abdulhamit e ulu hakan diyen insan

entry86 galeri0
    25.
  1. koskoca padişaha, ulu şeklinde emir verebileceğini sanan insandır, gerçi abdülhamit kimi tarihçiler tarafından kurtlarla uluyan padişah olarak da anılmaktadır ama yine de devletlu sultanımıza ulu demek kimin haddine düşmüş bre gafiller?
    0 ...
  2. 26.
  3. tarihi tam anlamıyla bilmeyen bir insandır. 2. abdülhamit, osmanlı'nın fiilen yıkılışını 30 yıl geciktirmiştir. ancak saltanatı döneminde büyük toprak kayıpları yaşanmıştır. şimdi büyük toprak kaybıyla sonuçlanan süreci kısaca anlatayım. 1. meşrutiyeti ilan ettirmeden önce bulgar, karadağlı ve sırp isyanlarıyla ve onun destekçisi rusya'yla mücadele etmiş, osmanlı ordusu belgrad'a yaklaşmışken durduruluşmuş ve istanbul konferansı'na davet edilmiştir. bu arada meşrutiyet ilan edildiği ilan eden osmanlı delegeleri konferanstan çekilmiş ve diğer devletler toplantıyı sürdürüp osmanlı'nın kabul edemeyeceği şartları kabul ettiler. osmanlı da reddedince 1877'de rusya'yla 93 * harbi başladı. ruslar, 5 ay plevne'de oyalansa da bulgaristan'ı işgal etmiş ve 22 ocak 1878'de edirne'yi ele geçirdikten sonra ayastefanos'a kadar ilerlemiştir. rusya ayrıca ardahan ve kars'ı işgal ettikten sonra erzurum'ayürümüş, şehir uzun bir kuşatma sonucu rusların eline geçmiştir. bu arada sırplar niş ve şehirköy'ü (pirot), karadağlılar nişik (niksic), bar, ülgün (ulcınj) ve böğürtlen'i (pogdorica) işgal etmişti. bu savştan sonra osmanlı gerek berlin nalaşmasıyla, gerekse anlaşma sonrası aşağıdaki toprakları kaybetmiştir. kayıp listesi:

    1) 1861'de birleşerek romanya (1944'e kadar rumanya denirdi) adını alan eflak ve boğdan prenslikleri, sırbistan ve karadağ prenslikleri osmanlı'dan bağımsız oldu.
    2) sırbistan ve karadağ savaşta ele geçirdikleri arazilerle sınırlarını genişletti.
    3) bugünkü bulgaristan'ın büyük bölümü özerk prenslik oldu. bulgaristan'ın güneydoğusunda bir hristiyan valinin yöneteceği, merkezi filibe olan ve osmanlı'ya bağlı doğu rumeli ili kuruldu. bu ilin büyük bölümü 1885'te bulgaristan tarafından yutuldu.
    4) avusturya macaristan, bosna hersek'i ve yenipazar sancağını işgal etti. bosna hersek 1908'de bu devlet tarafından ilhak edilmiş ve yenipazar sancağı osmanlı'ya iade edilmiştir.
    5) savaşmadığımız halde iran, van'ın kotur ilçesini aldı.
    6) tesalya bölgesi, 1881'de yunanistan'a bırakıldı.
    7) osmanlı'daki rusların akdeniz'e ineceği korkusunu kullanan ingilizler kıbrıs'ı işgal etti. burada 1914'te ingiltere tarafından ilhak edilecektir.
    8) romanya, köstence ve tulça (tulcea) sancaklarını kapsayan kuzey dobruca'yı aldı ve 1856'da rusya'dan aldığı bolgrad, cahul, kilya ve ismail (izmail) kentlerini rusya'ya bıraktı.
    9) rusya batum, ardahan ve kars sancağını aldı ve burada kars askeri ilini (oblastını) kurdu.
    10) fransa 1881'de tunus'u, ingiltere 1882'de mısır'ı işgal etti.
    11) mısır'daki ingiliz egemenliğine isyan eden sudan'daki mehdi hareketi yüzünden mısır ordusu bugünkü somali'nin kuzeyiyle sudan'ın kızıl deniz kıyısı arasındaki bölgeden çekildi. bugünkü cibuti fransız, bugünkü eritre italyan ve bugünkü kuzey somali ingiliz işgaline girerken, habeşistan 1885'te harar kentini geri aldı. sonunda bu hareket 1898'de bastırıldı ve sudan, mısır'dan yönetilen bir ingiliz sömürgesi oldu.
    12) 2. meşrutiyette bulgaristan bağımsızlığını ilan etti.

    sonuç olarak 2. abdülhamit, ne kızıl sultandı, ne de ulu hakan. kendisi dönem koşullarında başarısız kalmaya mahkum bir padişahtı.

