gün batımı temasını, sembolik anlatımı ve şiirde romantizmi yoğun şekilde aktarmıştır dizelerine..
hayatının düzensiz ve ruh halinin melankolik olduğunu derinden hissettirenlerden.
Bizim şairlerimizde şöyle bir durum var.
Batı'ya gidip, oranın edebi akımlarını içselleştirip bütün konseptlerini değiştiriyorlar.
Her iyi şairin yazmaya ilk başladığı dönem ve olgunluk dönemi çok farklıdır ancak; iki Fransız şairle sohbet ettin diye de şiir düzenini komple değiştirmek garip geliyor.
Ha Ahmet Haşim iyi bir şair midir? Bütün o kasvetli, insanı bunalıma sürükleyen, yahu bu boktan dünyada ben neden yaşıyorum diye kendini sorgulatan şiir yazma anlayışına sahip olsa da Türk edebiyat tarihinin en iyilerindendir.
Yarin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir karanfil.
Gönlüm acısından bunu bildi.
Vurulmuş gibi yer yer,
kızgın kokusundan kelebekler
Gönlüm ona pervane kesildi..
I. Dünya Savaşı’ndaki askerliği Çanakkale Cephesinde bulundu. fıkraları, denemeleri ve gezi yazılarıyla dili sade ve oldukça başarılıdır. (d. 1884, Bağdat – ö. 4 Haziran 1933, istanbul)
"neşeye hâkim değildik, kederi kendimizden uzaklaştıracak hiçbir kuvvetimiz yoktu." sözlerinin sahibi gecenin şairi.
vefatının hemen ardından hazırlanan mülkiye dergisinin haziran 1933 tarihli 27. sayısının ahmet haşim nüshasında şükûfe nihal kendisi için şu sözleri kaleme almıştır:
"seni gömdüler... gömülen yalnız sen değildin; o gün, seninle beraber, o karanlık çukura, güneşleri, yıldızlar ile; renkleri, çiçekler ile bütün bir güzellik dünyası da çöktü, gömüldü...
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Sular sarardı yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.
şiirde mana aramak, güzel sesli bir kuşu eti için öldürmek gibidir diye bir benzetme yapmış olan şair. 1.dünya savaşının içinde asker olarak yer almasına rağmen hiçbir şiirinde hiçbir şekilde buna yer vermemiştir. kayıtsız olması ve sadece ferdi konuları işlemesi çok eleştiri almıştır; fakat ben takdir ettim, sanatına hiçbir ideolojiyi bulaştırmamasını, siyasi ya da toplumsal konulardan uzak durmasını. onun şiir anlayışı da biraz farklıdır. ona göre bir şiirden herkes aynı şeyleri anlamamalı, şiir herkes için farklı şeyler ifade etmelidir. yanılmıyorsam dergah dergisinde paylaştığı yazısında, şiiri 'resul sözü' ne benzeterek, ondan herkesin farklı anlamlar çıkarması gerektiğini bu şekilde vurgulamıştır. ha bir de son olarak şöyle bir özelliğini de ekleyelim: bazı araştırmacılar haşim'in içine kapanık biri olmasını, kendisini beğenmemesine bağlamışlardır. nitekim ahmet haşim'in kendisini çirkin bulduğunu ifade ettiği de bir gerçektir. öyle biri işte. uyusun bakalım mışıl mışıl yerinde.
Lisede edebiyatçı bu adama türk edebiyatı için haşmetli bir adamdı demişti. Başkada bişey bilmem zaten edebiyat derslerinden kaçıp call of atardık. Arada bf2 de helikopter falan sürerdim. Benden başka kimse süremezdi o aq helikopterini. Benimde çok sürünce midem bulanırdı zaten. Amk heliyopteri.
Türk şiirinde benim nazarımca ilk beş isimden biridir.
Mana derinlik bakımından hiç de zayıf bir şair değildir.
Merasimde siir okuyan cocuk beyniyle siir okuyan insana en iyi şairler de bir şeyler anlatamaz olur. Okuyanın tecrubeleri de şiirin gerçek anlam ve değerini bi bakıma bulmak görebilmesi demektir.
Çirkinliği üzerindeki düşüncesi abartılıdır. Geceleri dolaştığı sòylenir. Gündüzleri sevmedigi.
Çanakkale savaşına bizzat katılmış; fakat bu dönemle ilgili tek bir anı bile kaleme almamıştır.
Meşhur "akşam yine akşam yine akşam/ bu dem göllerde bir kamış olsam" dizelerini izmir'de öğretmenlik yaptığı sırada bir bataklıkta gün batımını izlerken yazmıştır.
Karanlığa, geceye hayran; ışığa düşmandır. Ona göre ışık tüm kusurları ortaya çıkarırken; karanlık kusurları gizler.