zamanın birinde götpetto diye bir marangoz ustası varmış. petto usta işinde çok iyi bir ustaymış. fakat çinden giren ucuz mobilyalar petto ustanın işlerini çok etkilemiş ve petto usta mali anlamda s.ki tutmuş.
fakirlik fukaralık içinde sürünen petto ustanın eline bir gün konuşan bir kütük geçmiş. petto usta konuşan kütüğü yontmuş ve bir kukla yapmıştır. yaparkende içinden ''keşke kukla yerine bir oğlum olsada çalışıp şu eve iki kuruş para soksa'' diye düşünüyormuş. petto usta kuklayı bitirdikten sonra uyuya kalmış. petto ustanın dileklerini duyan bir peri ustanın uyumasını fırsat bilip atolyeye girmiş ve kuklaya arkadan değdirmiş. periymiş falan ama sapığın önde gideniymiş. daha öncede bir çok vitrin mankenine değdirmişliği varmış bu perinin.
perinin değdirmesiyle beraber kukla canlanmış. kuklanın canlandığını gören peri hemen olay yerinden kaçmış sapıklığı anlaşılmasın diye. petto usta kuklanın çıkardığı seslere uyanmış ve kuklanın canlandığını farketmiş. önce şaşırmış, sonra çılgınlar gibi sevinmiş. kuklaya pinokyo ismini vermiş. ertesi gün hemen pinokyoyu iş aramaya yollamış. pinokyo sabahtan akşama kadar dolaşmış ama iş bulamamış. bu günlerce devam etmiş.
yine iş aramaya çıktığı günlerden birinde pinokyo ormana dalmış. ormanda aylak aylak dolaşırken kulağına bir bayanın çığlık sesleri gelmiş. hemen sesin geldiği yöne doğru sessizce haraketlenmiş. sesin geldiği yeri keşfeden pinokyo gördüklerine inanamamış. bir adam bir kadınla ağacın altında seks yapmaktaymış. hadi o bir yere kadar ama başka adamlarda bunu kameraya çekmekteymişler. pinokyo başlamış izlemeye. o sıra set ekibinden biri pinokyoyu farketmiş ve arkasından sessizce dolaşıp yakalamış. almış bunu yönetmenin yanına götürmüş.
yönetmen pinokyoya 'utanmıyor musun lan seti dikizlemeye' demiş. pinokyoda ''ok abi ne dikizlemesi. ben ordaki ağacı buduyordum''demiş. bunu der demez pinokyonun burnu uzamış. yönetmen önce şaşırmış, fakat sonra olaya uyanmış. ''lan bayada beğenmişsin anlaşılan çekimiki kızılay çadırını kurmuşsun önde'' demiş. pinokyoda ''yok abi o benimkinin inik hali'' demiş..ve yine burnu uzamış. yönetmen pinokyoyu almış karşısına, uzun uzun konuşmuş. bu sektörde çok para olduğunu ve pinokyonun burnuyla sektörün ağzına sıçacağını falan anlatmış. olay pinokyonun kafasına yatmış ve pinokyo porno filmlerde oynamaya başlamış.
pinokyo burnuyla sektörde yeni bir çığır açmış. çok deli paralar kazanmış. sonra multimilyarderin biri pinokyonun burnuna çok deli bir para vermiş ve o burnu sevk çubuğu olarak kendine taktırmış. götpetto ustada periyi bulup s.kmiş. bir dahaki masalda görüşmek üzere sevgili çocuklar. hoşçakalın...
-gepetto usta çarşıya çıkarken baksana bi kargo geldi mi?
-ne kargosu lan kodumunun tahtası
-penis enlarger,mail kutuma düşmüş reklamı
-seni yarattığım güne lanet ediyorum pinokyo,lanet!
-bi dakka sus lan,o gelen kim peri mi geldi? peri mi ha?peri, sen misin aşkım?
pamuk prenses kırmızı başlıklı kızın üzerindekileri yavaş yavaş çıkardı. aynı anda kızmızı başlıklı kızda pamuk prensesi soyuyordu. ikiside kulak memesi kıvamına gelene kadar birbirini yaladılar. onları başbaşa bıraktım ve yan odaya girdim. kapıyı açtığımda memelerini sıvazlıyordu rapunzel...
günün biride ormana yakın bir yerde yaşayan tatlı mı tatlı, taş mı taş bir bakire yaşarmış. bu hatun evinin bahçesinde tıngır mıngır oynarken annesi elinde sepetle kızın yanına gelmiş.