    edit: beni eksileyene sözüm. osmanlı'nın ömrü 30 sene uzadı. ama bu toprak kayıpları olmadı mı ? ayrıca yabancı devletler osmanlı maliyesine duyun-i umumiye'yle (genel borçlar) el koymadı mı ? demek ki başarısız bir insandı.
    2 ...
  4. 27.
  5. 28.
  6. 33 yıl padişahlık yapan 34. osmanlı padişahı 2. abdulhamit'e 1894'de bugün batman'a bağlı sason'da ayaklanan ermenilere karşı kürt aşiretlerden kurulu hamidiye alaylarının yaptığı katliam ve sonrasında 1909 adana katliamında 17 bin ermeninin öldürülmesi üzerine fransız akademisi üyesi tarihçi kont albert vandal tarafından le sultan rouge(kızıl sultan) denmesine karşılık, bizim tarihçilerin de bu kızılını kandan alan lakabı; filistine, siyonizm fikrini 1896'da ortaya atan theodor herzl'in reddedilmesine bağlamasına katılan insandır.

    devrinde ilk defa gazın, fotografın, otomobilin, asansörün, şimendiferin, otomatik portakalın osmanlı ülkesine gelmesi başarı değildir. bugün de dünyanın her yerinden mal yağıyor türkiye'ye. karşılığında borç senedi imzalıyorsak marifet mi bu?

    2. abdulhamit de, şansına sanayi devriminin ve bu icatların ilk günlerinde 33 yıl iktidardır ve gırtlağına kadar borçlu olan, kapitülasyonlarla gümrükleri eleğe dönen, festen başka sanayi ürünü olmayan bir ülkenin bu icatların sahibi yeni emperyalist ingiltere, fransa tüccarlarının iştahını kabartıp yeni ne varsa osmanlıda satmasına gıkını çıkaramayan biridir. artık ''matbaa mı, yassah, günah'' diyebilecek cahil kudreti ve lüksü yoktur devlet-i ali osmani'nin.

    bizim deli, onların büyük dedikleri rus çarı petro, hollanda tersanelerinde işçi olarak çalışıp gördüklerini uygulamış ve bugün torunu putin'e kalan da ortada, 2. abdulhamit'in gürcü torunu tayyip'e kalan da.

    vahdettin gibi 2. abdulhamit de yanlış zamanda doğmuştur. günü kurtarmıştır, sorunları ötelemiş, biz torunlarına büyüterek devretmiştir.

    bizim neo-osmanlıcılara bir padişahı temize çıkarmak için tek menkıbe yeter. mesela vahdettin, mustafa kemal'e kilolarca altın verip ''evlat benim basurum azdı, gelemem, vatanı sen kurtar'' demiş efsanesi unutturur bu padişahın, sonradan geçilmedi diye övünülen çanakkaleden ingiliz zırhlısıyla kaçmasını. 2. abdulhamit'in pehlivan tefrikası da, yahudilere ''filistini verirsem seni s.ksinler'' postasıdır.

    güya yahudilere posta koyan, ama galata'daki yahudi bankerlerden, ingiltere'deki yahudi rotschild'lerden borç alıp savaşlara giren, bütçesini bu parayla denkleştiren devlet de aynı osmanlıdır. uzatmaları oynayan hasta adam, üretmeden tüketen bir açık pazardır. evropada ne bulunursa ilk buraya gelmelidir ki elde avuçta kalan ne varsa ingilize, fransıza gitsin.

    bugün televizyonlarda duyduğunuz, ''sasonda çıkan çatışmada 2 terörist silahlarıyla beraber ölü olarak ele geçirildi, 2 mehmetcik şehit oldu'' haberlerinin sorumlusu, başlatanı, bu kan davasını kanla bastıracağını sanan ve miras olarak eflak ve boğdanı değil, bu çözümsüz kibirli inadı bırakan bu padişahtır. 1918'de ölmüştür ama 1988'de doğan insanların bugün ölümünden bile sorumludur.

    filistin için düşündüğü 50 yıl sonrasını, sonunda osmanlının elinde avucunda kalacak anadolu için düşün-e-memiş, şimdi inkar etmek için 40 takla attığımız ermeni katliamının fitilini ateşlemiştir. bugün anadolu tek renkli betonsa bu abinin payı yadsınamaz.

    israil 50 yıl geç kuruldu da ne oldu? bize mi kaldı. petrol buldu, biz mi içtik. ingilize avanta oldu kuyular. sonrasında osmanlı ordusu 1910'lar boyunca hicazda susuzluktan çölde, büyük dedem dahil yemende öldü osmanlı askeri. sonra 1915 ermeni katliamının esin kaynağı, meşruti dayanağı oldu ittihat ve terakkiye. kendi soyu olan çerkeslerden oluşan derin osmanlı devletinin, teşkilat-ı mahsusa'nın, sızdığı yeni cumhuriyet içinde dersim isyanını ve diğer kürt ayaklanmalarını kanla bastırması da, torunlarına miras olarak süren kan davasını bırakan anlayışın mimarıdır.

    istibdat denilince eski bir sütlü tatlı sanılan yönetimi, devrine göre bile tam bir zorbalıktı. bugün savunduğunuzu görse, o cepheden cepheye sürülen asıl ecdadınız, gerçek atalarınız olan dedelerinizin size bir çift lafı olurdu. savunacaksanız yıldız sarayında aida operasını dinleyen abdulhamiti değil, cephelerde yakasından bit ayıklayan dedelerinizi düşünün.

    devrinde 3 kişi biraraya gelemediği anlatılır. alameti farikası olan burnu yüzünden, kendisinin ima edildiğine delalet sayarak, basında ''burun'' kelimesinin kullanılmasını bile yasaklayan, sarayda dedektif romanları okuyup, opera dinleyen bir dikta-tördü.

