli bulacak kadar korkunç ve karanlık düşüncelere sahip zaman gazetesi yazarı.
zaman gazetesi yazarı olduğu için doğal karşılıyoruz bu korkunç düşüncesini.
lakin aynı konuşmasında tekel işçileri için atıp tutmuş kişidir.
sanırsam zaman yazarı olmak ve akp yalakası olmak demek otonom şekilde ezber ifadeler kullanmak demek.
çünkü bu kişinin adını kapayın, tekel işçileri ile olan söylemini okuyun ve diğer akp yalakası yazarların söyleminide yanına koyun hepsi birebir aynıdır.
sanki tek merkezden çıkmış gibi.! *
neyse tekel işçileri benden fazla!! para alıyor gibi komik bir ifade de bulunmuş ama niyeyse 4c rezaletini veya tekelcilerin 600 milyon maaş alacak olmasına pek değinmememiş.
diyoruz ya tiyatroyu tehlikeli bulan ve hele ki zaman yazarı ise bu adamların bunları dile getirmesi imkansızdır.
neyse madem öyle diyor bu adamlar o halde bunları da 4c'li yapalım.
sonra bunlara ayda 600 milyon maaş verelim.
12 ay değil, 10 ay alsın maaşını.
heran maaş alamama durumu da olsun.
işte bakın o zaman bu yazar nasıl yaygara koparıyor, nasırına basılmış gibi hak ararım diyor.
anında eline tekel yazılı dövizini alır, ankarada taburesine oturur ve eylem yapardı.
zira bu zihniyet öyledir. bir elleri yağda, öteki baldadır. geçim sıkıntıları yoktur. ay sonunu getirememe gibi korkuları yoktur.
tek korkuları akp'ya yalakalık yapamama korkuları vardır bunlarda.
yazarlığındaki harika üslubu yanında televizyonculuğa da el atmış nüktedan entelektüel kişidir. (bkz: shaber) televizyonunda her cumartesi 23'te (bkz: masaüstü) isimli bir program sunmaktadır matrak röportajcı yazar kişisi (bkz: salih zengin)ile birlikte. izlenilmesi ve zevk alınması gerekir.
