Yanınızdakilerin oynamasını istemiyorsanız bu eyleme başvurursunuz. Ama başkası size yaptığında bi anda o insandan soğursunuz. (bkz: nerede o eski günler)
çocuk bokundan belli olur lafının en o.c, en mal çocukların ve geleceğin en andaval yetişkinlerinin marker'ı, izotopu, göstergesi olan hayat bulmuş halidir.
bu şahısları hala tanıyorum ve söylediklerim tecrübelere dayalı sözlerdir.
ah ah soccer 98 mi ne vardi boyle tepeden gozukurdu. polonyanjin kalecisi iyiydi falan. neyse bizim evde ne turnuvalar yapardik. bigun annem geldi ve dedi ki adaptor cok isindi cocuklar hadi bakalim kapatin diye. bircok turnuva sampiyonu belli olmadan biterdi. ama cocuktuk bir kurabiye bir limonata gonlumuzu celmek icin yeterliydi.
iş tutmak isteyen lakin atari oynamaktan bir türlü zıbarmaya niyeti olmayan fırlamayı tv başından def edip ortamı müsaitleştirmek isteyen ebeveyn tarafından uydurulmuş söylem ve eylem.
Adaptör ısınınca ateri kapatılır. Profesyonel ateri oyuncularının birden fazla adaptörü vardır ve biri ısınınca diğerine geçerler. Fakat untulmamalıdır ki eğer ateriyi arada dinlendirmeden saatlerce oynarsanız bu sefer ateri ısınır ve aşırı ısıdan ateri erimeye başlar.
pinti dayımın, pinti oğlu olan benden 5 yaş küçük kuzenimin biz küçükken yaptığı eylemdir, tarafımdan doldurulmuş olan diğer küçük kuzenler tarafından dövülmesi ile son bulmuştur.
90 lı yıllarda çocuk olmanın zorluklarından biridir, iş bu durum atarisi olmayan çocukların üzüntüsünden bile kat be kat fazla üzer çocuğumuzu, çünkü bu çocuğumuzun atarisi vardır ama ısındığı için oynayamamaktadır ne trajik. içi burulur, midesi bulanır, ağzında bir kuruma, boğazında bir düğümlenme hisseder. uzunca bir süre o düğüm orada kalır, kadim dostunun elektrikle olan bağlantısını kestiğinde hayat damarlarından biride kesilmiştir artık.
içine bir hüzün çöker, gözleri dolar bir köşeye oturup sevgili dostunun soğumasını bekler, bunu yapmakta zorundadır zaten. geçen hafta yedek adaptörünün gözlerinin önünde yanarak can verdiğine şahit olduktan sonra, aynı durumu tekrar yaşamayı kalbinin kaldıramayacağını düşünür.
birde bu atarinin kasetleri vardır. hepsini çocuğu gibi sever hiç biririni diğerinden ayırmaz bu çocuğumuz. ''sağlıklı olsunda kız erkek farketmez'' der biricik çocukları için. bazen onları arkadaşlarıyla ''geçici bir süre'' takas eder, ama aklından bir türlü çıkaramaz onları. çok merakta kalmış, içi içini yemeye başlamışsa gece arkadaşını arayıp ''necati naptın oyunu bitirebildin mi bari?'' bahanesi altında kesetlerinin durumunu sorar.
ilginç bir tespit daha:
adaptörün ısındığını ilk olarak hep anneler fark eder ve şöyle bir diyalog başlar:
anne: kamil bunun adaptörü çok ısınmış çabuk kapat bunu
kamil(çocuğumuz): tamam anne bir saniye lütfen, olimpiyatlarda 110 engelli koşuya geldim bitireyim ondan sonra
anne: kamiiiiil kapat dedim şunu
baba: ''tek kelime konuşmaz gelir fişi çeker televizyonu açıp haberleri seyretmeye başlar''
sonrasında gelişen hadise ani ve güçlü bir dürtü şeklinde peyda olur, annemizde amaca ulaşmanın dinginliği kamilde yine bir iç burulması ''ilerde kendi çocuğunun atarisinin fişini asla çekmeyeceğini, çocuk esirgeme kurumundaki her çocuğa atari alacağını falan düşünüp olgun bir savunma mekanizması olan elseverlikin doruklarına ulaşır''...
ev sahibi olarak asla yapmadığım davranıştır. zira peder bey amcanın yurtdışından getirdiği asla ısınmayan adaptör modeli ile tatillerde 12-13 saat arkadaşlarla karşılıklı atari oynamışlığım vardır. o kadar ki tsubasanın karşılıklı oynanabilen modelinde 8-10 kişilik turnuvalarda ilk maçı kaybedip oturup arkadaşlarımı 2 saat boş boş seyretmişliğim bile vardır. ama oyun captain tsubasa olunca seyretmesi bile zevk verir insana. geliştirilen yeni taktikler falan her daim heyecan vermiştir. lakin o hiç ısınmayan adaptörde bile zaman sıkıntısından dolayı tsubasayı bitiremimişimdir. içime dert olan bu bitirememe durumunuda bilgisayar sahibi olduğumda emülatör yardımı ile oyunu çalıştırıp 2 gün başından kalkmadan oyunu bitirerek gidermişimdir. o kadar hırs yapmışım ki son maç olan almanya karşılaşmasından 2 maç önce rakibime tam 13 kez yenilerek stat kasmıştım ve finale çıkar çıkmaz almanyaya finalde 9 tane atmıştım. ***
asla başvurmadığım yöntem. Adaptör ısınsın erisin, gider yenisini alırım düşüncesiyle hiç umursamadım. zengin filan da değildik, ama adaptör o dönemler gayet ucuzdu, şimdiki gibi. 1990.ların başından bahsediyorum. Haa şurası var ki adaptörü bulmak zordu, her yerde satılmazdı, 16 V filan alınıyodu tam hatırlayamadım şimdi, denizlinin çarşısını alt üst edip arardım hiç yorulmazdım, ucunda atari oynamak vardı sonuçta.
ucuz bir numaradır. öyleydi yani. bunu sık sık kullanan bir arkadaşın evine sırf bu yüzden bir poşet buzla gittiğim vakidir. tabi bu sefer de "adaptör ıslanır, elektrik çarpar" demişti. poşet delik değilse adaptörün prize damlayacak kadar ıslanma ihtimali yoktu tabi ama bu gibi durumlarda gerekçesi ne kadar salakça olsa da mal sahibi her zaman haklıdır. defterinden bir sayfa istediğiniz mal sahibi "defterden bir dal koparınca tüm sayfalar yırtılıyor." dese bile sessizce kabullenmek zorundasınızdır.