    ''hırsızlık yapan kızım fatıma da olsa elini keserim.''
    (buhari, müslim, tirmizi, ebu davud, nesai, kütüb-i sitte muhtasarı tercüme ve şerhi,
    ibrahim canan, 6/249, 12/505)

    kocası-babası asi bile olsa, türk milletine yakıştırdığı asalet sembolü özgürlük, bağımsızlık için isyan eden, bir zamanların sadık milleti, resmen kendi vatandaşları olan ve kadın-çocuk demeden ermenileri öldürten, babam dahi olsa ulu olamaz.
    7 ...
  7. 29.
  8. Kimilerine göre Kızıl Sultan, kimilerine göreyse Ulu Hakan Türk tarihinin hakkında en çok tartışılan padişahı olan II. Abdülhamid dönemi Osmanlı Devleti'nin en çalkantılı yıllarıydı. I. ve II. Meşrutiyet, Kanun-i Esasi, 93 Harbi, Rus ordusunun Yeşilköy'e (Ayastefanos) kadar gelmesi, Rumeli'nin kaybedilmesi, doğudaki kentlerin Rus işgaline uğraması, Balkan devletlerinin bağımsızlıklarını kazanmaları, Mısır, Tunus, Girit ve Kıbrıs'ın elden çıkması, Ermeni isyanları, Düyun-u Umumiye'nin devletin gelirlerine neredeyse el koyması, 31 Mart Vakası, ittihat ve Terakki'nin güçlenmesi, Bağdat ve Hicaz demiryolunun açılması, Panislamizm politikası, Hamidiye Alayları'nın kurulması ve Ermeniler tarafından kendisine düzenlenen suikast hep II. Abdülhamid'in döneminde gerçekleşen olaylardır. Bu sıkıntılı dönemde 33 yıl hüküm süren II. Abdülhamid, Osmanlı Devleti'ni güçlükle de olsa ayakta tutmayı başarmıştır.

    II. Abdülhamid'in denge siyaseti neticesinde, Osmanlı üzerinde paylaşma planları kuran devletler uzun yıllar bu emellerine ulaşamamışlardı. Hakkında çok sayıda kitap, makale ve yazı yazılan II. Abdülhamid, tarihçilerin çoğunlukla üstünde anlaşamadıkları bir padişah olarak her zaman gündemde kalmıştır. Bugüne kadar yazılan kitaplar genellikle ideolojik bilgiler içermiş ve her yazar II. Abdülhamid'i kendi siyasi düşüncelerine göre değerlendirmiştir.

    Bizim amacımız II. Abdülhamid döneminde Osmanlı Devleti'nin yaşadığı olayları objektif olarak vermek ve yorumlarını siz okurlarımıza bırakmaktır. Bizlere göre II. Abdülhamid ne Kızıl Sultan, ne de Ulu Hakan'dır Yaptıkları günümüzde hâlâ tartışma konusu olan II. Abdülhamid, 624 yıl ayakta kalan ve dünyaya hükmeden Osmanlı Hanedanı'nın sevabıyla günahıyla, iyisiyle kötüsüyle hüküm sürmüş bir padişahıdır. Elinizdeki bu kitap, II. Abdülhamid ve yaşadığı döneme ait bilgileri siz okurlara tarafsız bir şekilde yansıtmak amacındadır; II. Abdülhamid döneminde yaşananlar anlatılmış ve bilgilerinize sunulmuştur. Keyif almanız dileğiyle...

    ("2. abdulhamit kızıl sultan mı ulu hakan mı?" isimli a.tekin kutlu kitabının arka kapak tanıtım yazısı.)

    edit:
    Dünyanın .mına koymuş liderlerin yanında sütten çıkmış ak kaşıktır(diyen de, denilen de)
    2 ...
  9. 30.
  10. kürtlere zulmeden, çoluk çocuk demeden katleden sonra da bi'şey olmamış gibi masum rollerine bürünen ermenilere karşı hamidiye alaylarını kuran, küfrün kan kızılından değil merhametin yüceliğinden yana olan, cennetmekân sultanın yüceliğini bir nebze olsun idrak edebilen insandır.

    Marifet, borç senediyle mal getirmek değil, nice menkul, gayrimenkul vs. tekliflere rağmen kanla alınan toprakları satmamaktır. (Ondan sonra gelen ve kendileri hakkında "ulu" denilen diğer kişilerin de aynı dirayeti gösterememesi marifetin kimde olduğunu bir kere daha gösterir.)

