hersey mart ayinda ayaginda sallarken beni düsürmesiyle baslamis.
pismanlik mi, kardes sevgisi mi der gibi oldum bi an;
hatrimdan cikmis anilar dedim..
vefasiz beni..
kücücüktük biz abilik yapar cizgi filmimizi kapatirdi.
luluyu sevmedigi her halinden belliydi ta o zamandan..
onunla alistik ninja kaplumbagalari, a takimini seyretmeye.
kizdirirdi beni, aglatirdi bazen.
kiyamazdi galiba hic caktirmasa da, yoksa kim söyler o tekerlemeleri kardesi susana kadar;
..
hokus pokus abra kadabra
ne yaptin benim kardesime aptal karga
..
kapinin kenarina ayaklari kollari iki yana acarak tirmanmayi o ögretti bana..
hep düsündügüm neden ben, niye böyle uzun oldum sorularinin cevabiydi belki kücük yetenegimiz..
balkondan seyrediyordum onu, yeni topunu almis cikmisti disari.
yeni top en iyi kaynasma araci.
topun üstünde oturmus yanaklari avuclarinin icinde saatlerce beklemis hüzünlü bir abi görüntüsü beynime kazinmis, keske erkek olsaydim o anlik, tek kale yeterdi bize..
büyüdü sonra o saclari uzatti bütün ailesel tepkilere ragmen.hickimseye yakistigini görmedim o modelin onun kadar..
bizi kenara cekip onun takimini hangi okula gittigini soran kizlar arttikca anladik ki mahalledeki popularitemizi yükseltti bu herif..
nasil oldu bilmem küstüm ben ona.
okumaya baska sehre gidiyordu, öptü yanaklarimdan kocaman, helal et hakkini dedi..
kucaklastik, icime cektim sonsuz abi kokusunu..
..
-kalp yanginiii!
-caniimmmmmm!
..
görüsemedigimiz zaman dilimleri uzadi gittikce,ilk ben onu terkettim galiba o söyleyene kadar farketmeden.
sonra o aldi basini gitti, yaninda ben yokken.
bi telefon görüsmesi;
-gidiyosun yani bizi birakip..
-önce sen birakmadin mi?
ah be abim, zorunda olmasam birakir miydim kalp yanginimi.
kimse abiler gibi uyarlayamaz sarkilari kardeslere, kimse onlar gibi komsu teyzenin taklidini yapamaz, kimse onlar kadar harika espri yapamaz, kimse onlar gibi kocaman merhametini öyle beceriksizce saklayamaz.
Paylaşmayı öğrenmek demektir doğar doğmaz. hasta yatağında gözlerini açamazken, titrerken, evde bulduğu tüm yorganları sürükleyerek üstünü örtmesi, korkudan yaşaran gözleriyle iyileş hadi iyileş diye yalvarmasıdır. Nefret ettiğini sanmaktır, en büyük küfürleri edip, en mutsuz anında sığınabildiğindir. Büyüdükçe dillere destan olan kavgalara gülebilmektir. En büyük kaybında beraber hıçkıra hıçkıra ağlayıp, sonsuza kadar sürmesini istediğin mutluluğunda seninle sonuna dek sevinebilendir. Hayatını kazanmaya başladığında benim kardeşim işte diyerek gururlanandır. en çok özlediğin çocukluğunun karşında dikilmesidir. Mavi gözlü devdir.
hep istediğim şeydir abi. keşke benim de bir abim olsaydı, onunla böyle güzel anılarım olsaydı. keşke abim olsaydı da onun ayağına istediğini getirseydim. isterse bana kızardı, karışırdı. ama olsun yine de abim olsaydı. kuzenlerim var onlara da abi diyorum onları da çok seviyorum ama keşke öz abim olsa, hep yanımda olsa. kuzenlerim başka şehirde, yılda bir kere görebiliyorum * ama ben abimle hep konuşmak, ona sarılmak, onla gezmek, arkadaşlarıma hava atmak isterdim, abimi sizden daha çok seviyorum diyerek onları kıskandırmak isterdim. ama yok işte ve olmayacak. ben ablayım, kardeşim yine olsun ama abim de olsun isterdim.
insanın burun direğini sızlatan kelime. 3 harften oluşmasına rağmen ne kadar da çok şey sığıyor bu kelimeye. en çok da çocukluğum sığırıyor. çünkü 17 ağustos' a kadar çocuktum ben. ta ki o ölene kadar. ta ki o ve ailesi o enkaz yığınının altında kalana kadar. ta ki biz onları çıkarmak için tam 72 saat uğraşana kadar. ta ki 72 saat sonra ancak cesetelerine ulaşana kadar. çocuktum ben onların mezarına gidene kadar. aslında ben hala çocuğum onun ufaklık diye seslendiği çocuğum hem de. karanlıktan korkan. hem de deli gibi korkan bir çocuğum hala. yaptığı bilyalıya düşerim diye tek başına bindirmekten çekindiği ama bindirmem diyemediği için de arkadaşlarına tercih ettiği çocuk. kendisi okuyamadığı için kardeşinin başarısına kardeşinden daha çok sevinen çocuğun abisiydi o. abimdi o benim ama neredeyse 8 yıldır mahallemize en fazla 500 m uzaktaki mezarlıkta yatıyor.
