hometown glory'yle durduk yerde adamın bir tarafına koyan; rolling in the deep'le gaza getiren; müthiş bir sese ve yaşının çok ötesinde bir vokâl yeteneğine sahip ingilizcaz şarkıcısı.
hollanda başta olmak üzere avrupa ülkelerinde oldukça sevilen, ülkemizde pek bilinmeyen bir sanatçıdır.
bir lovesong söyler ki -the cure kahrından ölsün- masterpiece'tır.
bu arkadaşın soğuk ve donuk bakışları beni uyuz etti. bu nedenle kendisini sevmiyorum. ayrıca çok masumane olduğunu, hiç değilse soyunmadan para kazandığını düşünenler; o da illuminati üyesi.
2 haftadır , tam anlamıyla sıçana kadar dinlediğim , bekar bir anneden doğma ,1988 doğumlu ingiltereli sanatçı.2009 da grammy de almıştır. (bkz: albümün bokunu çıkarmak)
(bkz: 21)
hep erken öleceğini hissettiğini söyleyen, mükemmel sesli ingiliz şarkıcı. Someone like you adlı şarkısı ile beni benden almaktadır misal. Umarım hissettiği gibi olmaz, biz de böyle mükemmel bir sesten mahrum kalmayız.
Amy Winehouse'un ölümünden sonra tavsiye edilen dinlenilecekler listesinde tesadüfen gördüğüm ve "hadi bakalım" diyerek albümünü indirdiğim sonra da bu başlık altına yazan pek çok kişi gibi dinlemeden duramadığım bayan yorumcu.
5 Mayıs 1988 doğumlu üstelik... Sadece 23 yaşında. Myspace'e gönderdiği 3 demo şarkıyla bir şirketin dikkatini çekiyor ve kıza albüm yapıyorlar. Adamlar fizikten ziyade sese önem veriyorlar tabii. Yoksa kendisi Zerrin Özer'in gençliği gibi. Gerçi adı geçmişken Zerrin Özer de bir söyleşisinde fırsat olsaydı caz ya da R&B söylemek istediğini söylemişti. Adele onun fırsat tanınmış hali işte. Yapılan albüm kelimenin tam anlamıyla patlıyor. ingiltere'deki listelere bir numaradan giriyor ve dört defa platin kazanıyor.
Sonrasında 2011 yılının Ocak ayında 21 adlı ikinci albümünü yapıyor. Bendeki albümü bu işte. Ne yazık ki ilk albümünü bulamadım. Ama şu hakkında yazılanlar bakınca ne yapıp edip bulacağız artık. 21, daha ilk haftasında ingiltere'de 208.000 satıyor, Şubat ayında çıktığı ABD'de ise ilk haftada 352.000 satıyor. Albüm, ingiltere'de 16 hafta listenin tepesinde kalıyor. ABD dahil bir çok ülkede de 1 numaraya yerleşiyor. 24 milyon kez yüklenerek bu sefer 8 platin ile ödüllendiriliyor.
Bu gencecik kız yeteneğiyle tüm zamanların rekorları ile de taşak geçiyor. 1964'te Beatles'ın yakalamış olduğu en iyi albümler ve en iyi single listesinde ilk beşte iki başarıya birden imza atıyor. Ayrıca ingiltere'de 11 hafta bir numarada kalarak Madonna'nın 1990'daki toplama albümü Immuculate Collection'un 9 haftalık rekorunu tarihe gömerek listelerde en uzun süre bir numarada kalan kadın solo sanatçı oluyor.
Beğenimi kazanıp da albümü sık aralıklarla dinlemeye başlayınca hakkında entry girmek de farz oldu tabi. Bokunda boncuk bulmuş gibi sözlüğe girdiğimde de açıkçası hakkında yazılı 70 küsur entry'i görünce önce şaşırdım ama sonra da gerçekten acaip sevindirik oldum. Piyasa müziğinin gırla döndüğü ve genç kuşağın fazlasıyla olaylara, haberlere, dünyaya kayıtsız kaldığı bir ortamda bu kadar çok dinleyeni olduğunu görmek, kaliteli müziğe kayıtsız kalamayanlar olduğunu görmek moral verdi açıkçası. Umutlandım yeniden... Aferin sözlük yazarları, devam edin valla...
ilk albümü henüz dinleyemediğim için ikinci albüm olan 21'deki "Rolling in the Deep", "Set Fire to the Rain", "Don't You Remember", "Turning Tables" gibi dinlenmesi gerçekten de çok keyifli parçalar olduğu belirteyim. Aslında bu zenci gırtlaklı kızın şarkılarının hepsi güzel ama bazıları biraz daha güzel. Kaçırmayın, keşfedin. Özellikle yok "Türkiye'nin Madonnası olacağım", "ben de Lady Gaga'sı olacağım" diyen kendisiyle dalga geçen bir sürü isim varken, kendi olarak piyasaya damga vurmış bu kızı da kendinizi de ödüllendirin.
müzik endüstrisi içinde yer bulmak için güzel bir kalça veya seksi bir görünüme sahip olmaya ihtiyaç duyulmadığını ispatlamış hatun kişisi. sesine diyecek lafımız yok, live kayıtları listeye alınıp tekrar tekrar dinlenesi.
her gün ise giderken ayni saatte radyodan dinleyip ulan bir de albümünü alalim dedigimde ve aldigimda pismanlik duydugum, yahu neden daha önce almamisim dedidigim sanatci. ama harbi sanatci, dekolte göstererek popüler olmayanlardan...
ama ne olursa olsun tüm şarkıları dinlenmelidir. hatta osursa dinlenmelidir. pek çok şarkıcı(!)nın şarkı söylemesinden daha güzel osurduğuna iddiaya girerim.
alınıp yanakları sıkıla sıkıla, mıncırıla mıncırıla kızartılmak istenen, ay parçası gibi yüzü olan ve dünyanın en iyi yazarı dahi olsanız betimleyemeyeceğiniz kadar güzel sesi olan ingiliz kadın.
daha önce isabelle geffroy namıdiğer zaz içinde söylemiştim aynı şeyleri. siz neden bizden üstünsünüz? neden rolling in the deep şarkısının klibinde gördüğüm bardakların içerisindeki suyun titremesi beni bu kadar etkiliyor? neden böyle bir sesin var, hiç kısılmaz mı o ses? bitmeyen sorular. insan kendisinden üstün insanları merak eder, bende bu yüzden merak ediyorum sanırım bu kadar.
birde bizim sanatçılarımızı düşünüyorum, kaç senedir hep aynı şeyler. yazın patlayan şarkılar, kışın kendini nadasa bırakmalar, hergün magazin programlarında irdelenen bomboş hayatlar. arkadaş git gerçek sanatçıları incele, bizde birşeyler kapabilelim, bir ders çıkarabilelim kendimize.
ülkemizden hiç bir zaman adele, zaz çıkmayacak belki ama neden haketmeyen insanlar, hakedenlerden fazla değer görür anlamak güç; kafa yormakta saçmalık...