    "tabii ki teknolojik gelişmelere uyacaktı ne yani yassah mı desin" düşüncesiyle bilindik matbaa örneğini verenler de olabilir. Bak bakalım japonya denilen memlekete matbaa ne zaman gelmiş...

    disiplin ile istibdatı birbirine karıştıranlar açsınlar istiklâl mahkemelerini okusunlar. kimmiş müstebdit bilelim!

    he unutmadan... israil'in kuruluşunun gecikmesinin hikmetini bugün anlayamazsınız. Hele bir arz-ı mevud arz-ı endam etsin. o zaman sultan hamid'in ruhundan istimdat edersiniz. yok biz seviniriz diyenler de olabilir. onlara sabetay sevi baksın.
    3 ...
  11. 31.
  12. kafası güzel insandır.

    imparatorluktan hasta adamlığa geçen, sanayi devriminden nasibini almamış, hammadde ve pazar sıkıntısı olmayan, milliyetçiliğin kıskacındaki avusturya-macaristan gibi yıkılmaya mahkum çok uluslu devletin başında biridir. kaybedilen topraklar, milyonlarca altın dış borç, ayaklanmaları bastırma şekli ve bize miras bırakması gibi başarısızlıklarına rağmen, bizim arkaya bakarak ilerleyebileceğini sanan resmi tarih muhibleri, bu 33 yıllık diktatörün artı hanesinde yahudilere tüm dış borçlar karşılığında filistini vermemesi ve bunun israil'in resmi kuruluş tarihi olan 1948'e kadar 50 yıl geciktirildiğini söylerler.

    gelin bulunduğunuz coğrafyaya göre değişen tarihle değil, herkesin üzerinde hemfikir olduğu tarih dedeyle biraz gezelim, ukelalık yapalım.

    hiç düşündünüz mü israil, filistinde olması gereken yahudilerin ukrayna'da, hollanda'da ne işi var veya ne zaman ve ne için oralara gitmişler diye?

    yahudiler, m.s. 70 yıllarında, yani bundan yaklaşık 2000 yıl önce, filistin ve civarının hakimi olan roma imparatorluğuna karşı ayaklandılar ve sonradan roma imparatoru olacak olan titus flavius vespasianus tarafından bastırılan bu ayaklanmadan sonra kudüs'e girmeleri yasaklandı. filistin hariç imparatorluğun o günkü sınırlarına sürgün edildiler. bugün ağlama duvarı dedikleri, ilkini babillilerin yıktığı süleyman tapınağının batı duvarıdır. as roma'nın kudüs presinden hatıradır.

    sonra bu gurbet kuşları, gittikleri yerlerde toprak edinmeleri, askerlik yapmaları yasak olduğundan getto denilen mahallelerde kapalı bir hayat sürüp, kendilerine tarım haricinde kalan tek yol olan ticarette ustalaşıp, banker, bonker olduktan sonra, ''ulan madem paramız var, gidelim filistini alalım da tüm dünyada sığıntı, istenmeyen adam olacağımıza, ülkemizde kral olup kibbutz'da portakal yetiştirelim'' der. fikrin misyoneri theodor herzl'dir. tarih 1896. sonrasında aynı yılın nisan ayında istanbul'a gelir, yani hala 1896..

    yüz binlerce insanın öldüğü reklam arası..

    tarih 1917. ingilizler kudüsü ele geçirir.aynı yılın kasımında ingiliz dışişleri bakanı lord balfour, siyonizmin ve hatta bizim kırım savaşı'nın bile sponsoru rothschild ailesine bir mektup yazar. mektupta, artık ellerinde olan filistinde bir musevi devleti kurulmasına destek vereceklerini söyler ve 50 yıldır devam eden yahudi göçleriyle temeli osmanlı döneminde atılan planın icraatine geçerler.

    1917'den itibaren zaten osmanlı fiilen yoktur filistinde. yani abdulhamit'e fikri söyleyip osmanlının kudüsü kaybetmesi arasında 20 yıl vardır. sonrasında osmanlı, gelişmeleri uzaktan izleyebilir ancak. 1948'e kadarki arap-yahudi savaşları her devirde yaşanabilecek ve hala yaşanan gecikmelerdir.

    daha önemlisi, hatta en önemlisi; 1948'de israil ''resmen'' kurulana kadar filistin'e 5 büyük yahudi göçü olmuştur. 1881-1903, 1904-1919, 1919-1923, 1923-1929 ve 1929-1940. bunlardan ilk ikisi ulu hakan 2. abdulhamid han hazretlerinin zamanındadır. fiilen satmamıştır ama:

    1850-1880: 25.000

    1881-1903: 20-30.000

    1904-1910: 20,300

    1911-1914: 14.000 yahudi filistine göç etmiştir. bu göçlere ne karşılığında göz yumulmuştur acaba? bu satış değil de nedir? sonraki durumu meşrulaştırmaya yaramamış mıdır, siz gönül ve dünya gözü kapalı romalı senatörlerin takdirine bırakıyorum.

