Vurun ulan
Vurun.
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm
Karnımda sözüm var
Haldan bilene.
Babam gözlerini verdi Urfa önünde
Üç de kardaşını
Üç nazlı selvi
Ömrüne doymamış üç dağ parçası.
Burçlardan, tepelerden, minarelerden
Kirve, hısım, dağların çocukları
Fransız kuşatmasına karşı koyanda
Bıyıkları yeni terlemiş daha
Benim küçük dayım Nazif
Yakışıklı
Hafif
iyi süvari
Vurun kardaş demiş
Namus günüdür
Vurun ulan demiş
Vurun
Ve şaha kaldırmış atını.
2 haziranda yitirdiğimiz büyük şair.
cemal süreyanın kadim dostu, anadolunun sıcak yüzü, adam gibi adam...
çocuğuna "filinta" ismini vermiştir.üstad çok severmiş filinta kelimesini.
rahmi saltuk ustanın müziğinin üzerine sesinin bütün ihtişamını yayan şair. o şiir okurken gözlerinizi istanbul'da kapatır, hozat'ta, urfa'da, adana'nın pamuk ovalarında açarsınız. o şiir okuduğu vakit gözlerinizi ayrılıkla kapatır, o hiç unutulmayacak olan sevgilinin bedeni yamacında açarsınız. o şiir okuduğu vakit, ömrünüzü vermeye hazır olduklarınız gelir aklınıza. o şiir okuduğunda üzülmek haramdır kahrolasıca acılara. işte budur ahmed arif.
kusursuz anlattığı, daha güzel anlatılamayacak onca duygunun yanında ' bir daha hangi ana doğurur bizi ' diyerek kendisini de yine en güzel kendisi anlatmıştır.
Yangınlar
Kahpe fakları
Korku cığlıkları
Ve irin selleri aç yırtıcılar
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın
Bir cana bir başa kalmışsın vay vay
Pasatsız duldasız üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın
Oy sevmişem ben seni
Üsküdar'dan bu yana lo kimin yurdu
He canim
Çiçek dağı kıtlık kıran
Gül açmaz çağla dökmez
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla
Küfrünü medetsiz Munzur
Şahmurat suyu kan akar
Ve ben şairim...
Namus işçisiyim yani
Yürek işçisi
Korkusuz pazarlıksız
Kül elenmemiş
Ne salkım bir bakış
Resmin çekeyim
Ne kinsiz bir rüzgar
Mısra dökeyim
Oy sevmişem ben seni!
Ve sen daha demincek
Yıllarda geçse demincek
Bıcaklanmış dal gibi ayrı düştüğüm
Ömrümüm sebebi ustam, sevgilim
Yaram derine gitmiş
Fitil tutmaz bilirim
Ama hesap dağlarladır
Umut dağlarla
Düşün uzay cağında bir ayağımız
Ham carık kıl çorapta olsa da biri
Düşün olasılık, atom fiziği
Ve bizi biz eden amansız sevda
Atıp bir kıyıya bir zamanı
Yarının çocukları gülleri için
Herbirinin ayva tüyü için çilleri için
Koymuş postasını
Görmüş restini
He canım
Sen getir üstünü
Oy Havar
Muhammed, isa aşkına
Yattığım ranza aşkına
Deeey dağları un eder ferhadın gürzü
Benim de boş yanım hançer yalımı
Ve zulamda kan ter içinde asi
He desem koparacak dizginlerini
Yediveren gül kardeşi bir arzu
Oy sevmişem ben seni!
rivayet olunur ki kendisi deniz gezmiş'in en çok beğendiği şairdir. hoşçakal yarın filminde de deniz gezmiş, hapishanede ahmed arif'in bir şiirini okuyordu.
ayrıca kendi sesinden okuduğu şiirlerden daha etkili müzik bilmiyorum ben. şu kış günlerinde, ankara'da, karanfil sokak şiirini dinleyip dinleyip gitmek kadar güzel bir şey yok.
hatırla sevgili dizisinin son bölümünde bol bol kulakları çınlatılan büyük şair ve mücadele adamı.
bu da dizinin hapishane sahnelerinde çocukların okuduğu unutulmaz şiiridir. buyrun;
Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun...
Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...
Gelgelelim,
Beter, bize kısmetmiş.
Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
Susmak ve beklemek, müthiş
Genciz, namlu gibi,
Ve çatal yürek,
Barışa, bayrama hasret
Uykulara, derin, kaygısız, rahat,
Otuziki dişimizle gülmeğe,
Doyasıya sevişmeğe, yemeğe...
Kaç yol ağlamaklı olmuşum geceleri,
Asıl bizim aramızda güzeldir hasret
Ve asıl biz biliriz kederi.
Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğruna ölümlere gidip geldiğim
Zulamdaki mahzun resim.
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş
Karanfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin..
aç kalan susuz kalan yinede sevdaları tarafından terkedilmeyen, çok iyi şair..
ikinci yeni'ye yakın duruşuna rağmen, yerelliğini ön plana çıkarıp ikinci yeni akımına katılmayıp kendi tarzında şiirler yazan bir şair. tek kitabı hasretinden prangalar eskittimdir.
ahmed arif hasretinden prangalar eskittim adlı şiir kitabının yazarıdır. ahmed arifin şiiri deniz görmemiş çocukları, bir kahvehanenin önünde henüz sardığı sigarasını içen yaşlıları, beni, seni, bizi yine bizim ağzımızdan anlatır. kitap adını ahmed arif'in en bilindik şiirlerinden birinden alır. hasretinden prangalar eskittim şiiri başta ahmet kaya olmak üzere bir çok kişi tarafından seslendirilmiştir. ahmed arif hapise düşmüş ve en güzel şiirleri mapusta yazmış. diğer bildiğim güzel şiirleri;
adiloş bebenin ninnisi
akşam erken iner
içerde
otuzüç kurşun
uy havar
yalnız değiliz
hani kurşun sıksan geçmez geceden
varsın toprak alsın her ne varsa üzerimde
kalemimden dökülen öümsüzlüktür sonrasına
ahmed'im tek kitaplık şairlik üstadlığında
anadoluyu resmeder gibi bölük bölük
isyanıma dem vurdum bazı kırgın mapusluklarda
bazı sövdüm en şiircesinden..
zalimlerden hesap keser gibi böldüm
kelimeleri sayfalarımda..
tek kitaplık geleceğe vardım ve bu şiire kondum...
belkide anadoluyu ve anadolu insanının acılarını, sevinçlerini, farklılıklarıyla bir arada yüzyıllarca yaşamış olmasını dizleriyle en iyi tarif eden şairlerden birisidir. sanırım tek kötü yanı çok az eserinin olmasıdır. anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
aslında "kalbim dinamit kuyusu" diye bir kitabı daha olan şairdir.
ilk kitabın tadını vermese de vardır. refik durbaş'ın kendisiyle yaptığı ropörtajı ve son şiirlerini içerir.
bir çok insan kürt olarak bilse de kendisi türk'tür.
babası türk, annesi urfalı kürt demirkol ailesindendir.
kendisi bu ülkenin insanıdır.
münzevi bir hayat yaşamıştır.çok az dostu vardır.
filinta adında bir oğlu olmakla beraber hiç duymadığımız ve görmediğimiz insandır.
şiirleri dinleyeni ıslah etmez.
kahtalı mıçe bile yıllar önce şiirlerini okurdu.ne kadar enteresandır memlektim insanı.kahtalı mıçe ve bir imge ustası...
"paul eluard için söylenmiş bir sözün onun şiirine de uyduğunu söyleyelim: paul eluard'ın şiiri imgenin tutsağı değildir; gerçeküstücü döneminde de, ondan sonraki dönemde de, şiirin temelinde yatan ana öğe, mısraların kısalığı, kuruluş tarzı ve bunların birbirleriyle bağlama biçimi sayesinde ipuçlarını hiç bir zaman saklamamıştır. ahmed arif'te de öyle. imge, çıplaklığın çarpıcılığını taşır; düşünce, vurucu özelliğini ilk anda kullanır."
bunun üzerine bırakın kötü şair demeyi, adını bile anamam derim. selametle!