- anne anne o elinde ki de ne öyle? ne yapacaksın onunla anneciğim?
+ kızım, ormanın derinliklerinde mature bir nine yaşıyor. çok azgın bir şey. o kadar azgın ki geçen gün ona hediye ettiğim şişme erkeğini patlatmış ve şimdi yenisini götüreceğim.
- aaaaa ne kadar da enteresan.anneee anneciğimm o sepeti bugünlük ben götürebilir miyim?
+ olur kızım ama götü kolla unutma saen bakiresin ve bakireliğini kaybetmeni istemiyorum. ormanın derinliklerinde coşkun isminde birisi var zaten o senin baban sayılır ona dikkat et.
- anladım anneciğim dikkat edeceğim.
anne ile kız arasında bu diyalog yaşandıktan sonra bakire kızımız içinde henüz şişmemiş şişme erkek bulunan sepetle birlikte yola koyulur.
lay lay la la layyyyy dü dü düüüü düüdüdüdüüü...
o sırada ormanın abazını coşkun, azgın mature ın evine girip matureye tecavüz etmiş daha sonra mature zevkten ölmüş ve coşkun onu bahçeye gömmüştür. fakat kırmızı tangalı kızın bundan haberi yoktur. o sırada evde bulunan coşkun kapıdan tıkırtılar duymaya başlamıştır. ne yapacağım diye düşünürken mature a tecavüz ederken onun kıyafetlerini yatağın kenarına attığını hatırlar ve bir çırpıda o kıyafetleri giyiverir, ardından da yatağa girer. o sırada kırmızı tangalı kız kapıyı çalar.tak tak tak...
* kim o?
-benim mature teyze, kırmızı tangalı kız.
bunu duyan abazan coşkun heyecanlanmıştır ve nihuahahhahahuhuhuahuahuahahahah şeklinde bir kahkaha atmıştır.ardından da;
* gel kırmızı tangalı kız, kapı açık.
- mature teyze, mature teyze bak sana ne getirdim.
o sırada kırmızı tangalı kız sepetinden şişme erkeği çıkartıp penisindeki tıpadan şişirmeye başlar. kırmızı tangalı kızın şişme erkeği şişirirken penisini ağzına alması coşkunu daha da azdırmıştır. ve akabinde;
* aa ne kadar da güzel bir hediye onu bana yaklaştırsana yakından incelemek istiyorum.
- tabi ki mature teyze hemen geliyorum.
* kırmızı tangalı kız o kadar azdım ki soyunacak halim yok hadi bana yardım et soyunayım da şu şişme benim işimi görsün.
- aaa tabi ki mature teyze sen iste yeter.
o sırada kırmızı tangalı kız mature teyzenin yatağına doğru gider fakat olacaklardan haberdar değildir...
- mature teyze, mature teyze senin ellerin neden bu kadar büyük?
* seni daha iyi elleyebilmek için.
- mature teyze peki senin dilin neden bu kadar büyük?
* seni daha iyi yalayabilmek için.
- mature teyze peki senin şeyin neden bu kadar büyük?
* seni daha iyi götürebilmek için nihahahahhahahahahahahhah...
o günden sonra kızımız kırmızı tangalı kız ismini bir daha hiç kullanamadı, onu görenler kendisine hep çılgın bakire olarak seslendiler.
- dedecim dedecim. bana bir masal anlatır mısın?
+ tabi yavrucum. çok uzun zaman önce ülkenin birinde bir prenses yaşarmış. sonra prenses çıkarmış elbisesini, altta jartiyer. vermiş kendini saksoya. prens malafatı kaldırınca prensesi yatırmış masanın üzerine. vermiş ayarı vermiş ayarı.. sonra..
- dede ne anlatıyosun sen ya?
+ lan bu uydu bozdu beni ya. porno izlemekten nevrim döndü. ne yaptığımı bende bilmiyorum.
- ama ben biliyorum dede. sabaha kadar porno izliyosun. oysaki izle, tadında bırak. sen bırakınca biz geçelim yerine.
+ ala ala. lan sen daha 6 yaşındasın. kuş uçuyomu ki senin?
- aaa. diyalog sapıtmaya başladı. en iyisi bitsin bi yazı.
+ bitsin tabi. bitsinde bende gidip porno izleyeyim.
- bitirsene diyaloğu.
+ sıvı sabunlada asılınmıyo. dede tavsiyesi sana.
- olum kime diyorum! deatly, bitir lan yazıyı.
+ hehe. aslında benim kuşta uçmuyo. bağırsak gibi oldu hatta..
eskilerden olmayan günümüzde yaşanan bir masal.