    ......................................................................................................

    galatasarayın ilk renkleri kırmızı-beyazdır sayın cimbomlular. ama bu durum, ulu hakan abdulhamid han'ın hoşuna gitmez, çünkü türklüğün propagandasıdır bu ve sonradan azınlıklar aleyhine ayarı çok kötü bozulacak ''denge politikasınca'' cimbom renklerini sarı-kırmızı olarak değiştirilir. bunlar işin magazin tarafı ama kifayeti hakkında fikir verir.

    bir devlet düşünün ki maliyesini tıpkı bugün gibi yabancı devletler yönetsin. 400.000.000(400 milyon) altın borca karşılık, ingilizlere izmir ve çevresinde 4000 km2 yer satmış ve ingilizler buraya yunanistan'dan rumları getirdiği için izmirin adı bizim tayyibin de dilindeki ''gavur izmir'' olmuştur. şimdi pasaportla gidilen filistini satmamış ama izmiri satarken eli titrememiştir.

    önceki osmanlı padişahlarının şiir yazmayanına, bestesi olmayanına kız vermezlerken, abdulhamid han isa peygamberle meslektaşlığı seçip marangozluk yapmıştır. ne anlarsanız.

    1898'de alman kayzerinin kudüs ziyaretinde kubbet us sahra'ya haçlı alman bayrağı çekilmiştir. şimdi, adını kayser denilen imparator sıfatından alan kayseri kalesinde, belgesel için bile haçlı bayrağına tahammül edemeyen torunlarına 110 yıllık kapaktır.

    tüm ırak petrolleri ve demiryolu hakkını almanlara vermiş, bu şimdi torunlarınca marifetmiş gibi anlatlmıştır ve sanırım bir 50 yıl daha anlatılır.

    hiç düşündünüz mü bu demiryolları neden dolanır durur da düz ovada zigzag çizer diye? sen almana ''demiryolunu yap, sağında solunda belli bir mesafedeki madenler, ormanlar senindir'' dersen o da önceden elinde hazır bulunan istihbarata uygun rota çizer ve sağ kulağını sol elinle gösterirsin. bu arada hattın sağındaki solundaki sanki vatan toprağı değildir de şimdi arap-yahudi kanıyla sulanan filistin toprağını satmamış diye övünülür bizim kısmi körlerce.

    istanbul'un burnunun dibi olan yeşilköy'e gelen rus ordusuna karşı boğazlar ruslara geçmesin diye telaşlanan ingilizler olmasa, ruslarca taksimde sallandırılması içten bile değildir.

    kendi vatandaşı kadın-çocuk diyorum aloo katliamların, toprak kayıplarının sorumlusu, suikast korkusundan saraydan o meşhur burnunu çıkaramayan da 2. abdulhamid han hazretleridir.

    hiç mi iyi işi yok bu adamın? bozuk saat misali günde 2 kere doğruyu gösterse bile, 22 kere yanlıştır.
    6 ...
  13. 32.
  14. ne ulu hakan'dır ne de kızıl sultan. artısı kadar bir o kadar da eksisi vardır.
    ne 30 yıl devletin ömrünü uzattı diye yüceltilmeli ne de hataları yüzünden yerin dibine sokulmalıdır.
    2 ...
  15. 33.
  16. türk tarihinin gördügü en büyük devlet adamlarından bir tanesidir, it çi pislikler onun yaptıgı güzellikleri pisletmeselerdi, türk devleti bugün daha kudretli, belki bu sadece anadoluya sıkışmamış olabilirdi, balkanları afrikayı ve hicaz ı elimizden çıkartan it çilerin kızıl sultan diye yahudi agzı ile onu anıyor olması, abdulhamitten hiç deger eksiltmez, aksine ona hakaret edenlerin kanının ne renk oldugunu gösterir.

    türkiye bir faşizmin esiri konumdadır, atatürk ü yüceltmek için sırya girmiş 70 yasında koca adamların sanki ortak aklı etkilemek için yaptıgı padişahlarıda aşagılama girişimleri onlara hakaretler etmeleri tvlerde alkış alıyor olması, onların bu hakareti ancak kendilerinin hakattigi gerçegini degiştirmez, turgut özakman ın, "atatürk cumhurbaşkanı oldugunda belki genç hanımefendilerin ona gönlü kaymış olabilir, ama hakkıddır onun, helaldir ona, helaldir ona ben söylüyorum işte helaldir ona" demesi, dün genç bakışta, atatürk arastırma dernegi eski başkanı 70 yasındaki profesör kılıklı insanın, "ben müslüman bir insanım, hz muhammed dinimizin peygamberi, atatürkte toplumumuzun peygamberi" demesi, tam anlamı ile mide bulandırıcı, kardeşim sen tarihcisin konuyu netlikle izah et, yorum yapma, geri zekalı insanları egitme bilinvi içindeki faşist diktatörlük degil burası, anlayabiliriz, sizin gibi aptal beyni ykkanmış olmadıgımız geri zekalı oldugumuz anlamı çıkmaz degil mi?
    2 ...
  17. 34.
  18. galatasaylı küçük hakan, büyük hakan'a bir devam niteliğinde, vazgeçilmez üçlüsünü kurmak isteyen adamdır, evet. muhteşem hakanlar triosu böylelikle tarihsel ve beşeri temellerini atmış olur. portekiz filan üç tane f ile ülke yönetirken avrupa'ya ses çıkarmıyordunuz bak, bu adam da üç tane h ile ülke yönetiyor, h de değil lan, üçü de hakan, adaş...

