ders esnasında arkadaşımın yüksek sesle hepimiz çirkiniz ahmet haşimiz nidasıyla sınıfı yerle bir ettiği edebiyatımızın yetiştirdiği en çirkin simalarından biridir kendileri.
edebiyatımızın kıskanç, nefret dolu ama iyi şairlerinden biridir. etrafındakilere her zaman şüpheyle yaklaşmış, herkesin ona düşman olduğunu düşünmüştür. bir anı diğer anına uymayan zat. ne yapacağı hiç belli olmaz, bir anda köpürüverir* çirkin olduğunu düşünerek aynalara bile tükürdüğü görülmüş, yazılmış, çizilmiştir. ama her şeye rağmen iyi ki şairimiz olmuş.
sembolizmin türk edebiyatındaki en büyük temsilcisidir. saf şiir adını verdiği şiir anlayışına göre ;
şiir düz yazı gibi anlaşılmak üzere değil , duyulmak üzere vucut bulmuş musiki ile söz arasında sözden çok musikiye yakın bir dildir.
şiirde açıklıktan kaçar, maddeden nesnel görünümden ve anlatımından hoşlanmadığı için yarı karanlık ortamları ve akşam saatlerini şiirlerine dekor olarak seçer. hayale büyük önem verir ve en soyut kavramları bile biçimleri değişmiş hayali nesneler olarak anlatır.
an itibariyle kafanın içinde dönen muhteşem şiiri o beldeden tek bir cümle... fakat öyle bir cümledir ki bir kez söylendi mi, kendi tekrarını doğurur;
'...
melali anlamayan bir nesle aşina değiliz...'
hece ölçüsünü köylü ölçüsü olarak nitelendirdiğinden hiçbir zaman aruzdan vazgeçmemiştir ve ömründe heceyle şiir yazmamıştır. *
bağdat doğumludur. fecr-i ati sanatçılarındandır. fecr-i ati'de yalnız kalmıştır; kendi çağdaşlarının **** fecr-i ati'yi bırakıp milli edebiyat'a geçmesine rağmen kendisi asla fecr-i ati'den vazgeçmemiştir.
çirkinlik-güzellik görecelidir; lakin fotoğraflardan bakıp karar vermek zor değildir. yalnız yaşamasının tek sebebi çirkin olması değil; arap olmasıdır. üst çevrede arap olduğu için dışlanmıştır.
kendisini çirkin bulmak da ne demek? herkes tarafından kabul edilmiş bir tescilli çirkinliği vardır. yahu adam kurbağaya benziyormuş. sadece geceleri dışarı çıktığı anlatılır. kimse görmesin yüzünü diye. o derece yani.
Kendisini çirkin bulur, yüzünü beğenmezmiş. Bu yüzden ömrü boyunca ıstırap çekmiştir; ama o, ne yüzüne bakılmayacak kadar çirkin bir adamdır ne de çirkinliği yazdıklarına bir gölge düşürür. Bilseydi ki kıyamete kadar bu sıfatla anılacak; herhalde o meşhur başım şiirini yazmazdı.
Başım şiirinde şöyle der:
Bî haber gövdeme gelmiş, konmuş
Müteheyyic, mütekallis bir baş,
ayırır sanki bu baştan etimi,
Ömr i ehrama muâdil bir yaş!
Ürkerim kendi hayalâtımdan,
Sanki kandır şakağımdan akıyor.
Bir kızıl çehrede âteş gözler
Bana gûya ki içimden bakıyor.
Bu cehennemde yetişmiş kafaya
Kanlı bir lokmadır ancak mihenim,
Ah Yarabbi, nasıl birleşti
Bu çetin başla bu suçsuz bedenim.
haşim, sembolizmin, alacakaranlığın şairdir. güneşin hiçbir zaman tam anlamıyla doğamadığı bir evrende yaşar. kızıl ve kırmızı renklerle örtülü bir coğrafyala çevrilidir, izlenimlerini de buna uygun olarak şiire döker. kullandıığı dili anlamak bazen tam bir muamma ise de, biraz çaba ile kendini ele verir. çirkinliğini kendine dert yapan bu insan yaşamını kendini suçlayarak ve aşağılık hissi ile geçirmiştir. kendine dönük yaşamış, bir anlamda kendi kendini tecrit etmiş bir insandan dış dünyaya yazılmış mektuplar gibidir şiirleri...
anlamak zordur ama anlanınca tadından yenmez.
''bir mana bulmak için şiiri deşmek güzel bir kuşu eti için öldürmeye benzer''
''şiir ne kadar anlaşılmaz olursa o kadar şiir oluyor'' sözlerinin sahibi olan şairimiz.
fecr-i atinin kuruluş toplantısında encümene önerdiği isim kabul edilmeyince küsüp bir daha toplantılara katılmamıştır. başlangıçta ağır ve sanatlı dil kullanmayı seven haşim, son dönemlerinde milli edebiyat akımının da etkisiyle dilini nispeten sadeleştirmiştir.
fecri ati dediğimiz akımın son yazarlarındandır..çirkin olması hasebiyle insanlar tarafından dışlanmıştır..depresif dediğimiz melankoli bir hayatın akımında edebiyatımıza zengin şiirler hediye etmiştir..saolsun..varolsun..
dönemin melankolik şairi. karanlık, melankoli, karamsarlık onu anlatır.ayrıca kendisini çok çirkin gördüğü için de sokaklara suratı görünmesin diye geceleri çıkarmış bu zât.
henüz daha 10'lu yaşlarındayken, babası bir göreve gider ve haşim ile annesini yanlız bırakır. bu dönemde annesi fenalaşır ve ölür. haşim bir kaç gün evde annesinin cesediyle yaşar, babası eve döndüğünde ceset kokmaya başlamıştır, bunun üstüne çocuk bu travmayı atlatsın diye haşim'i alan babası bağdat'tan istanbul'a taşınır. sanıyorum ki haşim travmayı atlatamaz.
nesri ile nazmı arasında çok büyük farklar bulunan şairdir. nesirlerinde kullandığı dil olmasa bile anlatışı sadedir. şiirlerind ise aşırı dercede somboliktir.
akşam ile bütünleşmiştir. aşırı derecede yeisle kaplı bir adamdır. çirkin olduğunu düşünerek kendisini dış dünyaya kapatmıştır. kendisini seven tek kadın olan annesinin hastalık dolayısıyla onu erken terketmesininj hıncını kadınlardan çıkartmıştır. şiirlerindeki akşam ve göl çocukluğunda annesi ile yaptıkları akşamüstü gezilerinden kalmıştır. onun için tek rengi vardır akşamüstü kızılı. arap kökenli olduğu için edebiyat dünyasındaki pekçok kişiyle anlaşamamıştır. dili oldukça ağdalıdır.
sembolizm akımının öncüsüdür. şiirlerinde duygusallığı yakalamak için romantik anları seçer. fecr-i ati yazarlarındandır. fecr-i ati edebiyatı sonrasında milli edebiyat dönemine dahil olmayan şairdir.