Ab-I hayatın çeşmesi aşıkların visalidir
Sohbeti aşk ile eder, susamışları yakmaya
Aşk mı derim ben ona Tanrının uçmağın seve
Uçmak hod bir tuzaktır eblehler canın tutmağa
Aşık olan miskin olur
Hak yoluna teslim olur
Her ne dersen boyun tutar
Çare yok gönül yıkmaya
Hızır, ilyas ve iskender ab-ı hayatı bulmak için yola çıkarlar. Vardıkları yerde oranın halkı ab-ı hayatın karanlıklar ormanını geçince (veya karanlıklar ormanında) olduğunu söylerler. Yollarına devam ederken yol üçe ayrılır. Onlar da eğer suyu bulurlarsa birbirilerine haber vermek şartıyla üçe ayrılıp suyu aramaya devam ederler. Sonra Hızır ve ilyas bir yerde karşılaşır. Onlar birlikte aramaya devam ederler. iskender de tek başına. Yorulunca bir ırmağın kıyısında oturup balık yerler, ırmaktan bir damla balığın üzerine düşer ve balık canlanıp ırmağa atlar. ilyas ve Hızır böylece bu suyun ab-ı hayat olduğunu anlarlar. Kana kana içip ölümsüzlüğe kavuşurlar. Ama Allah onlara bunu iskender’e söylememelerini emreder. Onlar da söylemez.
tasavvuf ta derin anlamları vardır. verilen değeri en yüce en kıymetli şekilde ifade etmek için kullanılan saflık, berraklıktır.
ayrıca mercan dede su isimli albümünde, bu ismi taşiyan bir eseri vardır.
Efsaneye göre bir zamanlar bir avcı, Doğu'da göllük bir yerde keklik vurmuş. Kanlı kekliği göllerden birinin sularında yıkamış. Torbasına atıp köyüne dönmüş. Eve gelip torbayı açınca keklik kanatlanıp uçmuş.
Avcı, kekliği yıkadığı suyun ab-ı hayat olduğunu anlamış o zaman...Ab-ı hayat, yani hayat suyu...
Koşmuş yeniden dağlara... Bütün gölleri gezmiş, bütün suları tatmış. Ama bulamamış ölümsüzlüğün sırrını saklayan gölü... Ahali de o günden beri arar dururmuş. Lakin Tanrı, iksiri saklayan göl bulunmasın diye, bin göl yaratmış oralarda... O yüzden oraya kurulan kentin adı Bingöl olmuş.
edebiyat bölümünde öğretim elemanı olmasına rağmen derslerde mevzuu olduğunda sürekli ve inatla
"ab-ı hayat suyu" demeye devam eden kişiyi (Hülya Taş) hatırlatır bana..
ab-ı hayvan da denir. aynı manadadırlar.
(bkz: ab-ı hayvan)
(bkz: hayat suyu)