    varsın semih cumhuriyeti de üç tane h ile yönetilsin. sormasın eski vakitlerdeki halka uyuglanan baskı, acep' nasıl etkiledi politik gidişatı, bugünkü halk acaba neden hiçbir siyasi konu hakkında düşünmeye yanaşmıyor, neden göz önünde filistin örneği varken çatır çatır millet arsasını arazisini satıyor diye yabancıya? niye en ufak bir anlaşmazlıkta konuşmak yerine (ki bunu muasır medeniyetler katındakiler uygular , asma kattakiler değil) sağ sol çatışması çıkıyor diye.

    o değil de öztürk hükümdarlara hakan denmez mi lan? ironi yapıyor bu arkadaş muhtemelen...
    0 ...
  19. 35.
  20. tarihi, bıçakla keser gibi ayırmayan, aynı zamanda da olayları kendi koşullarıyla değerlendirebilen adamdır. iyi de kendi koşullarını nereden bileceğiz?

    Öncelikle ulu hakan cülus giydiğinde acaba devlet-i aliyye ne haldeydi? tarih dedenin üç beyinsizler diye bildiği it ve çemişleri ne haldeydi? öğretim görmeye gittikleri avrupa ülkelerinden, birer mukallit olarak dönenler ne haldeydi? Hürriyet, müsavat ve sair mavalların peşine düşen, gazete çıkarıyorum palavrasıyla fitne çıkaran kafalarla meşgul devlet ne haldeydi? bir yandan azınlık hakları, bir yandan balkanlar, diğer tarafta ermeni fitnesi...

    Kaybettiğimiz toprakları alalım, faşist hülyalarımızı ihya edelim, çalışmayalım, üretmeyelim, dünyaya bakmayalım ama her yeri ele geçirelim diyen ya da posta memurluğundan hür generalliğe terfi eden, "olsa olsa devlet yönetmek, ne ki?" diyen, lafla peynir gemisi yürütmeye kalkan bünyeler ne haldeydi?

    31 mart masalıyla sultanı tahtından edenlerin tertibi ortaya çıkmadı mı? çapulcu sürüsüyle gelen bir yahudi, ulu hakana "halk seni azl etti" demedi mi? kırmızıymış, beyazmış... kırmızıyı beyazı biliyordun da niye mavi-beyaz birini huzura çıkardın?

    --istimdat--
    Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,

    Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz.
    --istimdat--

    Pişman olabilmek güzel şey. En azından hatanızı farkettiğiniz anlaşılır.
    1 ...
  21. 36.
  22. abdulhamit e ulu hakan diyen insan eğer bunları 2. abdulhamite söylemişse tarihini ecnebilerin tarihimizi ve liderlerimizi karalamak adına yazdığı abuk sabuk kitaplardan okumamış, atasını, ceddini ve tarihini bilen insandır. 2. abdulhamitin kurduğu dillere destan istihbarat teşkilatını, ne kadar iyi siyaset yapabildiğini okuyan, bilen insandır...
    3 ...
  23. 37.
  24. içmesi yasak olduğu halde ne içtiyse ondan istediğim insandır.

    bir saldırının veya eleştirinin klasik oluşu, 100 yıldır dillendirilmesi değil; gerçek olup olmamasıdır aslolan. dikta-tör ise diktatör denilir, göte göt denildiği gibi. önce bu gerçek kabul edilir, sonra ''ama, ve fakat, devri şöyleydi-böyleydi'' diye bahaneler sıralanır. devri roma imparatorluğu değildir ki zulmüne kılıf olsun. emsalleriyle karşılaştırılır, ingiltere kral/kraliçesi, fransa cumhuriyetinin devri icraatlerine bakılır ve karnesi verilir ki bu kadar kırıkla bile arkasından ağlanması propagandanın gücüdür.

    devletin bekaası o burnunun canlı kalmasına bağlı değildir. ölürse ölür, yerine yenisi gelir. bir devlet adamı kendisinden sonrasının da planını yapmakla mükelleftir ki 33 yıl bunu düşünmek için yeterlidir.

    ne desem anlamak istediğinizi anlayacaksınız. biri der yahudi tarihini adem-havvaya kadar götürelim, diğeri neredeyse siyonizm propagandasıdır bu der. yehova müstehakkınızı versin, ne diyem.

    aynı lafın laciverdiyle yazmaya gerek yok. haçlı alman bayrağı çekilen kudüs değil, kudüsteki kubbet üs sahra, yani muhammed bin abdullah'ın miraca, allah katına çıktığına inanılan yapı. zaten bizanslıların yaptığı kayseri kalesi değil. aradaki farkı anladınız mı?