çok büyük bir holdingdeki iki tane sığır, mal ortak aynı hatuna kafayı takar. bir gecelik şehvet için birisi 150,000 usd. para basar. ama muamele öyle kıyaktırki tadını unutumaz. ağzını şapırdatarak ortağına anlatır.
daha sonra bu iki saf çevrelerindeki cıvırları unutup, bu hatuna yazılırlar. tabii hatunun dötü işık hızıyla kalkar bu denyolara vermez.
bizim sığırlar da;
- lan olm... biz ne yapıyoruz? anuna goyum..
diyerek, hatunu şutlarlar.
para var, karizma var... var oğlu var. akarlar alemlere, vururlar sabah akşam cıvırlara, hepsini gebe bırakırlar.
uzun zamanlar önce ülkenin birinde çok daş bir prenses yaşarmış. prenses pammuk gibiymiş. hatta sütmüş süt. memeler löp löp, bacaklar sütun, kalçalar taşmış bu prensesin. on jenna jemason gücündeymiş pammuk prenses. fakat bu prensesin kevaşe mi kevaşe bir üvey annesi varmış. kaltağın önde gideniymiş bu kraliçe. hergün aynanın karşısına çırılçıplak geçer ve 'ayna ayna, söyle bana. var mı bu ülkenin erkeklerinin aslırıken benden çok düşündüğü başka biri?'' dermiş. aynada 'olur mu kraliçem. senden horpusu bulunur mu bu ülkede. üç zenci basketçi bile gelse kesmez seni.. zilli' dermiş ve eşşek gibi gülermiş. çok eşşekmiş lan bu aynada.
prensesin 21. yaş günü ülkede büyük etkinliklerle kutlanmış. hande yener halk konseri vermiş. beyaz stand up yapmış. halk coşmuş. gerçi kalabalık arasında fortcuların yarattığı rahatsızlıklar doğmamış değil ama yinede kutlamalar güzel geçmiş. aynı günün gecesi 'kraliçe aynanın karşısına geçip yine sormuş; ''ayna, söyle bana. var mı bu ülkenin erkeklerinin aslırıken benden çok düşündüğü başka biri?'', ayna da cevap vermiş ' valla kraliçem pammuğu gören attırıyo, pammuğu gören attırıyo. hatta ben bile 3 gittim akşam akşam'. kraliçe delirmiş. önce o sinirle kendini becermiş, sonra bakmış siniri geçmiyo pammuğu öldürtmeye karar vermiş ve en güvendiği adamı çoşkun'u çağırtmış. coşkun ülke infaz timinin başıymış. fakat asıl ün yaptığı konu tecavüzmüş. öldürüceklerine önce tecavüz eder sonra öldürürmüş. o yüzden ülkede adı tecavüzcü coşkun' a çıkmış.
ertesi gün coşkun pammuğu kandırmış 'hadi gel ormana gidelim' demiş. pammuk bu teklifi hemen kabul etmiş ve beraberce ormana gitmişler. coşkun tam sote bi yerde tamuğa tecavüze girişicekken pammuk coşkun un üstüne atlamış ve 'erkek olsun çamurdan olsun. em beni yiğidim' demiş. lan meğer pamuk cayır cayır yanıyomuş. coşkun pammuğu oracıkta helva yapmış. işi bitince hayatında ilk defa bir kadınla kendi rızasıyla birlikte olduğunu düşünmüş ve sonra duygulanıp pamuğa gerçekleri anlatmış. sonrada 'kaç git ormana, yoksa kraliçe seni öldürtücek' demiş. pammukta coşkunu dinlemiş ve ormanın içine doğru yola koyulmuş.
pammuk prenses, ormanın derinliklerinde bir klube bulmuş. bu klübede 7 tane cüce yaşıyormuş. cüceler pammuğu evlerine almış, yedirmiş içirmişler. hep beraber mutlu mutlu yaşamaya başlamışlar. fakat kötü kraliçe pammuğun ölmediğini öğrenmiş. önce o sinirle yine kendini becermiş, sonra bakmış olmuyor, işi kendisinin halletmesi gerektiğine karar vermiş ve ormana gitmiş. bu horspu kraliçe aynı zamanda büyücüymüşte. pammuğu tek yakalamış ve onun karşısına brad pitt görüntüsünde çıkmış. karşısında brad pitt'i gören pammuk ' brad pitt, brad pitt. hadi gel beni sitt' demiş. cücelerin yanında kala kala konuşmayı unutmuş tabi garibim. sonra soyunup başlamış saksa. fakat kamış diye emdiği aslında kraliçeniz zehiriymiş. sonra pammuk prenses uykuya dalmış.
