Dindar insanda ahlak olgusu olmaz. bi garip kitaptan okuyup yarım yamalak dahi anlamadığı öğütleri ahlak sanır.
Çocukların tecavüzüne günah diyemeyip sokakta öpüşen bir lezbiyen bir gay çifti taşlamaktan öteye gidememiş mahluklardır.
rönesans aydınlanması bize göstermiştir ki insanın toplumsal ahlak kurallarını ortaya koyabilecek yegane şeyin kilise veya din değil insan aklı olduğudur. asırlardır kilisenin yapamadığını aydınlanma hareketi yapmıştır. dönemin aydınlanma slagonıdır bilmeye cesaret etbilgine güven cümleleri.
ahlak kurallarının tek kaynağı insan aklıdır. Ahlakdışı bir eylemin ne olduğunu kişinin bireysel yargısı ve vicdanı belirler. insan aklı tarafından sorgulanmamış hiçbir toplumsal veya dini kural toplumlara uygulanabilecek evrensel ahlak yasası haline getirilemez. sözümona din savaşlarının yaşandığı günümüz toplumları için söylemek gerekirse; öldürmemek savaşmamak bir devrimdir insanın aklını kullanması bağlamında.
bizatihi din adamları tarafından ideoloji haline getirilmeye çalışılan din/dinler/mezhepler karşısında insanın yeniden aklını kullanarak evrensel ahlak kurallarına sarılması dünyanın tam da günümüzde ihtiyacı olan ortadoğu aydınlanması olacaktır fikrimce.
uzun bir aradan sonra ilk entry'm, vatana millete hayırlı olsun. başlayalım.
doğru bir ahlâk anlayışı için din şarttır.
aksini iddia edenlerin 2 temel argümanı var.
1) "normalde serserinin tekisin, din olmasa yoldan çıkarsın"
2) "dindar ve dinsiz ülkelere bak" diyip gelişmişlik seviyesi kıyaslama.
ilk argümana cevap şudur:
ben sen o biz siz onlar şeklinde özelleme yapılamaz. her insan en temelde 2 içgüdü tarafından yönetilir ve bunlara bağlı olarak günümüzde ahlaksız olarak nitelendirdiğimiz davranışlara yönlendiriliriz (tecavüz, hırsızlık vb).
ikinci argümana cevap şudur:
eğer dinin gelişmişlik seviyesine doğrudan etki ettiğini düşünüyorsan bunu kanıtlamak zorundasın. senin mantığına göre "çekik gözlü olanlar daha gelişmiş oluyor" diyip japonya ve arabistan örneği de verebiliriz.
dinin ve dinsizliğin yaygın olduğu yerlerin arasındaki fark, dindar olsun olmasın insanların çalışma-araştırma-okuma isteği ile ilgili.
ahlak ve din arasındaki ilişkiye tekrar gelelim.
tecavüzün kötü bir eylem olduğu konusunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. peki kız arkadaşınla aynı evde kalmak veya evlilik dışı seks yapmanın veya alkol kullanmanın kötü olmadığı fikrine nereden ulaşıyorsunuz?
yer yüzündeki belki de istisnasız her ateistin ahlak ve eğlence anlayışı şu;
içki niye yasak, evlilik dışı seks niye yasak, an*l seks niye yasak?...
insan, neyin ahlaklı neyin ahlaksız olduğuna kendi başına karar verebilcek bir canlı değildir. fakat din karşıtlarının ortak düşünce tarzı "eğlenceli bir şeyin yasak olmaması gerektiği" üzerine kurulu.
peki evlilik öncesi seks, evliliklere çeşitli zararlar veriyorsa? evlendiği kişi dışında daha önceki sevgilisiyle bir süre aynı evde kalmak boşanma oranlarını artırıyorsa? alkol kullanmak çok çeşitli suçların işlenme oranını artırıyorsa? redpill teorisinde bahsedildiği gibi "seksin serbest yaşanması"; alpha widow, hipergaminin serbest kalması, eşlerin sadakatlerinin azalması, babası belli olmayan çocukların dünyaya gelmesi, çocuk doğuran kadınların terkedilip zor bir hayata mahkum olması gibi,
tamamı istatistiklerle ortaya konulmuş, her ne kadar zevk verici de olsa toplumun yapısını bozan, üreme içgüdülerini yanlış yönlendiren ve en nihayetinde bir toplumun-ahlakın-devletin yıkılmasına sebep olabilecek akıl almaz dengeler var.
dolayıyla ped*filiye kötü diyip, islam'ın yasaklarına gereksiz diyen insanlar hiçbir mantıklı argümana sahip değiller.
"iki yetişkin insanın rızası var onlar seks yapıyor sana ne yarram" diyen özürlülere tekrar söylüyorum;
insan, neyin ahlaklı olup olmadığını kafasına göre belirleyemez. çünkü eylemlerin küçüklü büyüklü, kısa-orta-uzun vadede nasıl etkileri olabileceğini bilmiyor insanoğlu.
bekarete "tabu", içki yasağına "tanrı eğlenmemizi istemiyor", zina yasağına da "sayın tanrı sevişmemizi istemiyor" diye g*tten romantik cümlelerle karşı koymaya çalışan cahillerden çok var.
zannediyor ki kendisi evrendeki her dengeyi çözdü ve ahlâk konusunda fetva verebilecek. zannediyo ki eğlenceli olan her şey ahlaklıdır.
var tabi. din olmasa çocuk istismarını ve savunucularını nasıl ahlaklı gibi gosterirsin ki başka türlü... bi ara katolikler bu konuda en ahlaklıydı ama son yıllarda müslümanlar da en az katolikler kadar ahlaklandılar. hep güzel ahlak bunlar.
ahlak için dine ihtiyaç vAr diyen insan aslında şunu söylemek istiyordur :
"ben aslında lanet olası serserinin biriyim, sürekli kötülük yapmak istiyorum, tanrıdan korkmasam ortalığın amına koyardım ama dua edin ki tanrı var, yoksa size çok pis şeyler yapardım."
işte bir dindarın hayata bakış açısı bu şekildedir.
Ahlak'a ihtiyaç var mı sorusundan sonra sorulması gereken soru. Bir insanın ahlaka ihtiyacı varsa daha nasıl yaşaması gerektiğini bile bilmeyen bir gerizekalıdır. Yani sen nasıl yaşayacağını bilmeyen bir öküzsen ahlaka ihtiyaç duyarsın zaten, doğal.
Ahlak öyle bir kötülüktür ki herkesi kendine benzetir. Mesela Her ideoloji de kendi ahlakını bu nedenle yaratır. Çünkü kimse hiçbir şeyi sorgulanabilir görmemelidir. Zaten Ne herhangi bir ahlak tasarısı ne din tek başına şu ana dek hiçbir sosyal kaousu önleyememiştir.
Bütün ahlaksızların dindarlardan çıktığının farkında olanlar için gereksiz soru.
Ha dinsizlerin hepsi ahlaklı mı? Yine hayır. insanın doğası kötü. Ama din insanı daha da kötü yapar endorfini kısıtladığı için. Mutsuz insan saldırgan insandır, Saldırgan insan cahil insandır, Cahil kötüdür, Kötü ahlaksızdır. Yani din zaten ahlak temeli iyi olmayan insan türünü iyice ahlaksızlaştırır.