    nereye hangi bayrak astırdığı, sembollerle güdülenlerin işi. ama hem bu tür semboller için ağzından köpükler saçan, hem de ulu hakanım diyen gudiklere lafım. görün, işte hakanınız.

    büyük dedem ahmed, o türküdeki gibi yemene gidip dönmeyenlerden. ecdadım, yıldız sarayının köşe yastığı değil, o adından başka bilgim olmayan genç adamdır. onu evinden binlerce kilometre uzakta bir eşeğin üzerinde bir çuval çiğ pirinci yiyerek yemen çölüne sürüp, ingiliz kamplarında yok eden siyasetin sorumlusu, yıldız sarayında keyif yapıp, baş ağrısı bile ''ah-vah padişahım'' diye anlatılan abdulhamittir. büyük dedemden beter devlet yönetip, tarihin parsasını toplatmazlar adama.

    yıkılmayı geciktirdiği devlet sanki bağımsız, özgür, demokratik, yıkılmaması gereken, onur duyulacak bir devlet de, ne güzel yıkılması gecikti diyelim. neredeyse mahallelerin ayrıştığı bir devirde, zulümle ümmetçilik oynamasıdır bugün obama ermeni katliamını kabul ederse ne ederiz korkusuna sebep.

    zaten yıkılmaya mecbur bir diktatörlüktür. sorun da bu kadar uzun sürmesidir. bu zorba haliyle bu kadar sürdüğü içindir bugün hala alnımıza çalınan utanç ve elimizden silinmeyen mazlum kanı.

    sevenlerine müstehaktır.
    5 ...
  25. 38.
  26. 39.
  27. abdülhamitten en çok nefret eden yahudilerin ve masonların da aşağılamaya çalıştığı insandır. devletin durumu o kadar kötü olmasına rağmen milletler arası dengelerde türk milletinin ağır basmasını sağlamış, avrupa ülkelerine ultimatom vermiş ve şehitlerin kanlarıyla sulanan toprakları satın almak isteyen yahudileri de kovduğu için avrupa milletlerinin ve yahudilerin kızıl sultan yakıştırması yerine bu ismi ona daha layık görmüş insandır.
    ve haklı olarak Osmanlı sultanları aleyhine konuşulmasını hiç mi hiç hazzedemez. çünkü böyle konuşanların bu gazı yahudi ve türk düşmanı milletlerden aldığını bilir.
    4 ...
  28. 40.
  29. - yeaw sultana ulu hakan diyolarmış!
    + olur mu öyle şey. o benim dedemi yemen'e gönderdi.
    - hayırdır? resmi görev falan mı?
    + bir nevi resmi görev. askerdi.
    - ee sonra?
    + şehid oldu.
    - sen şimdi kızmışsındır sultana.
    + tabii kızarım o olmasaydı dedem genç yaşta şehid olmazdı.
    - o mantıkla adem ile havva da olmasaydı hiç savaş olmazdı.

    (bkz: hırsızın suçu yok)
    (bkz: anlaşılamamış entryleri)
    (bkz: anlayan anladı)

    fiksi.
    3 ...
  30. 41.
  31. 42.
  32. yeter lan vurmayın!

    dünün beğenilen entrylerinde feci şekilde linç edilmiş başlıktır.
    1 ...
  33. 43.
  34. --spoiler--
    Tarih; Batının amansız meydan okuması karşısında bunalan Türk aydını için ya bir kaçış noktası, ya da bütün problemlerin başlangıç noktası olarak görüldüğünden, oldukça tartışmalı konulara sahip bulunan bir disiplindir bizim ülkemizde. Olay ve olgular, bakış açısına göre yorumlanabildiği gibi, toptan bir tahrifatın da kurbanı olabilmektedir. Dahası, tarihi şahsiyetler, ideolojik çarpıtma işlemlerine mâruz kalabilmektedir: Pir Sultan Abdal, Şeyh Bedreddin, Yavuz Sultan Selim, Karamanoğlu Mehmed Bey, Mustafa Reşit Paşa, II. Abdülhamid, Enver Paşa, Atatürk bu işlemden en fazla nasibini alanlar arasındadır.

    Yunus Emre ve Mimar Sinan gibi bütün milletçe benimseyebildiğimiz değer sayısının bir elin parmaklarını geçmemesi; Çetin Altan gibi akl-ı evvellerin sandığının aksine, böyle değerler yetiştirmeye istidâtlı bir millet olmayışımızdan değil, yetiştirdiğimiz değerleri ideolojik saplantılar uğruna heba edişimizdendir vesselâm!
    --spoiler--

