Ara ara rastgele bir şiirini açıp okuduğum sayılı şairlerdendir kendileri. Hakkında tanımlama yapacak kadar bilgim yok ancak şiirlerini severim. En sevdiğim '' Bardaktan Boşanırcasına '' şiiridir.
' Çocuklar gibi koşmak boydan boya
Ufukları görünmeyen düzlüğü
Soluk soluğa şimdi
Üstümüze söken şafak
Biz böyle ayakta öleceğiz besbelli
Deniz gibi durmadan bir kıyıya çarparak
Her zaman bir yeşili, bir moru arındırarak
Biz böyle yaşayacağız
Sevişerek, savaşarak
Umarak, inanarak
Bardaktan boşanırcasına
Bir yağmurdur bizim için yaşamak '
felsefesinden pekte birşey anlamadığım adamdır zaten şiir yönüyle öne çıkmasının sebebide budur.
umarım dergilerde yazmayı bırakır. Yerini daha yenilikçi en azından felsefesi descartes(günümüzde felsefesi bilime yenik düştü) ve aristotales ile sınırlı olmayan yazarlara bırakır.
ilkyaz kendiliğinden
Sana hiç sormadan gelir
Dokunsan uçar gider
Az önce buradaydı
Bir kelebeğin kanadında
Bir demet çiçek gibi
Dalın üstündeydi gördüm
Bir yapraktan süzüldü
Dağıldı suyun parlak yüzünde
Sonra yayıldı yere
Az önce buradaydı
Aşk da ilkyaz gibidir
Yaşadığın yerde vardır
Aradığın yerde yok.
onun şiirler yazdığı kadın olmak ayrıcalığına sahip olmak istediğim şair...
Gözlerine bakar ağlar
Bu son şarkı
Son umut
Gitme hep burada kal
Bizimle kal bu kıyıda
Her yanına dokundum bakışının
Her yerini tanıdım göklerinin
Gün boyu sende uçtum
Dinlendim dallarında
Atlılar gibi yoruldum yanında
Uyudum
Ölür kıyı ölür yazlar
Alır götürür karakış
Her bahar her umuda zorunlu mu
Neden yolcusun bu kadar
Gideceksen
Al götür umudumu
Al götür sonuna kadar
akşam akşam gölge şiiriyle ezberime ortak olan şair, filozof...
Benim bir canla sevip
bin özlemle andığım,
Bari gölgeni bırak bana
Su çiçeklerinin en güzel yanları
budur,
Giderken gölgelerini verirler suya.
Güz akşamları dal kıpırdamazken,
Suda halkalanan gözleridir
Sen de gölgeni bırak bana.
Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp
sevdiğim,
Güzelliğini burada ince ince aratma.
Bir kıyıya, bir gün inen fırtına gibi
Birdenbire bir şeyler bırak.
Birşeyleri soğut,
birşeyleri yak,
Dağıt birşeyleri,
birşeyleri kur.
Kendini hiç yokmuşsun gibi aratma.
Bir suyun akışına dalar gibi kalıyoruz
O zaman gün sızıyor saçaklardan ince ince
Biz birbirimizi karşılıksız sevmeye başlayınca
Birlikte bir kirazı dişler gibi oluyoruz
Uzun bir kervan gibiyiz güneşte ağır ağır
Aydınlığı iki ayrı sevinç gibi yaşıyoruz
iki ayrı sevinci bir bütünde eriterek
Şurada otursak mı yürüsek mi biraz daha
Ötelere uzanmadan köşeyi bile dönmeden
Birkaç yüzyıl sonraki bir şiiri okur gibi
En küçük bir kıpırtıda sonsuzluğa varıyoruz
Üşütür gibi titreten buydu az önce bizi
Şimdi denizin sesiyle rüzgar belki de aynı şey
Bu senin saçların mı yoksa benim saçlarım mı
Aramıza girmeye çalışan yaramaz bir esinti mi
Uzun uzun düşünmeye başlamadan
Bütün zamanları birden şimdiye damıtarak
Bir kuşun kanadını öper gibi kalıyoruz.
Benim bir canla sevip
bin özlemle andığım,
Bari gölgeni bırak bana
Su çiçeklerinin en güzel yanları
budur,
Giderken gölgelerini verirler suya.
Güz akşamları dal kıpırdamazken,
Suda halkalanan gözleridir
Sen de gölgeni bırak bana.
Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp
sevdiğim,
Güzelliğini burada ince ince aratma.
Bir kıyıya, bir gün inen fırtına gibi
Birdenbire bir şeyler bırak.
Birşeyleri soğut,
birşeyleri yak,
Dağıt birşeyleri,
birşeyleri kur.
Kendini hiç yokmuşsun gibi aratma.
Kendimi hiç akşam olmayacak
Bir gündoğumu için saklıyorum
Kendime kendim olmamayı yasaklıyorum
Yasak artık bana çaresiz kalmak
Yasak bana bocalamak
Olmayanda eriyip gitmek yasak bana
Yasak bana geceysem gündüzmüşüm gibi
Bir gül pembeliğinde uyumak
Zor bir şeyi umduğumu biliyorum
Yasak bana tükenmişi korumak
Her çeşit umutsuzluk yasak bana
Durmuşum, umudumu sürdürüyorum
Bir ağaç altında göğü seyrediyorum
içimde ne ölüm, ne yaşam korkusu var
Korku bütün yasak bana, yasak bana bitmişlik
Bütün yol kavşaklarında, dönemeçlerde
Kendimi bir namlu gibi dosdoğru çiziyorum.
"gitme hep burada kal
bizimle kal bu kıyıda
her yanına dokundum bakışının
her yerini tanıdım göklerinin
gün boyu sende uçtum
dinlendim dallarında
atlılar gibi yoruldum yanında
uyudum"
su muhallebisini enfes yaptığını bildiğim, bana da yapmasını istediğim, yedikten sonra beni koynuna alıp uyutmasını istediğim huysuzluğunun hastası olduğum, bayıldığım yaşlı felsefeci'm. meraklıları açık gazete'den takip edebilir.
Gitme hep burada kal
Bizimle kal bu kıyıda
Her yanına dokundum bakışının
Her yerini tanıdım göklerinin
Gün boyu sende uçtum
Dinlendim dallarında
Atlılar gibi yoruldum yanında
Uyudum
Ölür kıyı ölür yazlar
Alır götürür karakış
Her bahar her umuda zorunlu mu
Neden yolcusun bu kadar
Gideceksen
Al götür umudumu
Al götür sonuna kadar
Aşk da ilkyaz gibidir
Yaşadığın yerde vardır
Aradığın yerde yok
ders programında adını görüpte felsefe dersini kendisinden alacağım için sevindiğim ama derse bambaşka biri gelice hayal kırıklığına uğradığım canım felsefe hocam :(
Seni her düşünmemde benzersiz bir yurt özlemi
Bana düşen gelişini aralıksız beklemek
Beklerken bakışında eriyip gitmek yavaşça
Beklerken sonsuz bir ormanı yürümek saçlarında
Benim tutkum ölümüm serüvenim bu işte