cüceler klübelerine döndüklerinde pammuğu uyurken bulmuşlar. başta uyandırmaya çalışmışlar. sonra bakmışlar olmuyo, 'ulen bu kadar yedirdik içirdik, bari etinden sütünden faydalanalım' deyip sırayla üzerinden geçmişler pammuğun. bir zaman sonra ordan beyaz atıyla geçen bir prens pamuğu görmüş ve öpüp uyandırmak istemiş. fakat pammmuktan vazgeçmek istemeyen cüceler sinirlenip prensi ve beyaz atı bir güzel sitmişler. cücelerden akıllı olan 'lan fikrim geldi.olum bu işten biz para kazanabiliriz' demiş. sonrasında cüceler akıllının fikrine kulak vermiş ve madenciliği bırakıp klübeyi geneleve çevirmişler. kapıyada yazmışlar, ' pammuk vizite 50 ytl, oğlan vizite 60 ytl, at vizite 70 ytl'. ormanda genelevi duyanlar kapıda kuyruk oluşturmaya başlamış. ama en verimlisi atmış. at için her şehirden mühendis geliyormuş.
gökten üç yarma düşmüş. biri arnold şıvazyanager, biri silvester sıtallone, diğeride şahin k. şahin k diğer ikisini göğüs kıllarında boğmuş ve uluslararası yarma şampiyonu olmuş. bravo şahin k..
günün birinde alaatin'in lambasinin cini oksanip dile benden ne dilersen demekte bikmiş ve ulan bu kadar senedir beni oksuyorlar ben de artik biraz milleti oksayim diyip, sekli simali düzeltip los angales'a gitmiş.
uzun yıllar önce sindrella diye bir kız yaşarmış.babası tanınmış bir kadın tüccarıymış.annesi öldükten sonra babası genel evinde çalışan orospulardan biriyle evlenmiş.
üvey annesi sindrella ya çok kötü davranırmış.koca penisli adamların ortasına atıp grup yaptırır, kahkahalarla izlermiş onu.
bir gün kralın haremine kadın için duyuru yapılmış. duyduk duymadık demeyin. en iyi sokso yapan kadın hareme girecektir. diye. üvey annesi tüm kızlarını toplamış ve hepsinin kızlıkları ören bayana diktirtmiş. sıraya geçen sindrellaya defol sen git meze yap, fiş kes diye çıkışıp kovmuş.
yarışma günü geldiğinde tüm kadınlar yarışmaya giderken üvey annesi yarışmaya katılmasın diye onu dolaba kilitlemiş ve genelevde bırakmış. daha sonra kerhanenin bekçisi gelip sindrella'yı bi güzel sitmiş. hikayede burada bitmiş.
masalımızın adı: nasreddin hoca'nın ağaç dalında osbir çekip göle attırması.
nasreddin hoca bir gün ağacın dalında osbir çekerken gölün kenarından temel geçiyordu. hocaya bakıp, "yuh a.mına koyim" dedi. "oradan göle mi attıracaksın?"
hoca bu. hiç altta kalır mı? temel'e bakıp, "lan salak" dedi. "sen donmamak için dursun'u s.ikiyorsun da, biz ağaç dalında osbir çekip, göle attırdığımızda kabahat mi oluyor? hem, ya tutarsa? genç nüfusa ihtiyacı var, bir çok devletin" diye cümlesine son noktayı koyacakken hoca, arkalardan bir yerden kırmızı başlıklı kızın bağrışı ovada yankılanıyordu:
"gelin komşular. gelinnnnn. kurt yaşlı ninemi domaltmış s.ikiyorrrr."
hoca ve temel anlamsız gerginliklerini bırakıp kırmızı başlıklı kızın peşinden koşmaya başladılar. hoca, kavuğunu ve pardösüsünü iki de bir eliyle düzeltip temel'e soruyordu:
"kameran var mı lan? kaydedelim. ileride iyi para kırarız yakalayacağımız görüntülerden."
temel, bir hoca'ya baktı bir de koşarken ayakları g.ötüne değen kırmızı başlıklı kıza. sonra ekledi. "hoca, dursun'u donmasın diye s.ikmiyordum ben. ibnelik o'nun içindeydi. dışarı çıkarmasına yardımcı oluyordum. hepsi bu."