    not: işbu yazı kubilay kavak isimli zatın "türkiye'de tarih bir disiplin değil hesaplaşma sahası" isimli yazısından alınmıştır. yazının tamamını okumak isteyenler http://www.frmpaylas.com/archive/t-5344.html linkinde bulabilirler. türkiyede tarihe bakış üzerine malumun ilamı olmuş çok güzel bir yazı.
    1 ...
  35. 44.
  36. bu insanı eleştiren ya kamboçtur ya da gine yerlisidir.. hakan altun'a bile sorsan ulu hakandır.. gerisi boştan ötedir.. padişahım çok yaşa!..
    1 ...
  37. 45.
  38. Tarihte en zun süre imparatoluk olarak ayakta kalan üç imparatorluktan biri olan Osmanlı için ve onun padişahları için sadece Türk olanlar değil, yahudisi, ermenisi, arabı, rumu osmanlı bayrağı altında barış içinde yaşamış olan milletlerin torunları elbetteki "ulu hakan" demelidirler. Unutmayalım ki "beşer zulmeder, kader adalet eder". Osmanlı imparatorluğu, emperyalist olmayan ancak Allahın dinini yücelmesi, daha fazla insanlar arasında yayılması için mücadele etmişlerdir. Zaman zaman bu kılıç kullanmaya gerek kalmadanda gerçekleşmiştir. insanlık tarihi bir daha böylesine barış ve huzur ortamı bulurmu bilinmez. Yoksa atom bombalarıylamı sarsılır, misket bombalarıylamı yada fosfor bombalarıylamı. Tarihe küfredenlere, okuyup araştırmadan yargılamada bulunanlara, kendi bildiğininden başkasını cahil addedenlere tekrar hatırlatmakta fayda var "BEŞER ZULM EDER, KADER ADALET EDER"
    2 ...
  39. 46.
  40. onu indirmekle basardıgını sanan, mason/işbirlikçi/kripto ittihatcıların, yahudi agzı ile ona kızıl sultan deme cür'eti göstermelerine kızan türk milletinin, gönlündeki ince sızısı büyük osmanlı padişahı, ulu hakan ına hitap şeklidir.

    cennet mekan ulu hakan sultanhamid tahttan inmiş, o gün türk milleti tahttan inmiştir, leş bekleyen kuzgunlar gibi imparatorlugumuza saldıran azınlıklar ve iş birlikçileri ittihatcılar osmanlıyı parcalamıstır.böyle bir millete gem vurmak kac gün sürerdi sandınız, hadi 100 yıl sürsün. o yüzüncü yıl bu yıl işte, ergenekon davası ile işbirlikçilerini temizliyor türk milleti, agırlıklarından prangalarından kurtuluyor, türkiyeye vurluna pranganın sebebi, basbakan ın israil cumhurbaşkanına gösterdigi tepki ile herhalde anlaşılmıştır, dünya da ki tüm mazlumlar türkiye ye bakıyor, milletlerin emperyalizmi yıkabilmesinin tek olabilirligi türkiye nin agırlıklarından işbirlikçilerinden kurtulmasıdır. orta dogu da yigit arap halklarını zincirde tutan, osmanlıyı arkadan vuran, işbirlikçi, ingiliz dinli rejimlerin yıkılması an meselesidir, bu yıl çok şeylere gebedir.

    türk milleti 16 devlet kurmus, hepsi yıkılmış ve bir yenisini kurmustur, esla ardına dönüp bakmaıştır, osmanlı selçuklu hükümdarının gönderdigi sancagı almış ve osmanlıyı kurmustur, selçuklu yu devam etmemiştir. türkiye cumhuriyeti türk milletinin 17.devletidir, dönüp tekrar osmanlıyı kuracak degildir, bundan dolayı, işbirlikçi ittihatcıların osmanlı yı diriltiyorlar diye bagırdıkları hadise yanlıştır, türkiye cumhuriyetinde saltanatcı akım hiç olmamıştır.

    bahsi gecen osmanlı ülküsüdür, ucu afrikaya ulaşan bir yandan endonezya nın aceh eyaletine uzanan, hala abdulhamit han adına hutbe okuyan, benim kardeşlerim, benim topragım olan yerlere el uzatmasından korkmaktadırlar. yeter bu kadar.

    burada abdulhamit e dil uzatan kişiler de, isimleri nikleri ne kadar da ahmet mehmet olsa da kripto uzantılarıdır.
    3 ...
  41. 47.
  42. haklı bir tespitte bulunmuş kişidir. bu ülkede olaylara medya ve bazı aklıselimlerin(!)baktığı yerden bakmamış , yahudilerin dolduruşuna gelmemiş,tarihi lisedeki ders kitaplarından ibaret sanmamış,araştırmış güzide insanlardan biridir ayrıca.ya da dayatılmış bakış açısına karşı gelmiş,''ısrarla neden karalanmak istenir bu adam ? '' sorusunun cevabını aramış ve bulmuş insandır da denilebilir.iyi ki vardır.(lar)
    3 ...
  43. 48.
  44. tarihi devrin şartlarına göre yorumlayabilen bir insan olduğunu tahmin ediyorum. ve evet ben belki ulu hakan demiyorum ama, abdülhamit'e saygı duyuyorum.
    0 ...
  45. 49.
  46. abdülhamit'in devletin ömrünü 50 yıl uzattığını bilmeyen, tarih derslerinde sürekli okul bahçesinde top oynamış batı yalakası cahil yazarın açtığı başlık.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük