amerika birleşik devletleri'nin peşinden bazı ülkelere demokrası götürme ihtiyacı duyacağı krizdir. kısaca kapitalizm savaş doğurur. savaşmazsa sevişemez yani .
"krizin ana nedeni dünya ekonomisinde üretken yatırım fırsatlarının azalmış olmasıdır (kimi bunu kapitalist ekonominin anarşik yapısına kimi ise son onyıllarda istihdam yaratıcı yeni buluşların ortaya çıkmamasına bağlıyor. ben ikincisini daha önemli buluyorum ama konumuz bu değil). bunun üzerine şirketler kârlarını yeni yatırımlar için alıkoymak yerine hissedarlarına dağıtmaya başladılar, bankalardan yeni yatırım kredisi almaksızın eskilerinin faizlerini ödediler. bu durumda yatırımlar duraklarken tüketim artmaya başladı. yatırımların ememediği para nedeniyle borçlanma ucuzladı, bu borçlanmaya dayalı tüketimi daha da artırdı. bu, talebin yöneldiği malların (bu kez esas olarak konut idi) fiyatlarını hızla artırdı. ev sahipleri kendilerini kâğıt üzerinde zenginleşmiş gördüler ve daha fazla borçlandılar. bu ortamda konut üretimi hızla arttı ve bir gün konut talebi doğal olarak doydu. O zaman konut fiyatları tersine döndü (tipik marksist aşırı üretim hikâyesi)."
her yil tum avrupanin ekonomisi kadar cari acik vermesine ragmen, sadece cine ilk 3 ayda tum afrikanin gelirinden daha cok cari acik vermesine ragmen, cari acigi her yil katlanarak buyumesine, sosyal sigortalar kurumu patlamasina ragmen gene de krize girmesi zor ulkedir.
dunyada herkesin petrolu dolarlar aldigi, dolari bir tek amerikadan aldigini, dolayisiyla her petrol tuketen ulkenin amerikaya aslinda komisyon verdigini dusunmek bile yeterlidir.
Cinin elindeki dolar rezervlerini eritmek istemesi, japonyanin elinde amerikadan bile cok dolar bulunmasi ve eritmeye calismasi faso fisodur.
tum dunyanin pazari amerikadir, herkes malini amerikaya satar, satmak ister, bu durumda kimsede en iyi musterisini kusturemez.
sonuc: bu ulkenin krize girmesi bile planlanmistir .