hoca duymadı temel'in söylediklerini. koşarken büzüşen ç.ükünü hissedebiliyordu. bir eli kavuğunda bir eli pardösüsündeyken kırmızı başlıklı kızın öncülüğünde kulübeye geldilerinde yaşlı ninenin zevk çığlıkları ortalığı yıkıyordu. bir anlık tedirginlikle içeri girdiklerinde kurt kendilerine kızdı:
"mahremiyetimizin a.mına kodunuz."
temel bu. durur mu? elinin tersiyle kurda vurup bağırdı:
tırstı kurt. temel de laz inadı olabileceğini anladı. hoca, soğuk suyu kurt ve yaşlı ninenin üzerine döktüğünde, sol çarprazdaki dolapta birisinin olacağını nefes sesinden anladı. boş kovayı yere atıp dolabın kapısını açtığında beyaz atlı prensi beyaz midilisine sakso çekerken gördü.
"ulannn" dedi hoca. "hepiniz ibnesinizzzz."
tası, tarağı oracakta bırakıp bu boktan masaldan dışarı çıktı. hava rüzgarlıydı. hocanın pardösüsü uçmaya başladı. temel, kırmızı başlıklı kız, kurt, beyaz atlı prens, beyaz midilli, hepsi aynı anda bağırmaya başladılar:
"nereye hoca?"
hoca cevap verdi:
"pardösüyü giymeye."
gökten üç elma düştü. birisi newton'un başına. birisi hoca'nın. birisi de temel'in.
sonrasında, newton yer çekim yasasını buldu. hoca, ağaç dalında osbir çekip göle attırmanın bi anlamı olmadığını. temel de hepimiz ibneyiz sloganını.
bir zamanlar motor mu motor bir kız varmış. en son partneri ona hediye olarak kırmızı bir tanga almış. kız bu tangayı çok sevmiş. nereye gitse o tangayı giyiyor, sonra çıkarıp yıkıyor ve yine giyiyormuş. tanganın üzerindeki beyaz lekeleri çıkarmak bazen çok zor olsada kırmızı tangalı kız tangasını çok sevdiği için saatlerce uğraşıp yinede temizliyormuş.
günlerden bir gün kırmızı tangalı kızın en az kendisi kadar motor olan arkadaşı rapunzel, kırmızı tangalıya sitelerinin karşısındaki ormandaki bir oduncudan bahsetmeye başlamış. yok efendim oduncuda 24 cm kamış var, yok efendim malafat balta sapı gibi. tabi kırmızı tangalı kızın ağzının suyu akmış. bende gideyim o zaman o ormanada oduncu banada bi saplasın demiş kırmızı. sonra yola koyulmuş. rapunzel arkasından seslenmiş kırmızıya, 'sakın yanına en büyük prezervatiften almayı unutma'. kırmızıda 'ertesi gün hapı kullanıyorum ben, merak etme' diye bağırmış ve kahkaha atmış. ulen çok horpsuymuş bu kırmızıda be. burda olsa yüzüne tükürücem aşuftenin...neyse.
sonra kırmızı ormana dalmış. araya araya bulmuş oduncunun klübeyi. içeri girdiğinde yatak odasından gelen inlemeler duymuş. hemen yatak odasına doğru ilerlemiş. yatak odasından içeri girdiğinde pc den porno izleyen oduncuyu görmüş. hemen muhabbete girmek istemiş ve 'youporn değil mi bu?' demiş. battaniyenin altında zar zor görünen oduncu 'evet' diye cevap vermiş. kırmızı tedirgin olmuş oduncunun gözlerinden ve 'oduncu, oduncu. sende 24 cm penis varmış, doğru mu?' demiş. 'ulen ben kendim 24 cm değilim be' demiş ve yataktan fırlamış oduncu. oduncu aslında oduncu değil, çizmeli kedi'ymiş. kırmızı şok olmuş. o sıra içeriye yavru ayı girmiş ve 'hangi ibnetör içti lan benim tekilayı demiş'. yavru ayının arkasından odaya giren baba ayı kırmızıyı ve çizmeliyi görmüş. sonra ikisinide domaltmış ve çok feci şeyler yapmış. tam baba ayı işini bitirmişken kurt dışardan 'ulen sıçtınız masalın içine diye bağırmış' ve yıkmak amacıyla klübeye üflemeye başlamış. bunu farkeden baba ayı gülerek 'oh be. daşaklarıma kadar serinledim' deyip kurdu yakalamış ve onuda domaltmış. sonra hansel ve gretel gelip klübeyi yemişler. bu olaya çok sinirlenen baba ayı, sihirli fasulye' yi onların dötüne sokup orda yetiştirmiş.