"mülkü olmayana adalet yoktur" anlamına gelmeyip, sadece manevi hayatı ve düşünceleri adalet sisteminden soyutlayan söylemdir.
(bkz: laiklik ilkesini anlatır)
(bkz: anlayana)
adalet ve kalkınma partisinin kuruluş söylemlerinden birisi. diğeri de " kalkınma sakın türkiyem". artık mülkün temelini ellerine aldılar, kalkınmayı durdurdular, bakalım şimdi bize ne yapacaklar...
ömer in kapitalizmi bilmedigini dusunursek guzel soylemistir.
oysa kapitalizm varken,
adalet mulkun temelidir, mulk esitsizligin temelidir, esitsizlik sucların temelidir.
demek ki, adalet sucluyu korumakmıs.
ama hangi tip sucluyu? fakir bir hırsızı, baklava calan cocugu degil. banka soyan sucluyu korur adalet. vergileri cebe goturen adamı korur adalet. cunku bu tipler mulk sahibidir, mulk sahibi olmaları devletin onlarla aynı masaya oturması gereksinimini dogurur, ve devletle aynı masaya oturan adam suclu olarak ilan edilmemelidir. yoksa 'allah korusun' devletin silah gucuyle sagladıgı otoritesi sarsılıverir. anarsi ortamı dogar.
mülkiyetin kapitalizm ile kurduğu kaçınılmaz ilişki göz önüne alındığında, sol görüşe karşı hukuk sistemini devreye sokmak için de kullanılabilecek deyiştir.
halk tarafından yaygın şekliyle anlaşıldığı gibi, sözde geçen "mülk" kelimesi, bildiğimiz ev, arsa, yat, kat manasında değil, "yönetim" manasındadır. adalet yönetimin esasıdır, özüdür. adaletsiz yönetimler çökmeye mahkumdur.
liberal toplumlarda ise kural tersine işlemektedir. mülk adaletin temelidir. türkiye de adalet karşısında (kağıt üstünde) herkes eşittir ancak, bir vatandaş başbakana birşey dediğinde ananı da al git denilir, tüsiaddan biri satacaksın kardeşim, özelleştireceksin yoksa seni tanımam dendiğine mevzuata bakalım efendim en kısa zamanda denilir.
mahkemelerde belki hala adalet mülkün tmelidir ama mahkemekeye çıkabilirsek, mahkemeye varana kadar kaç yerde mülkün sözü geçecek bilinmez, o mülk kaç yerde kağıt üzerinde kendini gösterip %100 haklı insanları %100 suçlu çıkartacak bilinmez.
sabah evden çıkıp, gün boyunca en az 150 dosyayı karara bağlamak zorunda olan ve hava karardıktan çok sonra evine dönen hukukçuların anlamlandırdığı kelimedir.
öyle bir dönemdir ki insanın kafasını allak bullak eden yaşadığımız, kim suçlu ya da kim haklı belli değildir.
yine de suç işleyen hesabı adalet karşısında vermelidir, zamanı çoktan geçmiş, hatta ilkel uygulamalar vicdana da terstir üstelik.
eller vicdanın üzerinde olmalı, belki o zaman biraz daha azaltırız dosyaların sayısını.