amerikan film kliseleri'nin adamı kusturan hâli. o da kadar iğrençtir ki kültür ihracı ters teper. üzerinize uygulan yoğun tazyikli kültür emperyalizmi erozyonu birden tuzla buz olur. amerikan filmlerinden öğrendiğiniz ne varsa hepsini aynen iade edersiniz. bir saniye. aynen değil. neden? çünkü kusarken organlarınız da çıkar meydana. o derece şiddetlidir yani. hasılı sevmiyorum arkadaş öyle artistik ayakları, her boku ben bilirim, ben en iyiyim mesajlarını. elinizde bir sihirli değnek dokunduğunuz şeyi uçuruyorsunuz değil mi?
bir patlama olayı var. bir kaç ekip gelir. doğal olarak bir bok beceremez. bizim dört kişilik (biri her zamanki gibi kız) gelir ve olaya el koyar. tevazuya bakın ki şöyle başlar:
- tamam herşeyde iyi değiliz ama biz amerikalılar bu işte çok iyiyiz.
(işte seyirci tam burda kusmaya başlar...)
ha bir de alakasız öpüşme sahneleri. nerden nasıl çıktığı mechul, tamamen melemene pul biber hesabı dökülen eklentiler. ah ülen ah. bir boku beceremiyorsunuz. sizi gibi pragmatist, kapitalist, emperyalist coniler.
polislerin sürekli kahve içmesi ve donut yemesi.
kovalama sahnelerinde, kuyruk sallamalı dönüşlerde, polis arabasının jant kapağının fırlaması.
ortağı ölen polisin olayı tek başına çözmesi.
en sert en depresif en sıkıcı anlarda bile espri yapılması...
misal constantine:
midnite constantini alır, ciğerlerini sökercesine duvara yapıştırır. yere bıraktktan snra constantine in gömleği lekelenir.
c:hey bu gömlek tam 200dolardı. ıgh.
amerikanın tek bir vatandaşı için savaş açabileceğini, milyon dolarlık helikopterlerini feda edebileceğini ima eden kurtarma sahneleri bu klişelerin en bariz ve mide bulandırıcı olanıdır. hayır her sene yaşadıkları ve bizim de üzülerek tv'lerden izlediğimiz kasırgalar da olmasa inanacağız valla.
taksiye bindiğinde ücreti öderken elini cebine atar, tam da tutan ücret kadar para çıkar cebinden nedense.
bir de bütün amerikalılar nerede olursa olsun bütün yönleri biliyorlardır. örnek: 2 mil doğuda vs.
gece hayvan gibi sevişen çiftin sabah birbirlerinden utanarak çarşaflara sarılıp dolaşmaları. tamam madem çıplak görünmek istemiyor oyuncular çekme kardeşim o sahneyi o zaman.
rahibin her kelimesini daima söylediği, 5 saat süren cenaze sahneleri. hatta bir filmde cenaze sahnesi varsa ve arka planda zafer veya acıma hissi veren bir müzik çalıyorsa o film duble kötüdür.
sıradaki diyalog da barmenin içki içen beyefendiyle diyaloğudur.
-bir sorunuz mu var?
-her zaman bir sorun vardır.
-peki hayatınızda biri mi var?
-her zaman biri vardır.
-ee x kişisiyle ne yaptınız dün adamım?
-her zamanki yerde, her zamanki içkimizi içerken, her zaman konuştuğumuz şeyleri konuştuk.