yillar sonra gelen ek: 10 yili gecmis be sozluk. ben hala ilk gun ki kadar icimde hissediyorum ayni aciyi. yillar sonra Alzheimer olan anneanneye öldüğünü soylerken icimden oyle bir sey kopardi ki su 3 harfli kelime, sorma sozluk. sorma... abi kelimesini artik cok az kullaniyorum. hem de cok az. eskiden 3 tane abim vardi. her harfe bir abim vardi. onun gidisi ile abi kelimesi en buyuk uyesini, ilk harfini kaybetti.
ilk arkadaş, futbolla ilgilenme nedeni, tifosi olmayı sağlayan büyük etken, anne-babanın ilk göz ağrısı... Bu sabah yağmur var istanbulda diyerek, uğruna şarkılar söylediğim, şafak saydığım, can yoldaşım, iddaada kupon ortağım.
yokluğunun 15. gününde daha gelmesine 140 gün var diyerek hüngür hüngür ağlama nedenim. Her sabah yatağını dolu görme umuduyla uyanıp hayal kırıklığına uğramama, gün boyu türlü bahanelerle kendimi avutmama, akşam olunca boşluğunun sol göğsümün altında yarattığı ağırlık ve acıyla o çok sevdiği şafak türküsünü dinleyip hüzünlenmeme sebebiyet veren canımın diğer yarısı. varlığında Her gün defalarca boynuna sarıldığım ve artık sadece sesiyle yetinmek zorunda kaldığım, masamın üzerinde duran fotoğrafta olduğu gibi yine dalgalı uzun saçlarıyla kapıdan içeri girmesini umut ettiğim, "abi bu ev sensiz hiç güzel değilmiş" diye itirafta bulunduğum, özlenesi, yolu gözlenesi kişi.
bir kardeşin sahip olabilecegi her türlü duyguyu ona yaşatabilen insan.
--anılar--
bir keresinde abimle birlikte almısız 500 gr lik çekirdek catır cutur çıtlatıyoruz ve çekirdek içini bir kapta biriktiriyoruz. tabi ben o zamanlar saf temiz, kötülük nedir bilmez iken, abim kirli, kötü, uyuz ne ararsan var işte ole bir evlat idi. saatlerce çekirdek ayıkladım, sonra abim de mutfaga girmiş hesapta iki tane eşit buyuklukte ufak kap arıyor yalana bak megersem çekirdek ayıklamaktan bunalmıs mutfakta yarım saatı aşkın ole takılmakta. ben de tabi zavallı yavrucak misali ağız burun çekirdek çıtlatmaktan kararmış, dudaklar burusmus vaziyetteyım. sonra neyse abi gelir ve zavallı kardeşi memolf'un yanına uzanır derki; olm ben kap bulamadım, annem xx teyzeye gitmiş * sen iki dakka bi git anneme sor nerde kaplar diye, hem zaten yoruldun cekirdek ayıklamaktan ben devam edim biraz, sonra gel beraber paylaşalım yiyelim. tabi zavallı yavrucak ben koşar adımlarla gider anneden kapkacagın yerini ogrenir, olay mekenına koşar adımlarla dönerim.
işte o an ne gördüğümü hepinizin tahmin etmesi muhtemel ama ben içimde ki o eziklikle yine de ufakcana bir anlatayım;
--slow motion--
abim denilen insan o ana kadar bana birçok işkenceler yapmış olmasına ragmen hiç biri bana bu kadar koymamıştı, o koca çekirdek dolu kabın son kalan kısmını agzına goturmuş hatur hutur çignemekte idi. ben tam çignerken yakalamıstım onu, yıkılmıştım o an. aklımdan neler geçmiyordu ki. o an butun misketlerimi çalsalar, tomarla futbolcu kartlarımı yırtsalar, sabah yayınlanan kaplumbaaalar çizgi filmini kaldırsalar o kadar üzülmezdim.
derken patlattım abimin agzına tokatı ama ne tokat. o ufak elle atılan tokat koyar mı o yavşak adama gülüyor g.t lalesi gibi. sonra aldım annemın hamur açmaktan çok bizi korkutmak için kullandıgı oklavayı. yer misin yemez misin dermişim. ulan aldı oklavayı elimden "sen kimsin lan abine vuruyon" nidalarıyla başladı beni dövmeye. hayda ulan şerefsiz suçlu sensin bari bilerek dayak ye benden de sinirim geçsin. tabi abisine gücü yetmeyen memolf başladı ağlamaya salya sümük ne varsa. arka fonda abinin kahkahalarıyla karışık cümleleri:" ulan ne salak bi kardeşim var, allah'ım sana çok teşekkur ederim bole bi kardesim oldugu için" der ve evden koşar adımlarla ayrılarak sokaga, gerizekalı arkadaslarını yanına top oynamaya gider.
anne gelir eve bakar memolf aglamaktan gözleri şişmiş, salya sümük vaziyette salonun ortasında uyuyor, abi desen dışarda top oynuyor. neyse memolf uyandırılır elini yüzünü yıkar annesi. sorar anne ogluna ne oldu diye, anlatır evlat yine aglaya aglaya. sonra anne de başlar gülmeye ama hesapta çaktırmamaya çalışıyor ufaktan ufaktan. der sonra ogluna : "olsun boşver ben ogluma araba alıcam vs vs" şeklinde sıkar anne butun yalanları saftirik ogluna...