tezakirinde anlattığına göre özellikle sultan Abdülaziz döneminde Karadağ, bosna, hersek, kosova, Makedonya muhitlerinde teftiş ve ıslahata yönelik epeyce görev yapmış olan donanımlı devlet adamı. Bu görevleri esnasındaki tespit ve izlenimlerini o kadar detaylı anlatmış ki, yer yer mekan isimleri ve teferruatta boğulsam da merakla okumayı bırakamadım.
iki dünyaya da hakim büyük bir alim olduğu söylenir. mecelle'yi kaleme aldı. tarih-i cevdet, tezakir, maruzat gibi eserlerini almıştım. ama bak okumaya nasip olmadan akademiyi bıraktım, kütüphanemden ayrıldım. daha da okur muyum, belli değil. işte hayat böyle bazen.
"tezakir"inde kırım savaşı faaliyetleri kapsamında müttefiklere hazırlaması istenen kafkasya konulu sunumu anlatırken kurduğu yaklaşık 3 sayfa süren cümle ile beni benden alan ilim ve devlet adamı (yine de cümleyi takip edebilmiştim ki o da becerisine işarettir.).
Mecelle-i ahkam-ı adliyye'yi başında bulunduğu komisyon yazmıştır. Ve bu medeni kanun orta doğu'da müslümanların taraf olduğu davalarda uzun yıllar uygulanmıştır.
hiç bir gruba, görüşe, siyasi kavgaya taraf olmamış, olduysa da belli etmemiştir. kendi doğruları uğruna yaşamını idame ettirmiş, yeri geldiğinde görevinden istifa etmesini de bilmiştir. yeri dolmadığından hep görevine de geri dönmüştür.
büyük alim. 26 mayıs günü, bilmem kaç yıl önce bugünden beş gün evvel vefat eylemiş, rabbine kavuşmuştur. ortaylı'nın tabiriyle şark medreselerinin son güneşidir.
acaba kendisine açılan pencereden şu zavallı millete bakıp bir iç geçiriyor mudur?
mithat paşa'nın yargılanmasını şaibeli bulanlarca çeşitli ithamlara maruz kalan büyük alim, muallim, cihan allamesi...
mithat paşa ingiliz yanlısı bir vatan haini idi. ona her ceza müstahaktı.bu yargılama cevdet paşa'yı itham etmek şöyle dursun, onu adil yapar.
ikinci abdülhamid meşrutiyeti ilan ederken mithat paşaya ''bu anayasada insanları siyaseten sürme maddesi var, bu nasıl meşrutiyet?'' demiş, mithat paşa ona ''sen anlamazsın!'' diye yanıt vermişti. kanunu esasi'den sonra avrupalı devletler türk anayasasına ''çocuk oyuncağı'' yakıştırmasını yaptılar. abdülhamid de bunun üzerine ingiliz yanlısı mithat paşa'yı sürdü.
mithat paşa, medreselerdeki aklî dersleri kaldıran adamdır aynı zamanda, belirteyim.
Tarihi açık dille yazılmıştır, kaynak olarak değerlidir. Bilhassa "Tezakir-i Cevdet"le yakın tarihimizin birçok perde arkası olaylarını aydınlatmıştır.
islam hukukunu kitaplaştırdı. Resmi tarihçi. türkçe yazılmış ilk grammer kitabı var.fatma aliye hanım' ın babası. önemli eserleri kısas- ı enbiya ve kavalid- i osmanniye.
Osmanlı devleti modernleşme hareketleri döneminin deha şahsiyeti.
batı tarzı yasaların hazırlanmasında daima aranılan adam olmuştur.
fransa'dan medeni kanun un alınmasını reddetmiş, kendisi ekibi ile harikülade bir medeni kanun hazırlamış,
bu kanun (bkz: mecelle) 1926 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. laiklik reformları sürecinde isviçre kanun-u medenisi (!) nin alınmasıyla mezkur tarihte yürürlükten kaldırılmıştır.
Paşa'nın önemi mecelle'de yatmaktadır aslı esasında.
"islam'da köle almak köle olmaktır. Çünkü hadis-i şerifte buyruluyor ki, "Kölelerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin." Köle, ahmak beceriksiz bir kimse de olsa Müslüman ona bakmak zorundadır. Çünkü Müslüman'ın gayesi ona islamiyet'i sevdirmektir. O köle, Müslüman'ı öldürmek için savaş meydanına gelmiş esir düşmüş Müslüman ise onu alıyor dünya ve ahiretini cennet etmeye çalışıyor. işte islamiyet budur."